Av. ENDER DEDEAĞAÇ
Yargılamanın ön inceleme aşamasından sonra gelen
aşamasına tahkikat aşaması denilmektedir.
HMK tasarısının genel gerekçesine baktığımızda,
“….delillerin tahkikat içinde toplandığı görülmüştür. Tahkikat duruşmaları,
delillerin inceleneceği ve hukuki tartışmanın yapılacağı zaman dilimleri
olmaktan çıkmış, delillerin toplandığı bir aşama haline gelmiştir.” Denilerek
HMUK uygulamasının eleştirisini yaparak ön inceleme duruşmasından nasıl bir
yarar sağlanmasının beklendiğini ortaya koymaktadır.
Gene tasarının genel gerekçesine göre “Ön
inceleme aşamasında yapılması gerekenler yapılmadan, bu konuda verilmesi
gereken kararlar verilmeden, tahkikata geçilemeyeceği çok açık olarak
düzenlenmiştir. Bunun aksine davranış, açık kanun hükmünü uygulamamak
olacağından, hakimin sorumluluğunu da gerektirmektedir”.
Bu konuya ön inceleme bölümünde değindiğimizi,
ilmi görüşlerin yanı sıra, Yargıtay kararlarının bu hükmün uygulanmaması
halinde hakimin cezai sorumluluğunun doğacağı yönünde olduğunu hatırlatmak
isteriz.
Kısacası tahkikat aşamasına geçilirken, delil
toplama işleminin, keşif, bilirkişi, tanık, yemin dışında kalan deliller için
bitmiş olması gerekir.
Bu aşamada delillerin sunulması ve toplanması
işleri ile zaman kaybedilmemesi öngörülmüştür (Postacıoğlu&Altay sayfa 503)
Bu aşamada uygulamada yaşanan bir problemi
aktarmakta yarar bulunmaktadır. Bilindiği gibi, ön inceleme duruşması kural
olarak bir oturumda sona ermelidir. İstisna olarak ikinci oturuma olanak
verilmiştir. Ön inceleme duruşması ister bir isterse iki oturumda sona ersin,
gerek tarafların dilekçelerinde belirtmiş olmalarına rağmen henüz mahkemeye
sunmadıkları delilleri ve gerekse başka yerlerden getirtilmesi gereken
delillerin, dosyaya kazandırılması için verilmesi gereken kararlar, ön inceleme
duruşması sonunda tutulan tutanakla karar altına alınmaktadır.
Keşif, bilirkişi, tanık, yemin delilleri dışında
kalan delillerin tahkikata geçilmeden toplanması gerektiğine göre, yani bu
deliller dışındaki deliller dosyaya kazandırılmadan tahkikat duruşması için
taraflar çağrılmayacağına göre, başka yerlerden getirilmesi gereken delillerin
varlığı halinde, ön inceleme duruşması ile tahkikat duruşması arasında bir
boşluğun olması kaçınılmazdır. Uygulamada ki problem bu boşluk nedeni ile
doğmaktadır. Bazı istisnalar dışında, hakim ön inceleme duruşmasının sonunda
tahkikat için duruşma günü belirlemektedir. Bu nedenle, hakim, kalem, duruşma
katibi, mübaşir ve taraflar gereksiz yere zaman kaybetmektedirler. Azınlıkta da
olsa bazı hakimler, bu tür durumların varlığında yani başka yerlerden
getirtilmesi gereken delil varsa, ön inceleme duruşmasının sonunda tahkikat
için duruşma günü vermek yerine, dosyanın belirgin günde izleneceğine ilişkin
karar oluşturmakla yetinmektedirler. Kanımızca, bu yöntem zaman kaybına engel
olacak bir davranış olarak tüm mahkemelerce benimsenmelidir. Zaten yasa
koyucunun iradesi de bu yöndedir.
Yeri gelmiş iken, delil toplama ile ilgili bir
öneriyi daha bilginize sunmak isteriz. Ön inceleme tutanağından başka yerlerden
getirtilmesi gereken deliller için yeterli açıklıkta karar verilmiş olursa,
delillerle ilgili yazışmalar da hakim yerine yazı işleri müdürü tarafında
yapılabilir. Elbette bunun yapılabilmesi için öncelikle, hakimin ön inceleme
duruşmasında “tarafların başka yerlerden getirtilecek delillerini bildirmeleri
ve duruşma günü beklemeksizin gereken müzekkereler yazılmalı” şeklinde ara
karar oluşturmak yerine, HMK 187/1 ve 2 ve de 188/1 maddesi hükmüne uygun
olarak hangi delillerin getirtilmesi gerektiğini hükme bağlaması şarttır. Eğer
bu işlem yapılırsa, yazı işleri müdürü, ön inceleme tutanağının ilgili
bölümünü, müzekkere ekinde göndererek delillerin toplanmasını sağlayabilir.
Böylesi bir işlemin geçekleşebilmesi için hakim yardımcılarına ilişkin
düzenlemeye gerek olmadığını, yazı işleri müdürlerinin bu görevi
gerçekleştirebileceğine inandığımızı da belirtmek isteriz.
“…tahkikat aşamasında, artık sadece vakıaların
ve bunların kanıtlarının, tarafların huzurunda doğrudanlık ilkesi uyarınca
incelenmesi ve değerlendirilmesi söz konusu olacaktır” (Postacıoğlu&Altay
sayfa 503). “Tahkikat aşaması, delillerin toplandığı değil, delillerin
tartışıldığı aşamadır. (Süha sayfa 695). Bu inceleme ispat hukuku açısından
gerçekleştirilir (Ejder sayfa 901)
Tahkikat aşamasını daha geniş bir anlatımla
ifade etmek ister isek “tahkikat aşamasında esas itibariyle deliller
değerlendirilir. Bu çerçevede söz gelimi varsa belgenin/sahteliği iddiası
incelenir; tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu alınır, keşif yaptırılır, yemin
eda ettirilir vb. Mahkeme tahkikat aşamasını ve özellikle delillerin
değerlendirilmesini, taraflarında davet edilip dinlenildiği duruşmalar şeklinde
gerçekleştirir. Tahkikat sırasında, davaya ilişkin olarak ortaya çıkan ön
sorunlar hakkında gereken kararlar alınır. Kuru&Arslan&Ejder sayfa
361).
Yada “hakim tarafların iddia ve savunmaları ile
toplanan delilleri inceleyip değerlendirten sonra, duruşmada hazır bulunan
taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir.
“(Kuru&Arslan&Ejder sayfa 361).
Veya
“tahkikat aşamasında esas olan; davanın sonucunu belirleyecek veya etkileyecek
iddia ve savunma vakıalarının incelenmesi ve değerlendirilmesidir. Bu inceleme
maddi hukuka ilişkin tahkikat faaliyetini ifade etmektedir. Bu safhada davacı
kendisini belirli hukuki sebeplere göre iddiasını haklı çıkaracak maddi
vakıaları ispata çalışacaktır. Diğer bir deyişle davacı, dayandığı maddi
vakıaların, kendisini haklı çıkaran hukuk normlarının hukuki olgu unsuruna
uygun düştüğünü kabule şayan delillerle ispat ve bu konuda hakimi ikna etmek
yönünde gayret sarf edecektir. Davalı da, davacının iddia ve sebeplerini teşkil
eden maddi vakıaları bertaraf edecek itiraz ve defi oluşturan maddi vakıaları
ispat ederek, davacının maddi hak iddialarını çürütmeye çalışacaktır. Davacı
ile davalı arasındaki bu mücadelenin silahları eşitliği ilkesine göre taraflara
eşit imkan ve fırsatlar sağlanarak gerçekleşmesi
sağlanacaktır.”(Postacıoğlu&Altay sayfa 503 ve ayni sayfada dipnotta yer
alan HGK ).
Yukarıda ki alıntılar değerlendirildiğinde,
akademisyenler tarafından yapılan açıklamaların yasa koyucunun genel
gerekçesinde yer alan açıklamadan daha geniş bir alanı kapsadığı görülecektir.
Yasa koyucuya göre, tahkikat aşamasında delillerin değerlendirilmesi
yapılmalıdır. Akademisyenlere göre ise, bu değerlendirme ile yetinilmemeli,
bunun yanı sıra taraflar delillere dayanarak, hukuk normunda yer alan hukuki
olguların da kanıtlandığını bu nedenle davanın kabulü gerektiğini yada tam
aksini savunmalıdırlar. Biz yasa koyucunun görüşüne katılmaktayız. Bize göre,
tahkikat aşamasında sadece delillerin değerlendirilmesi yapılmalıdır. Bu hem
yasa koyucunun iradesine duyulan saygının gereğidir hem de yargılamanın
pratiğine uygun düşen bir davranış türüdür.
Benimsediğimiz yöntem nedeni ile avukat tahkikat
duruşması öncesinde, ön inceleme tutanağında başka yerlerden getirilmesine
karar verilen delillerin getirilip getirilmediğini kontrol etmelidir. Eğer bir
noksan varsa bunun tamamlattırılmasını talep etmelidir. Aynı şekilde kendi
dilekçelerinde yer alan delillerinin ve kaşı tarafın dilekçelerinde yer alan
delillerin dosyaya kazandırılıp kazandırılmadığını kontrol etmelidir.
Eğer karşı tarafın dilekçesinde belirtilmiş
olmasına rağmen dosyaya sunulmamış bir delil varsa, bunun getirilmesini talep
hakkı olduğuna inanmaktayız. Her ne kadar, HMK 140/5 hükmünde, taraflara
dilekçelerinde yer alan delillerin sunulması ve başka yerlerden getirilecek
delillerin getirilmesi için gereken açıklamayı yapmaları için verilen iki
haftalık kesin sürede bu işlemi yapmazlarsa, işlemin gerçekleştirilmediği
deliller için tarafın bu delile
dayanmaktan vazgeçmiş olduğuna karar verileceği belirtilmiş ise de, kanımızca
bu hüküm, HMK 196/1 maddesinde yer alan hükme aykırıdır. Çünkü HMK 196/1
maddesine göre, taraflardan birinin göstermiş olduğu delilen vazgeçmesi ancak
karşı tarafın oluru ile mümkün olmaktadır. Üstelik söz konusu maddenin tasarıda
karşılığı olan 200 maddenin gerekçesine baktığımızda, HMUK döneminde yaşanan
farklı görüşlerin devamını engellemek için bu hükme yer verildiğini
görmekteyiz. Bu durumda, taraflardan birinin dilekçesindeki delili sunmaması
yada getirilecek yeri bildirmemesi halinde karşı tarafın bu maddeden yararlanmasına
olanak verilmelidir. Taraflardan birinin elindeki delili sunmayarak yada
getirilmesi için gereken bilgiyi vermeyerek gerçekleştirdiği vazgeçme işlemine
karşı diğer tarafın bu delilin dosyaya kazandırılması için gerekenleri
yapmasına olanak verilmelidir. Kanımızca, bu adil yargılanmanın doğal
sonucudur. Çünkü karşı taraf bu delilin dosyaya kazandırılacağını düşünerek
savunmasını oluşturmuştur. Eğer böylesi bir durum varsa, karşı taraf giderleri vererek tanığın davet
edilmesini, HMK 221,222 ve 223 maddelerindeki haklarının kullandırılmasını
mahkemeden talep edebilmelidir.
Avukat bu kez, dosyada toplanan delilleri, ön
incelemede tarafların katılımı (?) ile hakimin benimsediği hukuk normuna göre,
değerlendirmelidir. Bu delillerin hangilerinin söz konusu hukuk normunun hukuki
olgusu için gerekenlerden olduğunu, hangilerinin davalının beyanına ve karşı
deliline göre değerlendirme dışı bırakılması gerektiğini, hangilerinin HMK 189
maddesine göre, süresinde sunulmadığını, hukuka aykırı olarak elde edilmiş
delil varsa bunların neler olduğunu, kanun tarafından belirlenmiş delil türüne
uygun olup olmadığını ifade edebilmek için gereken hazırlığını yapmalıdır.
Yasaya göre tahkikat, yargılamanın, müzakere kurallarına göre yapılması gereken
bir aşamasıdır. Yasa koyucu bu iradesini genel gerekçede yer alan “hukuki
tartışmanın yapılacağı bir aşama” ifadeleri ile anlatmaktadır.
Bu tartışmaların sonucunda, hakim aynı maddenin
4 fıkrasında yani 189/4 maddesine göre sunulan delillerin hangilerinin caiz
delil olup olmadığına karar verecektir. Kanımızca, hakimin bu işlemi HMUK 218
maddesinde hükme bağlanan hakimin dosyaya sunulan delillerden hangilerinin
kabule şayan olduklarını gerekçe belirtilerek oluşturulan ara karara bağlaması
gerektiğine ilişkin hükümle eş değerdedir. Her ne kadar hakimin bu yöndeki
kararı hakkında ancak hükümle birlikte kanun yoluna başvuru hakkı doğmakta ise
de, söz konusu ara kararın gerekçeli olması, tahkikat duruşmasının sonunda
taraflara tanınan, değerlendirme hakkının doğru kullanılması hatta gerçekten
hakimin tahkikatın bittiği yönündeki kararının doğru bir karar olup olmadığının
irdelenmesi için gerekli olduğunu kabul etmek zorundayız.
Kanımızca, tahkikat aşamasını kendi içinde
aşamalara ayırmakta yarar bulunmaktadır.
-
İlk aşama, delillerin tamamının
dosyaya kazandırılıp kazandırılmadığının kontrolü aşamasıdır.
-
İkinci aşama, karşı tarafın
delillerinden her hangi birini dosyaya sunmaktan kaçınmış olması halinde kendimiz
açısından nasıl bir karar almamız gerektiğinin kararını verme aşamasıdır.
-
Üçüncü aşama, uyuşmazlığa
uygulanacak hukuk normu açısından delillerin değerlendirilmesi aşamasıdır.
-
Dördüncü aşama, delillerin HMK 189
maddesi ışığında değerlendirilmesi aşamasıdır.
-
Son aşama, hakimin caiz delil
ayrımını gerçekleştirmesinden sonra vereceği değerlendirme için önceden yapılan
hazırlık doğrultusunda beyan da bulunma aşamasıdır.
Tahkikat aşaması HMK 31/1 maddesinin
uygulanmasına için en uygun aşamadır. Hakim davayı aydınlatma görevi ile
yükümlü bulunduğundan ötürü, bu aşamada taraf sorgusu gerçekleştirebilir.
Bilindiği gibi, taraf sorgusu ile isticvap bir birinden iki ayrı kurumdur.
Taraf sorgusunda hakim, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yada çelişkili
gördüğü hususlarda bilgi almaktadır. Halbuki isticvap, ikrar niteliğinde kabul
edilmekte ve delil oluşturmaktadır (HGK 18.11. 2009 gün 2009/6-477 E 2009/546
K, HGK 22.06.1996 gün 1996/6666 E 1989/1652 K, 8 HD 03.07.2012 gün 2012/5449 E
2012/6668 K ve 7 HD 25.10.2005 gün 2005 / 3323 E 2005 / 3339 K kazanci.içtihat
bilgi bankası )
Hakim dosyaya kazandırılan delilleri ve/veya
taraf açıklamalarını yeterli görmez ise, HMK 31/1 maddesinin kendisine yüklemiş
olduğu görev nedeniyle hem taraf sorgulaması yapar hem de iddianın
değiştirilmesine savunmanın genişletilmesine aykırı olmamak kayıt ve şartı ile
taraflardan yeni delil sunmasını ister. Böylece, tahkikat aşaması bu nedenle
tekrarlanmış olur. Tek hakimli mahkemelerde bu aşamaya çok net görünmese bile
toplu mahkemelerde son derece net bir şekilde görülür. Çünkü, HMK 185/2
maddesinde açıkça hükme bağlandığı gibi, heyet HMK 185/1 maddesi gereği
tarafların dosya hakkında açıklama yapması için kendisine sunulduğu aşamada,
tahkikat aşamasını yeterli görmemiş ise, tarafların topluca açıklama
yapmalarından önce, ya heyet olarak tahkikatın noksan kalan hususlarını
tamamlar yada tahkikatın tamamlanması görevini heyet içinden görevlendireceği
bir kişi aracılığı ile gerçekleştirir. Eğer, görev heyetten birine verilecek
ise bunun ilk tahkikatı yapan hakim olmasında yasal bir sakınca
bulunmamaktadır.
Taraflardan biri, kabul edilebilir mazereti
olmadığı halde gelmemiş ise diğer tarafın talebi ile yargılamaya devam olunur.
Eğer gelmeyen tarafın mazereti geçerli bir mazeret ise ve mahkemece kabul
görmüş ise, o günkü duruşma sadece mazeretin kabulü ile yetinilerek
sonlandırılmalıdır.
Eğer gelmeyen tarafı mazereti yoksa yada mahkeme
mazereti kabul edilebilir bir mazeret olarak görmedi ise ve diğer taraf
yargılamaya devam etmek istiyorsa, hakim yargılamaya devam eder. Gelmeyen taraf
yokluğunda yapılan işlemlere HMK 147/2 maddesi hükmü nedeni ile itiraz edemez.
Ancak, gelmeyen taraf daha önce delil bildirmiş
ise, hakim bu delilleri toplamak ve değerlendirmek zorundadır ( 2 HD 26.6.1978
gün 1978/3710 E 1978/5090 K ve 11 HD 15.06.1989 gün ve 1989/6666 E 1989/1652 K
Kazanci içtihat bilgi bankası)”
HMUK 375 maddeye göre, tarafların talebi ile
taraflara tahkikata ilişkin işlemleri değerlendirmek için bir layiha sunma
hakkı tanınmış iken ve HMK da böylesi bir hak tanınmamıştır. Bu nedenle, kural
olarak tahkikat aşaması tarafların şifahi açıklamaları ile gerçekleştirilir.
HMUK 218 maddesi için Baki Kuru'nun Hukuk Muhakemeleri Usulü adlı yapıtının 6 basısının 218 sayfasında yer alan açıklamya göre hakim tahkikat aşamasında kabul edilen ve edilmeyen delilleri bildirmekle görevlidir.
31.05.2011 tarihinde enderdedeağaç.bloğspot
yayınladığım “6100 sayılı HMK ya göre tahkikat Aşaması” adlı yazım 31.05.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder