27 Temmuz 2015 Pazartesi

BOZMADAN SONRA ISLAH YAPILABİLİR

Av Ender DEDEAĞAÇ

26 Ocak 2012 tarihinde “HMK ve Zamanaşımı İtirazı” konulu yazımı bu blogda sizlerle paylaşırken, bozmadan sonra ıslah olup olmayacağını kendime sormuş, ancak YİBBGK 4.2.1948 gün ve 1944/10 1948/3 K sayılı kararı nedeni ile olumsuz sonuca ulaşmıştım.

Söz konusu yazıda, konunun bozma kararının içeriğine göre değerlendirilmesi gerektiği yolundaki düşüncemi de sizlerle paylaşmıştım.

Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin 12.03.2013 gün ve 2015/2911 E 2015/4657 K sayılı kararında da aynı tartışmanın yapıldığını ve YİBBGK kararının doğru değerlendirilmesi halinde, bozmadan sonra bazı hallerde ıslah yapılacağının belirtildiğini gördüm. Yargıtay 10.Hukuk Dairesi bu kararında, bozmadan sonra, yargılamaya tahkikat aşamasından önceki bir aşamada başlanacak ise yani henüz tahkikat bitti demek mümkün değil ise, bozmadan sonra ıslahın mümkün olduğunu ifade etmektedir. HMK 176/1.maddesine göre, ıslah, tahkikat bitinceye kadar yapılabilecek ise, dairenin bu kararı kanımca doğrudur.

(Söz konusu karar, Karamercan Hukuk Bürosu tarafından internet ortamında yayınlanmıştır.)


20 Temmuz 2015 Pazartesi

HMK 47.MADDESİ İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİK TASARISI

Av. Ender DEDEAĞAÇ

Ankara Barosunda stajyerlere sunumunu yaptığım ve yayınlanması için teslim ettiğim “HMK Değişikliği” ile ilgili, konuşmamda ve yazımda belirttiğim gibi, bir ülkede yargının sağlıklı çalışabilmesi için, yargıç sorumluluğuna ilişkin kuralların titizlikle belirlenmesi ve sağlıkla uygulanması gerekmektedir.

Titizlikle belirlenmesindeki kastımız, seçilen kuralların bireyin haklarını korumaya yönelik olduğu kadar yargıcın haklarını da korumaya yönelik olmasıdır.

Sağlıkla uygulanmasındaki kastımız ise, kuralların kağıt üzerinde kalmayarak hayata geçecek şekilde seçilmiş olmasıdır.

HMK ile birlikte getirilen devletin mali yükümlülüğüne dayalı yargıç sorumluluğu, daha yürürlüğe girmeden önce Hakimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesi ile getirilen kurallarla uygulanamaz hale dönüştürülmüştür.

Ancak, 2011 yılından 2015 yılına kadar yürürlükte kalan 93/A maddesi 2015 yılında yürürlükten kalkmış ve kısmen de olsa yargıç sorumluluğuna ilişkin kurallar işlerlik kazanmıştır.

Hakimler ve Savcılar kanununun 93/A maddesinin kabulünde ve kaldırılmasında ülkenin içinde bulunduğu siyasal yapıyı tartışmak gereğini durmamaktayım. Ancak, demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri sayılan kuvvetler ayrımında, yasamanın daha doğrusu ülkemin koşullarında yürütmenin, bağımsız bir güç olması gereken yargıya nasıl etki etmek istediğini hatırlamanız için belirtmek gereğini duydum.

Gene 2015 yılında HMK 47 maddesinde yapılan değişiklikle yargıçların yargılamasının hangi mahkemelerde yapılacağına ilişkin kurallar birey lehine iyileştirilerek daha kolay ve daha süratli bir yargılamanın kapısı açılmıştır.

HMK 46 maddesinin gerekçesinde, kanında yer alan “hakim” sözcüğünden tüm hakimlerin anlaşılması gerektiği belirtildiği için, HMK 47 maddesinde yer alan adli yargıya ilişkin tanımları eleştirmek gereğini duymamıştık.

Ancak, hazırlandığı Adalet Bakanlığı internet sitesinde belirtilen kanun tasarısından, HMK 47 maddesi değiştirilerek, madde metnine ilave edilen hükümle, idari yargı hakimlerinin hangi mahkemede yargılanacaklarına ilişkin açıklamaya yer verileceğini öğrendik.

Aklımıza ilk gelen soru, iki ay evvel yapılan değişiklikte bu konu kimsenin aklına gelmedi mi  sorusudur.

İkinci soru, HMK 46 maddesindeki gerekçeye bakmaksızın, idari yargı hakimlerini ayırdığımıza göre, askeri yargı hakimlerinin durumu ne olacaktır ?

Hepsinden önemlisi, adli yargı hakimleri, adli yargıda yargılandıkları için onlara kusur sorumluluğuna ilişkin kurallar uygulanırken, idari yargı hakimlerine idari yargıda yargılandıkları için, hizmet kusuruna ilişkin kurallar mı uygulanacaktır.

Eğer uygulama bu şekilde gelişecek ise, hakimler açısından sorumluluk hukuku yönünden bir ayrım olmayacak mıdır? Bunun gerekçesi nedir ?

Bunun günlük yaşama yansıması ne olacaktır ?

Bir ülkede birden fazla hukuk sisteminin benimsenmiş olması yada bir olaya birden fazla kural uygulanması fayda mı sağlar yoksa zarar mı getirir ?

Tasarı yasalaşmadan önce, yani iş işten geçmeden önce, başta adil yargılanmanın bekçisi olan avukatlar olmak üzere tüm yargı mensuplarının ve adalet bakanlığı bürokratlarının bu konuyu bir kez daha düşünmesi gerektiğine inanmaktayım.