18 Nisan 2011 Pazartesi

6102 sayılı Yeni TTK Açısından Limited Şirketlere İlişkin Bir Çalışma

Av. Ender Dedeağaç Av. Onur Koçkar Stj. Av. Can Sanal

Ticaret şirketleriyle olan çalışmalarımız sırasında bu şirketlerin zaman zaman reorganizasyon / yeniden yapılandırma çalışmalarını gerçekleştirdiğini, hatta bu çalışmaları yapan Türk firmaların bir kısmının ünlü yurt dışı firmalarla bağlantılı olduğunu, onların adı altında ya da referansları doğrultusunda işlem yaptığını gördük. Ancak tüm bu çalışmalarda reorganizasyon adı altında üretim bandı planlamasına benzer çalışmaların gerçekleştiğini gördük. Bizce bunda temel öğe çalışmayı yapan kişilerin işletme, ekonomi ve maliye konularında eğitim almış kişilerden oluşmasının yanı sıra, hiçbir örgüt planlaması çalışmasının hukuk kurallarından bağımsız olarak hazırlanamayacağı ilkesinin benimsenmemiş olmasındandır. Halbuki MEHTAP projesinden bu yana kamu alanında gerçekleştirilen projeler irdelenmiş olsaydı, bu projelerin hazırlanmasında yazılı olan ve olmayan hukuk kurallarının dikkate alındığı, bu kurallar çerçevesinde işletme ve yönetime ilişkin bilgilerin monte edildiği görülecekti. Yeni TTK nın çıkmış olmasını bir bahane olarak kabul edip, hem ticaret kanununu irdelemek hem de bu yeniliklerin sermayedar, tacir, profesyonel yönetici açısından ne anlama geldiğini de görmek istedik. bu konu hukukun yabancısı olmakla birlikte, ekip başının kaymakamlık kursu, KYUP gibi almış olduğu teorik eğitimler yanı sıra kamuda ve özel sektördeki yöneticilik pozisyonlarının verdiği pratik bilgiler unutulmuş ve eskimiş olsa da, böylesi bir çalışmanın gerekli olduğunu sergilemek açısından tarafımızdan yeterli görülmüştür.
Bu nedenle çalışmayı önce salt hukuk açısından bir el notu niteliğinde değerlendirmeyi, bilahare yönetim açısından değerlendirmeyi uygun gördüğümüzü belirterek hukuka ilişkin bölümü sunmaktayız.
YTTK’nın 573 maddesine baktığımızda, bu maddede limited şirketlerin tanımının yapıldığını görmekteyiz. YTTK da yapılan tanım ETTK’nın 503 maddesinde yer alan tanımdan farklıdır. Bu farklılıkların neler olduğunu anlamak için, tasarının gerekçesine baktığımızda, tasarının ETTK’ya göre üç farklılığının olduğunu söylediğini görmekteyiz. Bunlardan birincisi, bundan böyle, limited şirketler de tek ortaklı olarak kurulabilecektir. İkincisi, YTTK 573 ve 593. maddeleri birlikte yorumlandığında, bundan böyle, limited şirketler nama yazılı senet çıkararak esas sermaye paylarını senede bağlayabileceklerdir. Üçüncü fark olarak, ETTK’da yer alan limited şirketlerin sigortacılık yapamayacaklarına ilişkin olan 504/3. maddesi YTTK’da yer almamakta buna karşılık YTTK’da, limited şirketlerin kanunlarla yapılması yasaklanmış işlerin dışında kalan işleri yapabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Her ne kadar, YTTK’nın limited şirketlere ilişkin hükümleri hazırlanırken, İsviçre’nin parlamentoda bulunan yasasından yaralanılmış ise de, limited şirketlerin tanımı yapılırken, ETTK’nın hükmünden ve bu hüküm doğrultusunda oluşan uygulamadan ayrılınmamıştır. Bu nedenle İsviçre’de limited şirketlere ortak olabilmek için ticaret şirketi olunması gerekirken, bizde eskiden olduğu gibi, tüm tüzel kişilerin ortak olabileceği hüküm altına alınmıştır. Bilindiği gibi MK 55. maddesine göre, tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri YTTK’daki hükümlere tabidir. Ancak ortak olacak tüzel kişilerin hak ehliyeti açısından MK’ya tabi olmaları nedeniyle, ticaret şirketlerine ortak olup olmayacağının tartışılması gerektiğine inanıyoruz.
YTTK’nın 573/1 ve 574/1 maddeleri, tek ortaklı limited şirketlere izin vermesine rağmen, YTTK 574/3 maddesinde “şirketi tek ortağının kendisinin olacağı bir şirkete dönüşeceği sonucunu doğuracak şekilde esas sermaye payını iktisap edemez.” Hükmü yer almaktadır. Bu nedenle YTTK 574/3 maddesini anlayamadığımızı belirtmek isteriz.
Ayrıca, çok ortaklı olarak kurulan bir limited şirket tek ortaklı hale, dönüşürse, bunun, tescil ve ilanı için, hemen müdürlere ihbar edilmesi gerektiği YTTK’nın 574/2 maddesinde hükme bağlanmıştır. Her ne kadar maddede aksi yani tek ortaklı limited şirketin çok ortaklı hale dönüşmesi halinde yapılması gerekenler hakkında bir hüküm yoksa da, tasarının gerekçesinde de belirtildiği gibi, tescil ve ilan şartı bu durumlar için de geçerlidir.
Ortakların şirkete olan borçları YTTK’nın 573/1. maddesinde sayılmıştır. Bu maddeye göre, ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp taahhüt ettikleri sermaye ve şirket sözleşmesinde belirtilen ek ödeme ve yan edimlerden sorumludur. Bu hususun özellikle şirketin kamu borçlarından ötürü ortakların sorumluluğu açısından değerlendirerek geniş bir şekilde ayrıca incelenmesinde yarar vardır.
YTTK’nın 574. maddesinde yer alan hüküm ETTK’nın 504/1 maddesi ile aynıdır. Her iki madde de limited şirketlerde en fazla ortak sayısının 50 olabileceğini hüküm altına almıştır.

ŞİRKET SÖZLEŞMESİ
YTTK’nın 575. Maddesine baktığımızda, ETTK’nın 505 maddesinde olduğu gibi, limited şirketin kurulabilmesi için, bir esas sözleşme düzenlenmesi, bu sözleşmenin “kurucular” tarafından imzalanması ve kurucuların imzalarının noter tarafından onanmasının gerektiğini görmekteyiz.
Esas sözleşmenin içeriğini belirleyebilmek için YTTK’yı incelediğimizde, YTTK’nın ETTK’nın esas sözleşmenin muhtevasını/içeriğini düzenleyen, 506. Maddesinden farklı bir şekilde düzenlendiğini görmekteyiz. Öncelikle belirtmek gerekir ki YTTK, esas sözleşmenin içeriğini düzenlerken, ortakların iradelerine de gereken saygıyı göstermiş ve içeriği 576 ve 577 maddelerde olmak üzere iki ayrı maddede hükme bağlamıştır. YTTK’nın 576. Maddesi esas sözleşmede bulunması zorunlu kayıtları gösterirken YTTK’nın 577. Maddesi isteğe bağlı kayıtları göstermektedir. Ancak YTTK’nın 577/1. Maddesine baktığımızda, bu maddede yer alan kayıtların şirket ana sözleşmesine yazılması halinde, ortakları bağlayacağının hüküm altına alındığını görmekteyiz. YTTK’nın 577 maddesinde yer alan serbestlik 579 madde ile kısıtlanmaktadır. Çünkü 579. Maddeye göre bu serbestlik ancak YTTK’nın, limited şirketlere ilişkin hükümleri içinde serbestliğe izin verildiği hallerde geçerlidir. Diğer kanunlara ilişkin hükümlerin uygulama şansı yoktur.
Esas sözleşmenin hazırlanmasında YTTK 576. ve 577. maddeleri dikkate almanın yanı sıra, YTTK’nın 582. Maddesinde yer alan şartı da unutmamak gerekir. Bu maddeye göre “Kurucular tarafından, kurulmakta bulunan şirketle ilgili olarak, şirket hesabına alınan malların bedelleri ile şirketin kurulmasında hizmeti geçenlere tanınan menfaatler şirket sözleşmesine yazılır”
Esas sözleşmenin içeriğini düzenlediği için, YTTK’nın 576 ve 577 maddelerini aynen bilgilerinize sunmak istiyorum.
II - İçerik
1. Zorunlu kayıtlar
MADDE 576- (1) Şirket sözleşmesinde aşağıdaki kayıtların açıkça yer alması gereklidir:
a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunduğu yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde, şirketin işletme konusu.
c) Esas sermayenin itibarî tutarı, esas sermaye paylarının sayısı, itibarî değerleri, varsa imtiyazlar, esas sermaye paylarının grupları.
d) Müdürlerin adları, soyadları, unvanları, vatandaşlıkları.
e) Şirket tarafından yapılacak ilanların şekli.
2. Şirket sözleşmesinde öngörülmeleri şartıyla bağlayıcı olan hükümler
MADDE 577- (1) Aşağıdaki kayıtlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde bağlayıcı hükümlerdir:
a) Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılmasına ilişkin kanuni hükümlerden ayrılan düzenlemeler.
b) Ortaklara veya şirkete, esas sermaye payları ile ilgili olarak önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları tanınması.
c) Ek ödeme yükümlülüklerinin öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
d) Yan edim yükümlülüklerinin öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
e) Belirli veya belirlenebilir ortaklara veto hakkı veya bir genel kurul kararının oylanması sonucunda oyların eşit çıkması hâlinde bazı ortaklara üstün oy hakkı tanıyan hükümler.
f) Kanunda ya da şirket sözleşmesinde öngörülmüş bulunan yükümlülüklerin hiç ya da zamanında yerine getirilmemeleri hâlinde uygulanabilecek sözleşme cezası hükümleri.
g) Kanuni düzenlemeden ayrılan rekabet yasağına ilişkin hükümler.
h) Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin özel hak tanıyan hükümler.
ı) Genel kurulda karar almaya, oy hakkına ve oy hakkının hesaplanmasına ilişkin kanuni düzenlemeden ayrılan hükümler.
i) Şirket yönetiminin üçüncü bir kişiye bırakılmasına ilişkin yetki hükümleri.
j) Bilanço kârının kullanılması hakkında kanundan ayrılan hükümler.
k) Çıkma hakkının tanınması ile bunun kullanılmasının şartları, bu hâllerde ödenecek olan ayrılma akçesinin türü ve tutarı.
l) Ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin özel sebepleri gösteren hükümler.
m) Kanunda belirtilenler dışında öngörülen sona erme sebeplerine dair hükümler.
YTTK’nın 576. maddesi ile ETTK’nın 506. Maddesini karşılaştırdığımızda;
- ETTK da şirketin müddetinin esas sözleşmede yer aldığını buna karşılık YTTK da bu hükmün olmadığını görmekteyiz.
- ETTK da sermaye maddesinin “Esas sermaye ile her ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarları” olarak kaleme alındığını buna karşılık YTTK da ise “Esas sermayenin itibari tutarı, esas sermaye paylarının sayısı, itibari değerleri, varsa imtiyazlar, esas sermaye paylarının grupları” şeklinde daha geniş bilgiler içerecek şekilde kaleme alındığını taahhüde olanak vermediğini görmekteyiz.
- ETTK da şirket müdürlerinin şirket esas sözleşmesinde gösterilmesi emredilmemiş olmasına rağmen bunun YTTK da emredildiğini görmekteyiz.
Esas sözleşmenin içeriğini incelerken, daha doğrusu esas sözleşme düzenlerken dikkat edilmesi gereken bir başka husus olarak, şirketin tescilini talep için ticaret sicil müdürlüğüne yapılacak başvuruda düzenlenecek olan dilekçenin içeriğini hükme bağlayan YTTK’nın 586/3 maddesi ve tescili takiben yapılacak olan ilanın içeriğini düzenleyen YTTK’nın 587/1 maddesi karşımıza çıkmaktadır. YTTK’nın 586/3. maddesine göre, tescil için başvurduğumuzda vereceğimiz dilekçede;
a) Bütün ortakların adları ve soyadları veya unvanları, yerleşim yerleri, vatandaşlıkları.
b) Her ortağın üstlendiği esas sermaye payı ve ödediği toplam tutar.
c) İster ortak ister üçüncü kişi olsun, müdürlerin adları ve soyadları veya unvanları.
d) Şirketin ne suretle temsil edileceği.
Unsurlarının bulunması gerekmektedir.
Ayrıca, YTTK’nın 587/1. Maddesine göre aşağıdaki hususların ilanı gerekmektedir;
a) Şirket sözleşmesinin tarihi.
b) Şirketin ticaret unvanı ve merkezi.
c) Esas noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış şekilde şirketin işletme konusu; şirket sözleşmesinde bu konuda bir hüküm varsa, şirketin süresi.
d) Esas sermayenin itibarî değeri.
e) Gerçek kişi ortağın adı ve soyadı, yerleşim yeri, tüzel kişi ortakların unvanı, merkezleri ve her ortağın üstlendiği esas sermaye payları.
f) Ayni sermayenin konusu ve bu tür sermayenin karşılığında verilecek esas sermaye payları; bir aynın devralınması hâlinde ilgili sözleşmenin konusu, sözleşmenin karşı tarafı, şirketin borçlandığı karşı edim; özel menfaatlerin içerik ve değeri.
g) Öngörülmüş ise, intifa senetlerinin sayısı ve bunlara sağlanan hakların içeriği.
h) Müdürlerin ve şirketi temsile yetkili diğer kişilerin adları, soyadları veya unvanları ve yerleşim yerleri.
ı) Temsil yetkisinin kullanılma şekli.
i) Denetçinin yerleşim yeri, merkezi, varsa ticaret siciline tescil edilmiş şubesi, denetçinin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir olması hâlinde adı, soyadı, yerleşim yeri, meslek odası numarası.
j) Şirket sözleşmesinde öngörülmüş bulunan imtiyaz, ek yükümlülük veya yan edim yükümlülükleri, esas sermaye payları ile ilgili önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları.
k) Şirket tarafından yapılacak olan ilanların şekli, türü ve şirket sözleşmesinde bu konuda bir hüküm bulunduğu takdirde, müdürlerin ortaklara ne şekilde bildirimde bulunacakları.

YTTK’nın 586 ve 587. Maddeleri ETTK’nın 510 ve 511. Maddelerinin karşılığı olarak yasada yer almıştır. Bilindiği gibi, ETTK’nın 510 ve 511 maddeleri hükümlerine rağmen uygulamada, ticaret sicil müdürlükleri, şirketin tescil edildiğini gösterir bir başlangıç cümlesinin arkasından şirket esas sözleşmesini aynen yayınlamakla yetinmektedirler. İş yoğunluğu nedeni ile gene aynı usulün devam edeceğini düşündüğüm için, esas sözleşmenin hazırlanmasında, YTTK’nın 576. Maddesinin koşullar kadar mümkün olduğu ölçüde, YTTK’nın 582,586 ve 587. Maddelerinde yer alan kayıtların da esas sözleşmede yer almasına dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette, YTTK’nın 577. maddesinin içeriğinde yer alan koşulların esas sözleşmeye konulup konulmayacağı hatta ortakların yasalar tarafından uygun görülen başka istekleri olup olmadığı da dikkate alınmalıdır.
Uygulamada daha çok aile büyüğü tarafından saman ortak ya da gelecekteki mirasçı olacak olan ortaklarla kurulan şirketlerde, şirket, yapılan işin dış görünümünü sağladığından, esas sözleşmeye gereken önem verilmemekte ve bir kişi tarafından çoğunlukla da gelecekteki şirket muhasebecisi tarafından hazırlanmaktadır. Bu davranış aile şirketleri içinde değerlendirdiğimiz arkadaş şirketleri için de geçerlidir. Kanımca bu yoldan vazgeçmek gerekmektedir. Çünkü bu bir sözleşmedir ve tarafların menfaatlerini ayrı ayrı korumak zorundadır. Bu yüzdende tartışmadan bir kişi tarafından hazırlanan esas sözleşmeyi kabul etmek yada o kişiye imza yetkisi vermek insanın menfaatleri ile bağdaşır bir davranış değildir. Bu tür kurulan şirketlerde, vergi, sigorta gibi kamu borçlarından doğan sorumluluklardan ötürü pek çok kişinin canının yandığını unutmamak gerekir.
Yukarıda da değindiğimiz gibi, esas sözleşmenin hazırlanması ve kurucuların imzalarının notere tasdikinden sonra 30 gün içinde, YTTK’nın 586 ve 587. Maddelerinin emri doğrultusunda, şirketin tescil ve ilanı için ticaret sicil memurluğuna başvurmak gerekmektedir.
YTTK’nın 28. Maddesi gereği bu tescil başvurusunun kuruculardan her hangi biri tarafından yapılabilmesi gerekmektedir.
Kuruluş işlemlerine ilişkin olarak bu çalışmada cevap aradığım bir soruyu sizlerle paylaşmak isterim. Esas sözleşmenin imzalanmasında “kurucular” deyimini kullanan yasa koyucu, tescil ve ilan edilmesi gereken hususları hükme bağlarken “ortak”lardan söz etmektedir. Bu farklı sözcük kullanımı bize daha kuruluş aşamasında kurucu ve ortak diye iki ayrı grubun varlığını mı hatırlatmaktadır, bunu düşünmek ve çözüme kavuşturmak gerekir.
YTTK’nın 579. Maddesi “emredici hükümler” madde başlığını taşımakta olup madde gerekçesine göre, anonim şirketlere ilişkin hükümler arasında yer alan YTTK’nın 340. Maddesinin bir tekrarıdır. YTTK’nın 340. Maddesinin gerekçesine göre, bu hükmün birinci cümlesi, esas sözleşmelerin hazırlanmasında oluşan ve kanunla bağdaşmayan koşulların esas sözleşmede yer alması önlenmek istenmiştir. Tasarıyı hazırlayanlar, bu maddenin eleştirilmesini beklemektedir. Bu eleştirilerden birinin şirket esas sözleşmelerinin tek tip sözleşme haline dönüştürüldüğü yolunda olacağını düşünmektedirler. Tüm bunlara rağmen tasarıyı hazırlayan komisyon, ETTK döneminde çok sık görülen yasaya aykırı düzenlenen esas sözleşmenin tamamının ya da bazı maddelerinin iptal/yokluk/butlan hallerinden doğan davaları önlemek için işbu maddeyi kabul ettiklerini beyan etmektedirler. Ben komisyonun bu saptamasına katılmamaktayım. Çünkü biz bu tür davalara hiç rastlamadık. Elbette bizim rastlamamamız davaların olmadığını göstermez, olsa olsa bizim tecrübesizliğimizi ortaya koyar. Daha önce de söylediğim gibi, bu maddeye göre limited şirket esas sözleşmesine bir hüküm koymamız için, o konuda, YTTK’nın limited şirketleri düzenleyen hükümleri içinde olmak şartı ile, buna olur verilmiş olması gerekir. YTTK tasarısının 340 maddesine ilişkin, madde gerekçelerine baktığımızda, bu maddenin birinci cümlesinin Alman hukukundan alındığını buna karşılık ikinci cümlesinin bize özgü olduğunu görmekteyiz. Bize özgü olan ikinci cümle, diğer kanunlarda yer alan hükümlere ilişkin şartların diğer kanunları ilgilendirdiğini, YTTK’yı ilgilendirmediğini hükme bağlamaktadır. Bilindiği gibi bu maddenin eski yasada karşılığı bulunmamaktadır.

KURULUŞ VE TÜZEL KİŞİLİK KAZANMA
YTTK da ETTK’nın benimsediği gibi, kuruluş anı ile tüzel kişilik kazanma anını birbirinden ayırmıştır. YTTK’nın 585. Maddesine göre, şirketin kurulabilmesi için, üç aşamaya gerek vardır. Bunlar;
- Şirket esas sözleşmesinin kurucu ortaklar tarafından imzalanması
- Sermayenin tamamının taahhüt edilmesi
- Nakit sermayenin tamamının derhal ödenmesidir.
Görüldüğü gibi ve ileride sermayeye ilişkin incelemelerimiz sırasında da değineceğimiz gibi, YTTK limited şirketlerde sermayenin taksitler halinde ödenmesine izin vermemiştir.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, şirketin kuruluşu ile tüzel kişilik kazanması farklıdır. YTTK’nın 588/1. Maddesi ile tüzel kişiliğin kazanılma anını, ticaret siciline tescil ve bu tescilin ilanına bağlamıştır. İki unsur bir araya geldiği zaman yani tescili takiben ilan gerçekleştirildiği takdirde şirket tüzel kişilik kazanmış olacaktır.
Şirketin kuruluş anı ile tüzel kişilik kazanması anının farklı olmasından ötürü yasa koyucu YTTK’nın 588/2,3 ve 4. fıkralarında ki hükümler ile kuruluş giderlerini ve tescilden önceki şirket adına yapılan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları düzenlemektedir. ETTK’nın 512. Maddesinin tekrarı olan bu maddede dikkatimi çeken bir hususu sizlerle paylaşmak isterim. Yukarıda da belirttiğim gibi, yasa koyucu, kuruluş ve tüzel kişilik kazanmayı ayrı ayrı hükme bağlamış olmasına rağmen, 588/2,3 ve 4 maddelerinin uygulanmasında nirengi taşı olarak, bir başka kriter olan tescil anını esas almıştır. Her ne kadar tescil ve ilan anı aynı gibi gözüküyorsa da ticaret sicil memurluğunun ilanın yapıldığı Ticaret Sicil Gazetesinin bulunduğu Ankara’ya olan uzaklığı, ilan yapılması için elden alınan tescil evrakının gazeteye geç verilmesi gibi, elektronik ortamda ki göndermelerde bir aksiliğin doğması nedeniyle bu iki tarih bir birinden farklı olabilir. Bana göre çok küçük bir olasılık olsa da bu maddede tescil yerine ilan denilmesi daha doğru olurdu. Ancak hemen söylemek gerekir ki ETTK’da da bu hüküm bu şekilde yer almaktadır.
YTTK’nın 588/2 maddesine göre, kuruluş masrafları, şirketçe kabul olunmadığı takdirde, bu masraflar kurucular tarafından karşılanır. Her ne kadar bu maddenin ETTK’nın 512. maddesinin tekrarı olduğu söyleniyorsa da bana göre bazı değişiklikler bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, ETTK ya göre kuruluş masrafları, şirket tarafından kabul edilmediği takdirde bu masraflardan yapanlar şahsen ve müteselsilen sorumlu olurdu. YTTK ise, masrafı yapan ayrımı yapılmamış ve kurucuların sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır. YTTK 588/2 maddesinin ikinci cümlesinde ETTK 512. maddeden farklı bir hükmü de getirmektedir. Bu cümlede yer alan hükme göre, kurucuların sorumlu olduğu kuruluş masraflarından ötürü kurucuların pay sahiplerine rücu hakları yoktur.
Bu cümleden ötürü iki ayrı soru aklımıza gelmektedir. Bunlardan birincisi, limited şirketleri düzenleyen 575/1 de kurucular, 577/1.b de ortaklar sözcüklerin yer alması nedeniyle daha kuruluş aşamasında kurucu olmayan ortakların var olup olmadığı sorusu aklımıza takılmış ve sizlerle paylaşmıştık. Şimdi ister istemez soruyoruz. Limited şirketlerde kurucuları ve ortakların dışında birde paydaşlar mı var? Eğer böylesi bir ayrım varsa bunlar arasındaki farklar ne? Eğer yoksa neden farklı sözcükler kullanılarak dikkat dağıtılmaktadır. Diğer soru ise, kuruluş masraflarının, şirket tarafından kabul edilmemesi halinde neden bunları kurucular üstlenecektir? Bu masrafların tahsili amacıyla şirkete ya da pay sahiplerine dava açamayacaklar mıdır? Eskiden beri bildiğimiz ve BK 66. maddesinde de bulunan ve yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 77. Maddesinde yer alan sebepsiz zenginleşme kuralları neden uygulanmayacaktır?
YTTK 588/3 ve 4 maddelerini bir arada değerlendirdiğimizde, tescilden önce, şirket adına işlem yapanların, bu işlemlerden doğan masrafları öncelikle şahsen ve müteselsilen karşılamalarının hüküm altına alındığını bu işlemlerden ötürü şirketin sorumlu tutabilmek için, işlem yapılırken bu işlemden kaynaklanan taahhütlerin şirket adına yapıldığının açıkça bildirilmesi ve şirketin ticaret siciline tescilini takip eden üç ay içinde şirketçe kabul edilmesi, şartlarının bir arada gerçekleşmesi ile bu taahhütlerden ötürü şirket sorumlu olacaktır.
YTTK’nın 582/1 maddesi, kuruluş aşamasında, şirket hesabına alınan malların bedellerinin şirket esas sözleşmesine yazılacağını hüküm altına almıştır. Kanımca böylesi bir yazım söz konusu ise, YTTK 588’de aranılan şirketin kabulü meydana gelmiş sayılmalıdır.

ŞİRKET ESAS SÖZLEŞMESİNDE YER ALMASI GEREKEN ZORUNLU KAYITLAR
A / ŞİRKETİN TİCARET ÜNVANI VE MERKEZİ
Bilindiği gibi, gerek ETTK gerekse YTTK da yer alan hükümler doğrultusunda tüm tacirler unvan kullanmak zorundadır. YTTK’nın 40/1 maddesine göre gerçek kişi ve tüzel kişi tacirler ünvanını işletmenin açılışını takip eden 15 gün içinde bulunduğu yerdeki ticaret sicili memurluğuna kaydettirmek zorundadır. Tescil için şart koşulan süre, limited şirketlerde, YTTK’nın 587/1 maddesi gereği 30 gündür. Gerek YTTK’nın 40 maddesinin gerekse YTTK’nın 587. Maddesinin uygulamasında, bu zorunluluğu yerine getirmeyenlerin yasanın emrettiği yaptırımlarla karşılaşılacağı hükme bağlanmıştır. Limited şirketlerin unvan seçme zorunluluğu temelde YTTK’nın 39 vd maddelerinde yer alan hükümlerden kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra YTTK’nın 587/1 ve 1.b de yer alan hükümler de aynı yükümlülüğü limited şirketlere özgü olarak düzenleyen hükümler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden ünvana ilişkin değerlendirilmeler yapılırken olabildiğince bu maddeler birlikte değerlendirilmelidir.
Unvan kullanmayı ve bunu tescil ettirmeyi zorunluluk olarak hükme bağlayan YTTK’nın 39. Maddesinin yanı sıra, YTTK’nın 43 ve 46. Maddeleri de ünvanın, limited şirketlerde nasıl oluşturulacağını hükme bağlamaktadır. Bu maddelere baktığımızda, limited şirketlerde unvan aşağıdaki koşullara uyulduğu takdirde serbestçe seçilir. Bu koşullar;
- İşletme konusu gösterilmek zorundadır
- Limited şirket kelimeleri bulunmalıdır. Üstelik şirketin unvanında gerçek bir kişinin adı ya da soyadı varsa, bu sözcükler kısaltılmadan aynen yazılmalıdır.
- Gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmamalıdır.
- Tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında, yanlış bir görüş oluşturmamalıdır
- “Türk”,”Türkiye”,”Cumhuriyet” ve “Milli” kelimeleri kullanılacaksa Bakanlar Kurulundan karar alınmalıdır
YTTK’nın unvana ilişkin hükümlerini incelerken, YTTK’nın 39. Maddesinde yer alan, unvan kullanma zorunluluğunu hatırlatmakta yarar bulunmaktadır. Söz konusu madde, tacirin işletmesi ile ilgili işlemlerinde, mutlaka ticaret unvanını kullanması gerektiğini hükme bağladığı gibi, her türlü kağıt ve belgede unvanın ve bunun yanı sıra;
- Ticaret sicil numarasının
- Ticaret unvanının
- İşletmesinin merkezinin
- Ticaret şirketlerinde taahhüt edilen sermayenin ve ödenen kısmının
- Limited şirket müdürünün ad ve soyadının
- İnternet sitesinin adresinin
Gösterilmesini de zorunlu kılmıştır.
Şirket merkezinin esas sözleşmede gösterilmesinin yanı sıra YTTK’nın başka hükümleri de şirket merkezinin tescil ve ilan edilecek unsurlar arasında olduğunu göstermiştir. Bu konu özellikle Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi açısından çok önemli olup, ihmaller telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına neden olabilir.

ŞİRKETİN İŞLETME KONUSU
YTTK 576/1.b. maddesinde, esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde, şirketin işletme konusunun, esas sözleşmede gösterilmesi zorunlu unsurlarından olduğu belirtilmektedir. YTTK’nın tasarısı maddelerine baktığımızda, bu maddenin tasarıdaki haliyle yasalaştığını görmekteyiz. Tasarının madde gerekçesinde ise yeni maddenin ETTK’nın 506. maddesinin tekrarı olduğu belirtilmektedir.
YTTK’nın Ticaret Şirketlerine ait genel hükümleri düzenleyen 124 vd maddelerine özellikle, 125 ve 126. Maddelerine baktığımızda, ticaret şirketlerinin dolayısıyla limited şirketin tüzel kişiliğe sahip olduğu, haklardan yararlanırken ve borçları üstlenirken MK 55 hükmüne rağmen, MK 48 vd maddelerinde yer alan hükümlerin uygulanacağını dile getirdiği görülmektedir.
ETTK’nın 137. Maddesinin karşılığı olarak yazılan bu madde ile ETTK arasında çok önemli bir farklılık bulunmaktadır. ETTK ya göre hakları iktisap ve borçları iltizamda temel kural şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuu çevresinde işlem yapmak idi. Bu gün “şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi” sözcükleri kaldırılmıştır. Üstelik bu kaldırma işlemi bilinçli olarak gerçekleştirilmiş ve AB kuralları içinde yer alan ultra vires (Bilge Öztan sf. 307) kuralının kaldırılması ilkelerine göre gerçekleştirilmiştir. Şimdi, tüzel kişinin ehliyeti, yöneticilerin sorumluluğu, yapılan işlemlerin geçerli olması gibi konularda bu kuralın neler getirdiği neler götürdüğünü merakla beklediğimiz gibi, esas sözleşmeye bağlılık ilkesi kalkmış, işletme mevzuu dışında işlem yapmak gündeme gelmiş iken esas sözleşmeye işletme konusunun yazdırılmasının anlamı ne olacaktır? MK ile YTTK arasında bir çelişki doğmayacak mıdır?

ESAS SERMAYENİN İTİBARİ TUTARI, ESAS SERMAYE PAYLARININ SAYISI, İTİBARİ DEĞERLERİ, VARSA İMTİYAZLAR, ESAS SERMAYE PAYLARININ GRUPLARI
YTTK’nın 576. maddesi tasarının 576. maddesi ile aynıdır. Bu nedenle tasarının 576. maddesine ait gerekçeye baktığımızda, bu şartın;
- Her oy birimi bir esas sermaye payının ayrılmaz bir parçasıdır
- Bir ortak birden fazla paya sahip olabilir
- İmtiyazlı esas sermaye payları olabilir
İlkelerinin esas sözleşmede yansımasını sağlamak için yer aldığının belirtildiğini görmekteyiz.

MÜDÜRLERİN ADLARI SOYADLARI, UNVANLARI, VATANDAŞLIKLARI
Bu kayıtların esas sözleşmede neden yer alması gerektiği her ne kadar gerekçede yer almamakta ise de, kanımca, ETTK’nın getirdiği bir alışkanlığın yanı sıra, şirketi müdürlerin temsil edeceği ve birden fazla müdür olduğu takdirde bunlardan en az birinin Türkiye’de ikamet sahibi olması gerektiğinin (YTTK 628/1), sağlanıp sağlanmadığını irdelemek olduğu gibi, şirket müdürünün kimliğinin şirkete kazandırdığı ekonomik yarar ve güvenirliğin de baştan belirlenmesi olarak yorumlanabilir. Burada aklımıza bir soru gelmektedir: Limited şirkette, herhangi bir tarihte, herhangi bir nedenle müdür değişikliği olursa bunu sadece tescil ve ilan mı edeceğiz? Yoksa esas sözleşmede madde değişikliği olarak mı kabul edeceğiz?
ŞİRKET TARAFINDAN YAPILACAK İLANLARIN ŞEKLİ
Bu konuda da gerekçede her hangi bir açıklama yer almamaktadır. Kanımca, bu madde ile özellikle internet sayfasında konan bu bilgi, müdür isimler vb bilgilerle, tüzel kişiyi iyi tanımak olanağının doğması istenmiştir.

LİMİTED ŞİRKETTE ŞİRKET SERMAYESİ
Limited şirketler, YTTK’nın ticaret şirketleri düzenleyen hükümleri arasında yer almaktadır. Tüzel kişiliğe sahip olan yani ortaklarından ayrı bir kişilik taşıyan bu şirket türü, ETTK zamanında öğretide ve yargı kararlarında yapılan ayrıma göre, şahıs şirketleri ile ticaret şirketleri arasında yer alan bir şirket türü olarak tanımlanmakta idi.
Şirketin tüzel kişilik kazanması, yasalara uygun şekilde düzenlenen bir esas sözleşmenin kurucu ortaklarca imzalanması, bu imzaların noterce tasdik edilmesi ve tescil-ilan edilmesi koşuluna bağlanmıştır. Bu esas sözleşmeye baktığımızda, şirketin sahip olduğu sermayenin belirtilmesinin YTTK 576. Maddesine göre zorunlu şartlardan olduğunu görmekteyiz. Üstelik, 1980 öncesi, öğretide, zaman zaman, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın, anonim şirket esas sözleşmelerini tasdik ederken, mahkemeler tarafından zaten yapılan, sözleşmenin hukuksal denetimini yapması yerine ekonomik denetim yapması, şirketin ekonomimize ne katacağının yada bu sermayenin yeterli olup olmayacağının irdelemesini sağlaması gerektiğinin vurgulandığını hatırlarsak, bu maddenin esas sözleşmede ve internette yer almasının önemini anlayabiliriz. Böylece, tacirler kiminle iş yaptığını bu kaynaklardan öğrenebilecek ve iş yapma iradelerinin sonuçlarına kimseyi özellikle devleti suçlu bulmaksızın katlanacaklardır.
Ticaret şirketlerinde ortakların, sermaye koyma borcu olduğunu ve bu sermayenin nelerden oluşabileceğini YTTK’nın 127/1. Maddesinin hükme bağladığını görmekteyiz. Ayrıca, söz konusu maddenin 2. Fıkrası ise, şirket türlerine göre bazı istisnaları hükme bağlamış bunlar arasında YTTK’nın 581. Maddesinin limited şirketler için bir istisna olduğunu belirtmiştir.
Öneminden ötürü YTTK’nın 127/1. Maddesini aynen aşağıda bilgilerinize sunmaktayız.
Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;
a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,
b) Fikrî mülkiyet hakları,
c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
e) Kişisel emek,
f) Ticari itibar,
g) Ticari işletmeler,
h) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
j) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer,
konabilir.
Madde içeriğinde, ticaret şirketlerinde, kişisel emeğin, ticari itibarın, alacakların sermaye olarak konabileceği belirtilmiş ise de YTTK’nın 127/2 maddesi hükmü doğrultusunda, YTTK’nın 581/1 maddesine baktığımızda, bu genel hükümden ayrılındığını ve “hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar”ın limited şirketlerde sermaye olamayacağının hükme bağlandığını görmekteyiz. YTTK’nın 581/1 maddesine göre, YTTK 127/1 de belirtildiği gibi, alacakların sermaye olarak konabileceğini, ancak limited şirketlerde alacaklar sermaye olarak konulmak istendiğinde, bu alacağın vadesinin gelmiş alacak olmasının gerektiğinin hükme bağlandığını da görmekteyiz. YTTK 581/1 maddesinin YTTK 127/1 maddesine göre, getirdiği bir farklılık da “nakden devredilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar ve adlarda dahil, mal varlığı unsurları”nın sermaye olarak konulması halinde, bunların “üzerlerinde sınırlı bir ayni hak, haciz veya tedbir bulunmayan” haklar olması şartıdır. YTTK’nın 583/4. Maddesine göre, eğer sermaye artırımı yolu ile sermaye oluşturuluyorsa, şirketin özkaynaklarının da şirkete sermaye olarak konulmasına olanak bulunmaktadır.
YTTK’nın 580 maddesi ETTK 507 maddesinin birinci fıkrasının tekrarıdır. ETTK’nın 507 maddesinin diğer fıkralarının neden YTTK ya alınmadığı ise gerekçede belirtilmemektedir. YTTK ya göre limited şirketlerin en az sermayesi 10.000 TL dir. Ve YTK 580/2 maddesine göre, Bakanlar Kurulu kararı ile bu miktar 10 katına kadar artırılabilinir. Bu sermaye YTTK 127 ve 581 maddesindeki kurallara uymak koşulu ile nakit ve ayın olarak konabilir.
Ticaret şirketlerinde ayın değerlerin de sermaye olarak konulması gerek ETTK gerekse YTTK tarafından benimsenmiş bir ilkedir. Bu ilke doğrultusunda limited şirketlerde de ayın değerlerin sermaye olarak konabileceğinin hüküm altına alındığını görmekteyiz. Ayın sermaye, bize göre, para dışında kalan fakat para ile ölçülebilen, devredilmesi mümkün, muhasebeleştirilebilecek, maddi ve gayri maddi haklardır. YTTK’nın 127. Maddesinde yer alan para dışındaki sermaye unsurlarını ayın sermaye olarak kabul etmekteyiz. Ancak, yukarıda da söylediğimiz gibi, limited şirketler açısından ayın sermaye oluştururken YTTK 581/1 maddesinin getirdiği sınırlamaya uymak zorunluluğumuz bulunmaktadır.
Eğer bir limited şirkete ayın sermaye konulacaksa, YTTK 578/1. Maddesi doğrultusunda, anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Her ne kadar limited şirket sermayesini hükme bağlayan maddelerde, sermayenin “itibari” değerinden söz edilmekte ise de, burada yer alan itibari değer kavramı ile, anonim şirketlerde yer alan itibari değer kavramını karıştırmamız gerektiği, tasarının madde gerekçesinde dile getirilmiştir. Gene bu gerekçeye göre burada sözü edilen itibari değer, bazı hakların belirlenebilmesi ve kullanılabilmesi için hesabi olarak bölünebilen bir kavramdır. Özellikle anonim şirketlerde olduğu gibi, sermayenin serbestçe devrini sağlamaz. YTTK’nın 583/ 2 maddesine göre, bir esas sermaye payının vereceği oyun, YTTK 618 maddeye göre itibari değer esas alınarak hesaplanması sermaye payının bölünmesi anlamına gelmemektedir.
YTTK’nın 578/2. Maddesinin birinci cümlesine göre, esas sermaye paylarının itibari değerleri farklı olabilir ancak YTTK’nın 578/1 maddesine göre, itibari değerin 25 TL ya da katları olması gerekmektedir. Ancak şirketin durumunun iyileştirilmesi amacıyla YTTK 578/1 son cümleye göre bu değerin altına inilebilir.
Limited şirketler tarafından çıkarılacak olan esas sermaye paylarının kural olarak itibari değer üzerinden çıkarılması gerekir. Ancak YTTK’nın 583/4 maddesinin de belirttiği gibi, esas sermaye payları bu değeri aşan yani daha yüksek bir bedelle çıkarılabilinir. Böylesi bir durumda, bu farkın muhasebeleştirilmesine özen gösterilmelidir. YTTK 593/2 göre esas sermaye pay senetleri, ispat aracı olarak ya da nama yazılı olarak düzenlenebilir. Gene aynı maddeye göre bu senetlerin içeriğinde yer alacak bilgiler de hüküm altına alınmıştır.
YTTK’nın 583/3. Maddesine göre bir ortak birden fazla esas sermaye payına sahip olabilir.
YTTK 601/1 maddesine göre esas sermaye payı bedeli, sermaye azaltılması hali hariç, ortaklara geri verilemez
YTTK’nın 584. Maddesine göre bundan böyle limited şirketler içinde intifa senetleri çıkarılabilecektir.

ORTAKLIĞIN KAZANILMASI
A / Kuruluş aşamasında
Bilindiği gibi, kuruluşta şirket esas sözleşmesinde yer alan ve sermaye koyma yükümlülüğünü yerine getiren kişiler ortak olarak kabul edilir.
B / Devir yolu ile
YTTK’nın 595/1 maddesine göre, “Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır.” Gerekçeye baktığımızda, devir borcu sözcüklerinin özellikle seçildiğini, böylece devir vaadi, ön sözleşme vb koşullara bağlı olmaktan çıkarılarak her türlü taahhüdü kapsamasının amaçlandığının belirtildiği görülmektedir.
Devir için hazırlanacak olan bu yazılı belgede YTTK’nın 593/2 maddesinde hükme bağlanan ve ispat vasıtası niteliğinde olduğu belirtilen esas sermaye pay senetlerinin içeriğinde yer alması emredilen açıklamaların da bulunması YTTK’nın 595/1 maddesinde tekrar edilerek sayılmış ve şart koşulmuştur. Bu koşulların bulunmamasının yaptırımı YTTK da yer almamaktadır. Bu nedenle, madde gerekçesine baktığımızda, şartların yer almamasının, satımı geçersiz kılmayacağının ancak devir edeni sorumlu tutacağı yolunda bir açıklamanın yer aldığını görmekteyiz.
YTTK’nın 595/2 maddesine göre devrin geçerli olması için kural olarak ortaklar genel kurulunun onayı gerekmektedir. Bu maddenin üçüncü fıkrasına göre “Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemiş ise, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir”. Yani devri kabul etmez.
Şirket esas sözleşmesi, YTTK 595/2 maddesinde hükme bağlandığı gibi, devrin onaya bağlanmasını tamamen ortadan kaldıracağı gibi YTTK’nın 595/4 maddesi hükmü doğrultusunda şirket sermaye payının devrini yasaklayabilir.
Şirket esas sözleşmesinde devri yasaklayan ya da devri ortaklar kurulu kararına bağlayan her hangi bir koşul olmasa bile, eğer, şirket sözleşmesinde ek ödeme yada yan edim yükümlülüğü var ve devir alan kişinin ödeme gücü şüpheli görüldüğünden ötürü şirket tarafından istenilen teminat devir alan kişi tarafından verilemiyorsa ortaklar genel kurulu devir istemini YTTK’nın 595/6 maddesine göre reddedebilir.
Şirket esas sözleşmesine göre devir ortaklar genel kurulunun onayına bağlanmış ise ve bu konuda ortaklar genel kuruluna yapılan başvuruya ortaklar genel kurulu, üç ay içinde, olumlu cevap vermiyorsa, başvuru YTTK’nın 595/7 maddesine göre reddedilmiş sayılır.
ETTK’nın 520/1 ve 520/2 maddeleri, imzaları noterce tasdik edilmiş olan devir sözleşmesinin şirkete sunulmasını takiben alınan ortaklar genel kurulunun onayının yanı sıra, bu devrin pay defterine de kaydının yapılmasını aramakta idi. Hatta uygulamada, bu devir ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmekte ve sicil tarafından tescil ve ilan edilmekte idi. Bundan da önce bu devir bir esas sözleşme değişikliği olarak kabul edilmekte idi. YTTK’nın 598 maddesi de benzer bir hükmü içermektedir. Ancak bu madde, devrin sadece tescil edileceğini hükme bağlamakla yetinmiştir. İlan koşulunu getirmemiştir. Devir, söz konusu maddeye göre, şirket müdürü tarafından ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmelidir. Eğer bu bildirim otuz gün içinde sağlanmaz ise, bu kez devir eden kişide ticaret siciline başvurarak adının sicilden silinmesini talep edebilir. Bu talebi yerine getiren ticaret sicil müdürü, bu kez şirkete devir alanın adını bildirmesi için süre verir. Aynı maddenin üçüncü fıkrası, sicil kaydına güvenen üçüncü kişilerin güvenini korumuştur.
Devrin sicile kaydı ile ilgili olan YTTK’nın 598. Maddesi devrin her türü için geçerlidir.
Bilindiği gibi, bu güne kadar olan uygulamada, yasada bir çözüm gösterilmediği için, limited şirket ortaklar kurulunun devrin reddine ilişkin kararının iptali için dava açılmakta ve bunun kötü niyetli ya da esas sözleşmeye aykırı karar olduğunun saptanılması istenmekte idi. Yanılmıyorsam zaman içinde bu kararlarda değişiklik olduysa da genel uygulama bu şekilde idi. Bu kez YTTK 595/5 bu boşluğu doldurmuş ve şirket sözleşmesinin devri yasaklaması hali ile ortaklar genel kurulunun onay vermemesi halinde ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkının bulunduğunu hükme bağlamıştır. Kanımca, şirket sözleşmesinin devri yasaklaması halini haklı neden olarak görmemek ve bu hali madde metninden çıkarmak daha doğru olur.
Bu aşamada dikkatimi çeken bir hususu dile getirmek isterim yasanın bazı yerlerinde esas sözleşme, bazı yerlerinde şirket sözleşmesi denmektedir. Bize göre bu iki deyimde aynı şeyi ifade etmek için kullanılmıştır. Bu nedenle tek deyim kullanılmamış olmasını hata olarak görmekteyiz.
Gene bu aşamada sorulmasını istediğimiz bir soru bulunmaktadır. Ortaklar genel kuruluna başvuru doğrudan doğruya olamayacaktır, bu başvuru şirket müdürüne ya da müdürlerine yapılacaktır. Hatta başvuru doğrudan doğruya tüzel kişiye yöneltilmiş olsa bile bu başvuru müdür ya da müdürler tarafında alınacaktır. Müdür ortaklar genel kurulunu başvuruyu altıktan ne kadar zaman sonra toplayacaktır. Toplanmak için geçen süre 3 aylık süreden sayılacak mıdır? Hiç toplamazsa ne olacaktır?
C / Miras, eşler arasında mal rejimi ve icra yolu ile
Bu bölümde yer alan devir işlemleri yasadan kaynaklanan devirler olduğu için, esas sözleşmede yer almış olsa bile, bunlarda ortaklar genel kurulunun oluruna gerek yoktur. YTTK’nın 596/1 maddesi de bu gerçeği dikkate alarak kaleme alınmıştır. Gerek maddenin yazılımından gerekse gerekçede yer alan açıklamalardan, bu üç durumun varlığı halinde genel kurulun oluruna ya da başkaca bir işleme gerek kalmadan, devrin gerçekleştiğini kabul etmekteyiz. Bilindiği gibi, ETTK’nın 521/1 maddesi de aynı nitelikte bir hükmü içermesine rağmen uygulamada, özellikle ticaret sicil müdürlüklerinin, mirastan kaynaklanan devirlerde ortaklar kurulu kararı istemesi, ancak ondan sonra tescil ve ilan işlemlerini yapmak istemeleri de unutulmamalıdır. Ancak, yeni uygulamada devrin ticaret siciline bildirilmesi, tescil ve ilanı gibi koşullar yer almamaktadır. Dileriz ki ticaret sicil müdürlükleri, geçmiş dönem uygulamalarını sürdürmek istemezler. YTTK’nın 596 maddesi ETTK’nın 526/2 maddesi ile benzerlik göstermektedir. Her iki madde de, yasadan doğan devirleri şirket ortaklar genel kurulunun onayına gerek kalmadan kabul etmelerine rağmen şirket yararına olarak bu devri takip eden yasada öngörülen süre içinde şirket ortaklar genel kurulunun devir alanın paylarını gerçek değeri üzerinden almayı üstlenen birini göstermek koşulu ile bu devri önleyeceği hüküm altına alınmıştır.
ETTK ya göre bu süre bir ay YTTK ya göre üç aydır. ETTK göre süre, ilgililerin muvafakat için şirkete başvurmasından YTTK da ise süre şirketin bilgi sahibi olmasından başlar. Şirket bu üç aylık süre içinde açıkça ve yazılı olarak red kararını vermemiş ise, onayını vermiş sayılır. Aynı ilke ETTK 521/2 maddesinde de bulunmaktadır.
Bunlardan daha önemli fark, devir alacak kişinin kimliğinde oluşmaktadır. ETTK’ya göre bir üçüncü şahıs gösterilmelidir. Halbuki YTTK göre, şirket bunu kendisi devir alabileceği gibi ortaklarından birinin ya da göstereceği bir üçüncü kişinin devir almasına da olur verebilir.
Bu konuda alınan red kararı geriye dönük olarak hüküm ifade eder. Bu yüzden YTTK’nın 596/3 maddesinde, red kararı verilinceye kadar geçen sürede alınan ortaklar genel kurul kararlarının geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. ETTK’da bu konuda bir hüküm bulunmamaktadır.

SERMAYE ARTTIRIMI YOLU İLE ORTAK ALMAK
Uygulamada kullanılmakta olan bir yol YTTK’nın rüçhan hakkını düzenleyen 591. Maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Söz konusu maddeye göre eğer ortaklar genel kurulunda YTTK’nın 621/1. e maddesinde öngörülen nisaplarla yani “temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması...” İle alınacak kararla, ortakların arttırılacak sermayede rüçhan hakkı kullanması önlenir. Bu şekilde arttırılan sermaye ile şirkete yeni bir ortak ya da ortaklar alınabilir. Ancak böylesi bir karar alınırken YTTK’nın 591/2 maddesinin emrettiği gibi, kimseye haksız bir yarar sağlanamayacağı gibi, kimsenin hakkı da gereksiz yere engellenemez.
Söz konusu maddeye göre, özellikle, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devir alınmaları ve işçilerin şirkete katılmaları haklı neden olarak kabul edilmektedir. Ancak bu, belirleme bir sınırlama olmayıp örnekleme olarak kabul edilmelidir.

PAY DEFTERİ
YTTK’nın 594/1. Maddesi göre limited şirketlerde şirket sermaye paylarını gösteren bir pay defteri tutulur. İş bu deftere paya sahip olan ortaklara ilişkin bilgiler ile eğer varsa pay üzerindeki intifa ve rehin hakları ve bu hakların sahiplerinin kimler olduğu konularında ki bilgiler işlenir.

BİR PAY ÜZERİNDE BİRDEN FAZLA KİŞİNİN BİRLİKTE MÜLKİYET HAKKI
Eğer bir paya miras ya da benzeri bir nedenle birden fazla kişi birlikte malik olmuş ise, bu kişiler, şirket payına yüklenen ek ödeme ve yan edimden ötürü şirkete karşı müteselsilen sorumludur. Bir paya birlikte malik olan kişiler şirkete karşı haklarını, atayacakları ortak bir temsilci aracılığı ile koruyabilirler. Bu husus YTTK’nın 599 maddesinde yer almakla birlikte ETTK’nın 527. Maddesinin bir tekrarı olarak karşımıza çıkmaktadır.

PAY ÜZERİNDE İNTİFA VE REHİN HAKKI KURULMASI
YTTK’nın 600. maddesi üç fıkradan oluşan bir madde olup, bunun birinci fıkrası bir esas sermaye payı üzerinde intifa hakkı kurulmasını, ikinci fıkrası ise rehin tesisi edilmesini düzenlemektedir.
Birinci fıkraya göre, esas sermaye payı üzerinde intifa hakkı tesisi etmek için, esas sermaye payının geçişine ilişkin hükümler uygulanacaktır. Madde gerekçesine göre “…esas sermaye paylarının devrine yapılan gönderme hem şekle hem onaya hem de miras, eşler arasındaki mal rejimleri ve cebri icraya ilişkin hükümleri kapsar.”
İntifa hakkı ile yükümlü bir pay söz konusu ise YTTK 600/3 maddesi gereği payın temsili intifa hakkı sahibine aittir. Ancak, intifa hakkı sahibi bu hakkını kullanırken, MK’nın intifa hakkı sahiplerine yüklediği yükümlülüklere paralel olarak YTTK’nın 600/3 maddesinde ifade edildiği şekilde esas sermaye payı sahibinin haklarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğe aykırı davranışları varsa YTTK’nın 600/3 maddesi son cümlesine göre tazminatla sorumlu olur.
İkinci fıkraya göre; Esas sermaye payı üzerinde rehin hakkı kurmak mümkündür. Ancak bunun için geçişe ilişkin hükümler uygulanır. Şirket, devrin yapılabilmesi için ortaklar genel kurulunun onayını şart koşabilir. Eğer şirket böyle bir şart koşmuşsa böylesi bir durumda, yasaya göre, ortaklar genel kurulu bu devri ancak haklı nedenlerin varlığı halinde engelleyebilir, onay vermekten kaçınabilir. Gerek gerekçelerde gerekse yasa maddeleri arasında, rehin kurulması için, ortaklar genel kurulunun onayına ilişkin şartın nerede yer alacağı belirtilmemiş ise de kanımca bunun şirket esas sözleşmesinde yer alması gerekir. Çünkü YTTK 577/1.a ve 595/2 maddelerinin yorumu buna yol açmaktadır. Burada belirtmekte yarar gördüğümüz bir husus da devrin ortaklar kurulu kararına tabi olmasının temel kural, onaya tabi olmamasının istisna olup, eğer istisna seçilmiş ise şirket esas sözleşmesinde bunun belirtilmesi gerektiğidir. Rehin tesisinde ise, temel kural rehin hakkının ortaklar kurulu kararına tabi olmadan tesisidir.

EK ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Bu kavram yenidir ve YTTK’nın 603 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Böylesi bir yükümlüğün oluşabilmesi için, YTTK 603/1 ve 3 maddesi gereği şirket esas sözleşmesinde bu konuda bir hüküm bulunması gerekir.
Yasa maddesinin metninden anlaşılacağı gibi, bu yükümlülük esas sermaye payı bedeli dışında bir yüktür. YTTK’nın 603/3 maddesinde belirtildiği gibi, esas sermaye payını esas alan belirli bir tutar olarak gösterilir ve hiçbir şekilde esas sermaye payının iki katını geçemez.
Madde gerekçesine baktığımızda, bu yükümlüğün nakit ödeme olarak belirlenmesi gerektiğini görmekteyiz. Gene gerekçeye göre, bu yükümlülük önceleri, “..finansal yönden kötü duruma düşen, bilanço açığı bulunan şirkete ortakların yapacakları ek ödemelerle yardımcı olmaları…” olarak kabul edilmiş iken, kaynak İsviçre tasarısında uygulama alanı genişletilmiştir. Bu genişleme YTTK’nın 603/1 b ve c bentlerinde de görülmektedir.
Şirket esas sözleşmesinde yer alan bu yükümlülükle, şirket, şirket ortağından; ancak YTTK 603/1 maddesi doğrultusunda isteyebilir. Madde metni aynen aşağıya alınmış olup
“Ortaklar şirket sözleşmesiyle, esas sermaye payı bedeli dışında ek ödeme ile de yükümlü tutulabilirler. Ortaklardan bu yükümlülüğün yerine getirilmesi ancak,
a) Şirket esas sermayesi ile kanuni yedek akçeler toplamının şirketin zararını karşılayamaması,
b) Şirketin bu ek araçlar olmaksızın işlerine gereği gibi devamının mümkün olmaması,
c) Şirket sözleşmesinde tanımlanan ve özkaynak ihtiyacı doğuran diğer bir hâlin gerçekleşmiş bulunması”

şeklindedir. Burada yer alan talep YTTK 603/5 maddesi gereği müdürler tarafından gerçekleştirilir.
Ortağın bu sorumluluğu şirkete karşı olup şirket alacaklılarına karşı bir sorumluluğu yoktur. Ancak YTTK’nın 603/2 maddesinde yer alan hükme göre, eğer şirketin iflası açılmış ise, ek ödeme yükümlülüğü muaccel olur.
Burada iki soru aklımıza gelmektedir. Bunlardan birincisi, ek ödeme yükümlüğünün muaccel olması için iflasın açılması yeterli görülmüş olmasına rağmen neden şirketin borç ödemekten aczi hali ve iflasın ertelenmesi hali öngörülmemiştir? İkinci soru ise, borç muaccel hale geldiğine göre, bu borcun, iflas idaresi ya da iflas masası tarafından istenip istenemeyeceğidir? İkinci soruya olumlu cevap vermemiz gerektiğini düşünmeme rağmen şimdilik birinci sorunun cevabını bulamadım.

EK ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN AZALTILMASI YA DA KALDIRILMASI İLE GERİ ÖDEME KOŞULU
Ek ödeme yükümlülüğünün azaltılması ya da kaldırılabilmesi için YTTK’nın 603/6 maddesinde belirtilen iki koşulun bir arada bulunması gerekir. İlk koşul, kanuni yedek akçeler toplamının zararı karşılaması ikinci koşul ise esas sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmasıdır.
Ancak, YTTK’nın 605/1 maddesini incelediğimizde, ek ödeme yükümlülüğünün, esas sermaye borcu gibi, ödenmekle şirketin mülkiyetine geçmediğini, eğer koşulları oluşabilirse, bunun geri istenebileceğinin hükme bağlandığını görmekteyiz. Bu maddeye göre, “…ek ödemeye ilişkin tutarın, serbestçe kullanılabilecek yedek akçeler ile fonlardan karşılanabilir olması...” hali doğmuş ise, geri ödemenin ilk koşulu doğmuştur. Bu koşulun varlığı işlem denetçisi tarafından da onaylanırsa geri ödeme yapılabilecektir.
Görüldüğü gibi, ek ödeme ile ortak, bir tehlikeyi önlemek için, şirkete karşı borç altına girmektedir. Böylece bir anlamda şirketin borçlarından ötürü belirli oranda ve koşulda sorumluluğu üstlenmekte bir anlamda ona kefil olmaktadır. Bu anlamda konuyu değerlendirdiğimizde, serbestçe tasarruf edilen yedek akçeler ile ve fonlarla ek ödeme yükümlülüğün karşılanması halinde, asıl borçludan tahsil olanağı doğduğu için kefilin sorumluluğuna gidilmemesi kuralında olduğu gibi ortağın sorumluluğu sona ermekte ve ek ödemesi iade edilmektedir. Ancak burada sorulması gereken bazı sorular vardır. Örneğin; serbestçe tasarruf edilen yedek akçe nedir? Fon nedir? Bunların içeriğinde yer alan nakit, ek ödeme sınırlarını mı karşılamalıdır, yoksa bu yolla tüm borç karşılanır hale mi gelmelidir?
Olayı bu şekilde değerlendirdiğimizde, ek ödemenin azaltılması ve kaldırılması için aranılan “kanuni yedek akçeleri toplamının zararı tamamen karşılaması” şartını anlamamız ve uygulama zamanını yorumlayabilmemiz mümkün olmamaktadır.
Ek ödeme esas olarak yükümlülüğün doğduğu andaki ortağa aittir. YTTK’nın 604 maddesi şirketten ortağın sorumluluğunun hangi koşullarda devam edeceğini hükme bağlamıştır. Bu hüküm madde gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde konu anlaşılmaktadır. Bu nedenle yasa maddesini ve gerekçeyi bilgilerinize sunmaktayız.
Madde 604 Gerekçesi - Birinci fıkra: Ek ödeme yükümü, kural olarak, ortağın şirketten ayrılması ile o ortak yönünden sona erer. Ancak, şirket, ortağın ayrılmasından itibaren iki yıl içinde iflâs etmişse, hüküm başkadır. Bu halde ayrılan ortak bakımından yüküm devam eder. Tasarı, yükümün paya bağlı olduğu kuralından, alacaklıları korumak ve özellikle kötü niyetli ayrılmalara engel olmak amacıyla zorunlu olarak ayrılmaktadır. Aksi halde, fazla paya sahip (hakim) ortak işlerin iyi gitmediğini görünce şirketten kolayca ayrılarak söz konusu yükümden kurtulup, ona güvenerek kredi veren alacaklıları kandırmış olur.
Hükmün kaynağı İsviçre Öntasarısıdır. Daha sonra bu tasarıda parlamentoda yapılan değişiklik kanunumuz tarafından benimsenmemiştir. Çünkü, sürenin üç yıla çıkarılmasının menfaatler dengesine uymadığı ve kurumu amacından saptırdığı ve bu araçtan yararlanmak isteyecek şirketleri caydırabileceği sonucuna varılmıştır.
İkinci fıkra - İkinci fıkra bu yükümün paya bağlı olduğu ilkesini doğrular. İlke uyarınca ek ödeme yükümünün payın geçtiği kişi, yani halef tarafından yerine getirilmesi gerekir. Ayrılan ortağa, ek ödeme yükümü için başvurulabilecek hallerde halefin yükümü yerine getirdiği ölçüde, ortağın borçtan kurtulması hem adaletin gereğidir, hem de ilkenin doğal sonucudur. İsviçre Tasarısı ayrılan ortağın ek ödeme yükümünün yükseltilemeyeceği hükmüne yer vermiştir. Doğal olanın hükme bağlanması gerekmediği için bu hüküm kanuna alınmamıştır. Ayrılma ile ortağın üzerinde organların kararları hükmü doğuramaz hâle gelir. Ayrılmış ortağın katılma, önerme ve oy verme hakkını haiz olmadığı bir organın kararı ile bağlı olması hukuken açıklanamaz. Ayrıca 607 nci madde bu konuda kesindir.

Madde metni ise aşağıdaki gibidir.

Yükümlülüğün sürmesi
MADDE 604- (1) Şirket, ortağın şirketten ayrılmasının tescil edildiği tarihten itibaren iki yıl içinde iflas etmiş ise bu eski ortaktan da ek ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesi istenir.
(2) Ek ödeme yükümlülüğü, halef tarafından yerine getirilmemişse, ortağın sorumluluğu, yükümlülüğü gerçekleştiği tarihte ortağa karşı ileri sürülebileceği ölçüde devam eder.

YAN ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
YTTK’nın 606 ve 607 maddelerine baktığımızda, “yan ödeme yükümlülüğü” adı altında yeni bir düzenlemenin yer aldığını görmekteyiz. Bu maddelerin ne getirdiğini anlayabilmek için, bunları tasarının ilgili maddesinin madde gerekçeleri ile birlikte değerlendirmek gereğini hissettiğimizi açıkça belirtmek isteriz.
Öncelikle belirtmek isteriz ki bu yükümlülük esas sermaye payına yüklenmiş bir yükümlülüktür. Söz konusu yükümlülüğün esas sözleşmede belirtilmesi gerekir. Eğer kuruluş aşamasında böyle bir yükümlülük esas sözleşmede yer almıyorsa, Böylesi bir yükümlülüğün esas sözleşmeye eklenebilmesi için, YTTK’nın 607/1 maddesine göre ancak tüm ortakların katılımı ile oluşacak bir karar gerekir.
YTTK’nın 606/2 maddesine göre, eğe istenirse esas sözleşmede, yan ödeme yükümlülüğünün ana hatları belirtilmekle yetinilip ayrıntıların düzenlenmesi genel kurul kararlarına bırakılabilinir.
YTTK’nın 606/1 maddesi, yan edim yükümlüğü getirilerek şirketin işletme konusuna giren işlerin gerçekleşmesine yardım edilebileceğini hükme bağlamıştır. Bu hükmün daha geniş bir açıklamasını bulmak için gerekçeye baktığımızda, “Yan edim yükümlülükleri limited şirketin bir taraftan kişisel öğelerden oluşabilen yanını ortaya çıkaran diğer taraftan onu, kooperatife yaklaştıran bir kurumdur. Yan edimler de esas sermaye payına bağlıdır.
İkincil (tâli) sıfatıyla da nitelendirebileceğimiz yan edimler bir kısım esas sermaye paylarına veya pay kategorilerine yüklenebilen veya payların tümüne yönelik olan yapma, yapmama, katlanma, kullandırma edimleridir. Süt, pancar, şeker kamışı, meyve gibi ham ve/veya işlenmiş ürünlerin teslimi, park yeri veya depo yeri sağlanıp kullandırılması, taşıma gibi hizmetlerin sunulması ve benzeri edimler yan edimlerin konusunu oluşturabilir. Bu edimler, şirketin konusunu gerçekleştirmesine, ortaklarının bileşiminin (meselâ, süt veya meyve üreticilerine özgülenmiş olmak gibi) korunmasına ve şirketin başka şirketlerin hakimiyeti altına girmemesine hizmet eder. Hem mevcut hem de yeni hukukumuzda anonim şirketler için de öngörülmüş bulunan yan edimler kural olarak karşılıksız değildir.” açıklamasının yer aldığını görmekteyiz. Bu açıklamaların ışığında, yan edim yükümlülüğünün esas sermaye payına bağlı bir yükümlülük olmanın yanı sıra, tüm paylar yerine bir kısım paylara yüklenebileceğini de görmekteyiz. Gene gerekçeye göre, bu yükümlülüğün sermaye şirketlerinden çok, kooperatiflerde görülen yükümlülükleri andırdığının belirtildiğini de görmekteyiz.
YTTK’nın 606/3 maddesine göre, eğer şirket esas sözleşmesinde, şirketin özkaynak ihtiyacını karşılamak için, ayni ve nakdi edim yükümlülükleri varsa ve şirket esas sözleşmesinde bunların uygun bir karşılığı yoksa, bunlar yan ödeme yükümlülüğü olarak değerlendirilmelidir.

ORTAKLARIN SORUMLULUĞU
YTTK’nın 602 vd maddelerini incelediğimizde bunların ortakların sorumluluklarını hükme bağladığını görmekteyiz. Biz hukuk sistemimize yeni girdiği için, ek ödeme ve yan ödeme yükümlülüklerini ayrı bir başlık olarak yukarıda incelediğimizden ötürü, bunların ortakların sorumluluğuna giren yükümlülükler olduğunu belirterek diğer sorumlulukları incelmeye çalışacağız.
YTTK’nın 602/1 maddesi, şirketin, şirket borçlarından ötürü, kendi mal varlığı ile sorumlu olduğunu hükme bağlamaktadır. Bu maddenin ifadesine göre, şirket borçlarından ötürü ortağın mal varlığına yönelmek mümkün olmayacaktır. Ancak amme alacaklarının tahsilini düzenleyen mevzuatta yer alan hükümleri akıldan çıkarmamak gerektiğini de hatırlatmak isteriz.
YTTK’nın 613 vd maddelerinde yer alan yükümlülükleri sırasıyla incelediğimizde;

A / Bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağı
Bu yükümlülük YTTK’nın 613. maddesinde 4 fıkra halinde açıklanmıştır. Bilindiği gibi ETTK’nın 547. maddesine göre ortaklara rekabet yasağı istisna niteliğinde olup, böylesi bir yükümlülük getirebilmek için, bunun esas sözleşmede açıkça hükme bağlanması gerekmekte idi. Ayrıca ortaklara bağlılık yükümlülüğü adı altında bir yükümlülük getirilmemişti. Halbuki YTTK bunun aksini benimsemiş ve prensip olarak ortakların rekabet yasağı ve bağlılık yükümlülüğü ile yükümlü olduklarını hükme bağlamıştır.
YTTK’nın 613/2 maddesine göre “Ortaklar şirketin menfaatlerini zedeleyecek davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar.” Kanımızca bu hüküm bu güne kadar şirketle rekabet yasağı ve şirketle işlem yapma yasağı adı altında tanımladığımız iki yasağı da kapsayacak niteliktedir. Yasa koyucu, bu yasakları hükme bağlarken, ortağın bu faaliyetinden ötürü, şirketin zarar görmesini de şart koşmuştur. Eğer böylesi bir şart gerçekleşmemiş ise, bu yasaklardan söz etmekte mümkün olmayacaktır. Bu şart haksız fiillere ilişkin tüm uygulamalarda bulunduğuna ve ETTK uygulamasında da kabul edildiğine göre genel hükmün tekrarı olarak nitelendirmek gerektiğini düşünmekteyiz.
YTTK’nın 613/1 maddesinin 1 ve 2 cümleleri bu genel hükmü getirmiş olmasına karşılık, aynı maddenin üçüncü cümlesi, bu yükümlülüğün şirket esas sözleşmesi ile de öngörülebileceğini hükme bağlamıştır. Bize göre bu hüküm gereksiz olup, yasanın koyduğu bir yasağın şirket esas sözleşmesinde tekrar edilebileceğini söyleyerek var olan bir şeyi tekrar etmiştir.
Ortakların bağlılık ve rekabet yasağından sorumlu tutulmaması için, tüm ortakların yazılı onay vermesi gerekmektedir. Esas sözleşmeye konulacak bir hükümle ortakların bu yazılı onayı yerine, ortaklar genel kurulunun kararı aranabilir. Kanımızca doğrusu bu olmalıdır. Çünkü toplantıda farklı düşüncelerin tartışılması ve doğrunun bulunması daha kolaydır.
Kanımızca, bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağını hükme bağlayan YTTK’nın 613. Maddesinde yer alan ve ayrıca isimlendirilmesi gereken diğer bir yasak “sır saklama yasağıdır”. Çünkü YTTK’nın 613/1 maddesi hükmüne göre, ortaklar şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Üstelik bu yükümlülükleri, şirketle rekabet yasağında ya da bağlılık yükümlülüğünde olduğu gibi, şirket esas sözleşmesi ile ya da ortaklar genel kurulunun kararı ile kaldırılamazlar. Sır saklama yasağının esas sözleşme ya da ortaklar genel kurul kararı ile kaldırılamayacağına ilişkin bu hükmün, bağlılık yükümlülüğüne ilişkin yasağın, ortakların yazılı onayı ya da ortaklar genel kurulu kararıyla kaldırılması aşamasında dikkate alınmazı gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü bunların birbirinden kesin çizgilerle ayrılan yasaklar olmadığını düşünmekteyiz.

B / BİLGİ ALMA VE İNCELEME HAKKI
YTTK’nın 614/1 maddesine göre, her ortak şirket müdürlerinden “bütün işler ve hesaplar” hakkında bilgi isteyebilir. Buna karşılık ortağın inceleme hakkı “belirli konulara” hasredilmiştir. Ancak, yasanın içeriğinde ya da gerekçesinde hangi konuların belirli konu olarak sayılması gerektiğinin belirtilmediğini görmekteyiz. Kanımızca, bu hükmü uygulama aşamasında daha rahat anlayabileceğiz. Kişisel kanımıza göre, bilgi isteme sınırlandırılmamıştır. Çünkü YTTK’nın 614/2 maddesinin birinci cümlesine göre, istenilen bilgiyi, ortağın “şirketin zararına olarak kullanması tehlikesi varsa” müdürler bu bilgi almayı “gerekli ölçüde” engelleyebilir. Görüldüğü gibi burada kendisinden bilgi istenilen müdürün, bir denetimi söz konusu olmaktadır. Ancak, incelemede bu denetim her zaman gerçekleşemeyeceği için, incelemenin başlangıcında gene aynı gerekçelerle müdürün incelemeyi engelleyebileceği hüküm altına alınmıştır.
Eğer ortak, müdürün bu engellemesini doğru bulmaz yasaya aykırı görürse, bu konuyu ortağın başvurusu ile ortaklar genel kurul kararı ile bu da olmaz ise mahkeme kararı ile çözmek gerekecektir. YTTK’nın 614/2 ve 3 maddelerinde ortaklar genel kuruluna ve mahkemeye başvurmak hakkı ortağa tanınmıştır. Genel kurula başvurmada bu hüküm doğru olabilir ancak mahkemeye başvurmada bu yetkinin ortağa tanındığı gibi aynı zamanda aksi düşüncede olan ortağa ve müdüre de tanınmış olmasının doğru olacağını düşünmekteyiz. Bunun ortaklar genel kurul kararının iptaline ilişkin hükümlerle sağlanabileceğini de düşünmekteyiz.

C / ÖZ KAYNAKLARIN YERİNİ TUTAN ÖDÜNÇLER
Bölüm başlığına daha doğrusu YTTK 615. madde başlığına baktığımızda bu hükmün ortak için bir yükümlülük içermediğini düşünebilirisiniz. Ancak madde içeriğini ve madde gerekçesini incelediğimizde bu hükmün hem ortaklara hem de onların yakınları için yükümlülük getirdiğini görmekteyiz. Bu madde hükmüne göre, şirket ortakları ya da yakınları tarafından şirkete verilen borçlar, niteliği itibariyle öz kaynak olarak kabul edilebilecek edimler ise, bunlar şirketin diğer borçlarına göre en son sırada değerlendirilir yani geri ödemede en son sırada yer alır. Kanımızca bu hüküm vergi hukukunda yer alan örtülü sermayenin bir benzeridir.
Madde gerekçesine baktığımızda, hükmün konulmasının gereklerinin anlatıldığını görmekteyiz. Bu gerekçeye göre “İsviçre'nin Öntasarısından alınan, ana kaynağı Alman Limited Şirketler Kanunu olan bu hüküm şirketin sermaye tabanını güçlendirme amacına yöneliktir. Hüküm anonim şirketler hakkındaki 376 ncı maddenin birinci fıkrası hükmünde öngörülen sırada sona çekilme kurumu ile benzeşmektedir. 376 ncı maddeye ilişkin gerekçeye bakılmalıdır.
Sermaye yerini tutan ödünç kurumu kolay kabul gören, genel olarak benimsenen bir kurum değildir. Bu sebeple İsviçre Öntasarısında bulunduğu halde Tasarıdan çıkarılmıştır. Reddedilmesinin sebebi, ortakların şirketi gönüllü olarak finanse etmelerini engellemesi olasılığının yüksek olmasıdır. Tasarıya da hakim olan karşı teze göre ortaklarının sermaye koymadıkları, ödünç vermedikleri, yaşaması için hiçbir finansal destek sağlamadıkları, yabancı ortak bulmadıkları ve devretmedikleri veya devredemedikleri bir şirketin tüm yükünü kredi piyasasına ve üçüncü kişilere bırakmak doğru değildir; böyle bir anlayış geniş çaplı krizlere yol açmaktadır. Şirket kuranlar özveride bulunmalıdır. Piyasamızın düzelmesi ancak özsermayesi ve ortak desteği güçlü şirketlerle sağlanabilir.”
Görüldüğü gibi gerekçede yer alan açıklamalar ortakla şirket arasındaki yakınlık dikkate alınarak kaleme alınmıştır. Halbuki ortak dışı olan ortağa yakın kişilerin borçları da aynı sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Bunu açıklamak mümkün değildir. Üstelik bunu sermaye gibi kabul edip, borç ödeme sıralamasında en son sıraya koymakla, zaman zaman diğer ortaklara haksız bir kazanç sağlandığını ve borç veren ortak yakınlarına haksızlık edildiğini düşünmekteyiz.
YTTK 615/2 maddesi bazı hallerin kendiliğinden öz kaynakların yerini tutan ödünçler olarak değerlendirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bu hükme göre;
Aşağıdakiler, özkaynakların yerini tutan ödünç niteliğinde sayılır:
a) Esas sermayenin ve kanuni yedek akçelerin, aktifler tarafından artık karşılanamadığı bir anda verilen ödünçler.
b) Ortaklar veya onlara yakın kişiler tarafından, şirketin finansal durumu itibarıyla özkaynak koymalarının uygun olduğu bir anda, bunun yerine verilen ödünçler.
(3) İflasın açılmasından önceki bir yıl içinde, özkaynakların yerini tutar nitelikteki ödünçlerin geriye ödenmesi amacıyla yapılan ödemeler, bu ödemelerin alıcısı tarafından geri verilir.

GENEL KURUL
YTTK ya baktığımızda, genel kurulu farklı bir bakış açısı ile hükme bağladığın görmekteyiz. Öncelikle belirtmek gerekir ki YTTK’nın 616/1 maddesi genel kurulun devredemeyeceği yetkilerini önce ikiye ayırmış ve 1 fıkrada mutlak olarak devredilemeyecek olan yetkileri 2 fıkrada ise şirket sözleşmesinde ye aldığı takdirde şirket genel kurulunun devredemeyeceği yetkileri hükme bağlamıştır. Maddenin taşıdığı önem nedeniyle, söz konusu maddenin 1 ve 2 fıkralarını aynen aşağıda bilgilerinize sunmaktayız.
MADDE 616- (1) Genel kurulun devredilemez yetkileri şunlardır:
a) Şirket sözleşmesinin değiştirilmesi.
b) Müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları.
c) Topluluk denetçisi ile işlem denetçileri de dâhil olmak üzere, denetçilerin atanmaları ve görevden alınmaları.
d) Topluluk yılsonu finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporunun onaylanması.
e) Yılsonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun onaylanması, kâr payı hakkında karar verilmesi, kazanç paylarının belirlenmesi.
f) Müdürlerin ücretlerinin belirlenmesi ve ibraları.
g) Esas sermaye paylarının devirlerinin onaylanması.
h) Bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması.
ı) Müdürün, şirketin kendi paylarını iktisabı konusunda yetkilendirilmesi veya böyle bir iktisabın onaylanması.
i) Şirketin feshi.
j) Genel kurulun kanun veya şirket sözleşmesi ile yetkilendirildiği ya da müdürlerin genel kurula sunduğu konularda karar verilmesi.
(2) Aşağıda sayılanlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde genel kurulun devredilemez yetkileridir:
a) Şirket sözleşmesi uyarınca genel kurulun onayının arandığı hâller ile müdürlerin faaliyetlerinin onaylanması.
b) Önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım haklarının kullanılması hakkında karar verilmesi.
c) Esas sermaye payları üzerinde rehin hakkı kurulmasına ilişkin onayın verilmesi.
d) Yan edim yükümlülükleri hakkında iç yönerge çıkarılması.
e) Şirket sözleşmesinin 613 üncü maddenin dördüncü fıkrası uyarınca ortakların onayını yeterli görmemesi hâlinde, müdürlerin ve ortakların şirkete karşı bağlılık yükümü veya rekabet yasağı ile bağdaşmayan faaliyetlerde bulunabilmelerinin onayı için gereken iznin verilmesi.
f) Bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması.

YTTK’nın 617/1. maddesi de genel kurulun olağan ve olağanüstü olarak toplanabileceğini hükme bağlamıştır. Söz konusu maddeye göre olağan genel kurul her yıl hesap döneminin sona ermesini takip eden üç ay içinde yapılır. Gene aynı maddeye göre, olağanüstü genel kurulun toplanabilmesi için ya şirket esas sözleşmesinde belirtilen bir konunun görüşülmesi ya da şirket işlerinin gerekli kıldığı bir durumun varlığı gerekmektedir.
Toplantı ister olağan ister olağan üstü olsun şirket ortaklar genel kurulunu, toplantıya çağırmakla, şirket müdürü görevli ve yetkilidir.
Toplantıya çağırmaya ilişkin merasim, YTTK’nın 617/3 maddesi hükmü gereği anonim şirketlere ilişkin hükmün kıyasen uygulanması ile gerçekleştirilir.
Gene aynı maddeye göre, Bakanlık Temsilcisi ile ilgili hükümler dışında, azlığın toplantıya çağrı hakkı, gündem maddesi önerme hakkı, gündemin içeriği, çağrısız genel kurulun yapılabilmesi için gereken koşullar, gündemde yer alması gereken konuların neler olduğu, tutanağın düzenlenmesi, yetkisiz kişilerin toplantıya katılması halinde uygulanması gerekenlerin neler olduğu konularında da anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyasen uygulanacaktır.
YTTK’nın 617/2 maddesi gereği, genel kurul toplantısına ilişkin ilanlar, genel kurul toplantı gününden en az 15 gün önce ilan edilir. Ancak gene aynı maddeye göre, bu süre şirket esas sözleşmesi ile bu süre kısaltılabileceği gibi uzatılabilinir.
YTTK’nın 617/4 maddesi ETTK da yer alan bir hükmü tekrar ederek, ortakların yazılı oy kullanabileceğini hükme bağlamaktadır. Bu maddeye göre, ortaklardan her hangi biri sözlü görüşme isteminde bulunmadıkça, ortaklardan birinin önerisi, tüm ortakların onayına sunulmak ve hepsinin onayını almak koşul ile de genel kurul kararı haline gelebilir. Bu kuralın işleyebilmesi için YTTK’nın 618/1 maddesinin son cümlesinde belirtildiği gibi bu hususun şirket esas sözleşmesinde yazılı olması gerekir. Ancak ETTK dan beri merak ettiğimiz bir konuyu sizlerle paylaşmak isteriz, bize göre bu madde ile sadece önerinin oy birliği ile kabulü doğrultusunda karar alınabilmelidir. Maddenin yazılımı buna uygundur, ancak bu konuda yani sirküler karar denen bu uygulamaya ilişkin olarak bir yargı kararına ya da bilimsel bir görüşe rastlayamadık. Bu yüzden de merakımızı sizlerle paylaşmak istedik.
Elbette, şirket tek ortaklı şirket ise, tüm bu işlemlerin gerçekleştirilmesine gerek yoktur. Ancak, YTTK’nın 616/3 maddesi gereği tek ortaklı şirketlerde de kararın geçerli olabilmesi için yazılı olması şarttır. Kanımızca bu yazılı olmak koşulundan şirketin karar defterine yazılmış olmayı anlamak gerekmektedir. Akla gelen bir soru kararın ne zaman alındığının nasıl kanıtlanacağıdır. Diğer bir soru ise şirket müdürü görevinin ortak dışında bir kişi üstlenmiş ise durumun ne olacağına ilişkindir.

GENEL KURULDA OY HAKKI VE OYDAN YOKSUNLUK
YTTK’nın 617/1 maddesi gereği her ortak en az bir oy hakkına sahiptir. Ortakların oy hakkı, kural olarak YTTK’nın 617/1 maddesinde belirtildiği gibi, esas sermaye paylarının itibari değerine göre hesaplanır. Bu nedenle, YTTK’nın 583/1 maddesindeki istisna dışında her bir esas sermaye payı 25 TL den az olamayacağı için her bir 25 TL bir oy hakkı vermektedir. ( İstisnalarda durum ne olacak ) Ancak bu kural mutlak bir kural değildir. Bunun istisnası ikinci fıkrada hükme bağlanmıştır. Bu maddeyi doğru değerlendirmek için, maddenin gerekçesini aşağıda bilgilerinize sunmaktayız.

Madde 617 gerekçesi - Tasarının 617 nci maddesi, son fıkrası hariç, yenilik içermemektedir. Sayılan konularda anonim şirket hükümlerine göndermede bulunmak suretiyle maddeye derinlik kazandırılmıştır.
Son fıkra, anonim şirket yönetim kurulu kararları için öngörülmüş bulunan bir karar verme usulünün limited şirkette genel kurul kararlarının alınmasında uygulanması amacıyla kaleme alınmıştır. Gerçekten 6762 sayılı Kanunun 330 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ve Tasarının 390 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca, yazılı bir öneriye yazılı olarak katılmak suretiyle yönetim kurulu kararı alınabilir. Bu tür kararlar yabancı öğretide sirküler karar diye anılır. Sirküler karar limited şirketler genel kurul kararlarının alınmasında büyük bir ihtiyaca cevap verebilir. Limited şirketlerde yazılı oya izin verildiğine göre, sirküler karara da kanunen olanak tanımak eşyanın doğası gereğidir.
Gerekçeden ve madde yazılımından da anlaşıldığı gibi iki oy hakkı söz konusu olmaktadır. Bunlarda biri ve temel olanı esas sermaye paylarının itibari değeri üzerinden hesaplanan oy hakkıdır diğeri ise esas sermaye paylarının sayısına göre hesaplanan oy hakkıdır.
YTTK’nın 618/3 maddesine baktığımızda, ikinci fıkranın getirdiği istisnanın şirketin yönetimini ele geçirme tehlikesini de yaratacağı için ikinci fıkraya göre hak hakkı benimsenmiş olsa bile
- Denetçilerin seçimi
- Şirket yönetimi ya da onun bazı bölümlerinin denetimi için özel denetçi seçimi
- Sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesi

Konularında, bunun uygulanmayacağı ve esas sermaye paylarının itibari değerine göre oy kullanılacağının hükme bağlandığını görmekteyiz.
YTTK’nın 618/3 maddesinde hükme bağlanan husus oy hakkından yoksunluk olmayıp esas sermaye payı sayısına göre oy kullanmayı istisnai olarak önleyen bir hükümdür. Buna karşılık, YTTK’nın 619 maddesinde üç fıkra halinde ortağın oydan yoksun kalması hali düzenlenmiştir.
Oy hakkından yoksunluk
MADDE 619- (1) Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
(2) Şirketin kendi esas sermaye payını iktisabına ilişkin kararlarda, esas sermaye payını devreden ortak oy kullanamaz.
(3) Ortağın bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz.

KARAR YETER SAYISI
YTTK’nın 620/1 maddesi hükmüne göre, kanun ya da şirket esas sözleşmesinde aksi öngörülmedikçe, seçim kararları dahil tüm kararlar toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır. Bu maddeye göre, YTTK’nın 621 maddesinde hükme bağlanan ağırlaştırılmış nisapların yanı sıra, şirket esas sözleşmesi ile de, bazı kararlar için ağırlaştırılmış nisap oluşturmak mümkündür. Ancak YTTK’nın 621/2 maddesi gereği şirket esas sözleşmesinde yapılacak değişiklik ile bir konudaki karar alma nisapları arttırılıyorsa bu ancak şirket sözleşmesinde ön görülecek nisapla mümkündür (Eğer böylesi bir nisap öngörülmemiş ise?)
Kanunda karar yeter sayısını belirleyen maddenin 621/1 olduğunu görmekteyiz. Önemli kararlar madde başlığını taşıyan bu hüküm aynen aşağıya alınmıştır.

Önemli kararlar
MADDE 621- (1) Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir:
a) Şirket işletme konusunun değiştirilmesi.
b) Oyda imtiyazlı esas sermaye paylarının öngörülmesi.
c) Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılması, yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
d) Esas sermayenin artırılması.
e) Rüçhan hakkının sınırlandırılması ya da kaldırılması.
f) Şirket merkezinin değiştirilmesi.
g) Müdürlerin ve ortakların, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına genel kurul tarafından onay verilmesi.
h) Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması.
ı) Şirketin feshi.

GENEL KURUL KARARLARININ BUTLANI VE İPTALİ
YTTK’nın 622/1 maddesi bu konuda anonim şirketlere ilişkin hükümlere atıf yapmakla yetinmiştir.

ŞİRKETİN YÖNETİM VE TEMSİLİ / ŞİRKET MÜDÜRLERİ
YTTK ya baktığımızda şirketin yönetim ve temsilin kural olarak şirket müdürlerine bıraktığını ETTK olduğu gibi kurucu ortakların yada sonrada ortaklığa girenler hakkında alınmış karar olması halinde bunlarında yasa gereği kendiliğinden müdür sayılması gerektiğine ilişkin kuraldan vazgeçtiğini görmekteyiz. YTTK’da da ticari mümessillerin ve ticari temsilcilerin şirket adına hareket edebileceğinin hükme bağlandığını görmekteyiz.
YTTK’nın 623/1 maddesi hükmüne göre şirket esas sözleşmesi ile yapılan düzenlemede, şirketin yönetimi ve temsili bir ya da birden fazla müdüre bırakılabilir. Bu müdürlerin ortak olması şart değildir. Ancak unutulmaması gereken husus YTTK’nın 623/1 maddesinde açıkça düzenlenen husustur. İkinci cümlede yer alan bu hükme göre, düzenleme nasıl yapılırsa yapılsın, şirket yönetimi ve temsili boşta bırakılamaz en azından şirket ortaklarından biri müdür olarak şirketi yönetmek ve temsil etmek zorundadır ve bunun şirket esas sözleşmesinde gösterilmesi gerekir.
YTTK da eskiye göre farklı bir hüküm olarak tüzel kişilerin müdür ataması ile ilgili olan YTTK 623/2 maddesi de yer almaktadır. Bu maddeye göre tüzel kişinin müdür atamasına olanak tanınmıştır. Ancak böylesi bir durum doğduğunda tüzel kişinin atamış olduğu gerçek kişiyi belirleme zorunluluğu vardır. Bilindiği gibi önceki uygulamalarda tüzel kişinin gönderdiği temsilcinin şirket genel kurulu tarafından şirket müdürü ya da anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesi şartı bulunmakta idi.
Şirket müdürleri birden fazla ise, bunlardan en az birinin YTTK’nın 628/1 maddesi hükmü gereği, yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması gerekir. Gene madde hükmüne göre bu müdürün şirketi tek başına temsile yetkili olması gerekmektedir. Gerek bu maddeden gerekse YTTK’nın 623/1 den anlaşıldığı gibi, eğer şirket tek müdür atamış ise, bu müdürün, Türkiye’de yerleşim yerinin bulunması ile birlikte şirketi yönetim ve temsile yetkili olması gerekmektedir. Buna karşılık eğer birden fazla müdür varsa bunlardan birinin Türkiye’de yerleşim yerinin bulunması ve şirketi temsile yetkili olması gerekmektedir. Bu kişinin tek başına şirketi yönetmesi aranmamıştır. Aranması da doğru bir hareket olmazdı. Şirketi temsille ilgili olan YTTK’nın 628/1 maddesine aykırı davranış halinde ticaret sicil müdürü durumun yasaya uygun hale getirilmesi için uygun süre verecek, eğer bu süre içinde yasaya uygunluk sağlanmaz ise, ticaret sicil müdürü şirketin feshi için dava açacaktır.
YTTK 623/3 maddesi ile müdürlerin yetki alanını çizmiştir. Bu maddeye göre, kanunla ya da esas sözleşme ile ortaklar genel kuruluna bırakılmayan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bunları uygulamaya müdürler yetkilidir.
YTTK’nın 623/3 maddesinde yer alan bu genel yetki kuralının dışında YTTK’nın 625. ve 629. maddesi ile de müdürlerin yetkilerine ilişkin bazı hususlar düzenlenmiştir. YTTK’nın 625 maddesi, müdürlerin devredilemez ve vazgeçilemez görevlerini tek tek saymıştır.
Devredilemez ve vazgeçilemez görevler
MADDE 625- (1) Müdürler, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkilidir. Müdürler, aşağıdaki görevlerini ve yetkilerini devredemez ve bunlardan vazgeçemezler:
a) Şirketin üst düzeyde yönetilmesi ve yönetimi ve gerekli talimatların verilmesi.
b) Kanun ve şirket sözleşmesi çerçevesinde şirket yönetim örgütünün belirlenmesi.
c) Şirketin yönetimi için gerekli olduğu takdirde, muhasebenin, finansal denetimin ve finansal planlamanın oluşturulması.
d) Şirket yönetiminin bazı bölümleri kendilerine devredilmiş bulunan kişilerin, kanunlara, şirket sözleşmesine, iç tüzüklere ve talimatlara uygun hareket edip etmediklerinin gözetimi.
e) Küçük limited şirketler hariç, risklerin erken teşhisi ve yönetimi komitesinin kurulması.
f) Şirket finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun düzenlenmesi.
g) Genel kurul toplantısının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.
h) Şirketin borca batık olması hâlinde durumun mahkemeye bildirilmesi.
(2) Şirket sözleşmesinde, müdürün veya müdürlerin;
a) Aldıkları belirli kararları ve
b) Münferit sorunları,
genel kurulun onayına sunmaları gereği öngörülebilir. Genel kurulun onayı müdürlerin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, sınırlandırmaz. Türk Borçlar Kanununun 51 ve 52 nci madde hükümleri saklıdır.
YTTK’nın 625/2 maddesine göre müdür veya müdürlerin almış oldukları bazı kararların şirket genel kuruluna sunulma şartı getirilebileceğini böylece yetkilerin sınırlandırılacağını görmekteyiz. Ayrıca YTTK’nın 629. maddesi de müdürlerin yetkilerinin sınırlandırılmasında anonim şirketlere ilişkin kuralların kıyasen uygulanacağını hükme bağlamıştır.
Müdürler ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem yaparlar. ( YTTK 627/1 )
YTTK’nın 626/1 maddesi gereğince gerek müdürler gerekse yönetimle görevli diğer kişiler, görevlerini yaparken tüm özeni göstermek zorundadırlar.
Ayrıca aynı maddeye göre, şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlüdür. Bu hükmün devamında yer alan ikinci fıkrada ise müdürlerin şirketle rekabet yapmasını yasaklayan daha doğrusu, müdürün şirketle rekabet yapacak bir işle uğraşmasını, ortakların onayı ya da ortaklar genel kurulu kararına bağlayan hükmü yer almaktadır. Bu fıkra hükmüne göre, müdür şirketle rekabet oluşturacak bir faaliyette bulunamaz. Eğer böylesi bir faaliyette bulunacaksa şirket sözleşmesinde yer alan hükme göre, ya ortakların onayını ya da ortaklar genel kurulunun kararını almak zorundadır.
YTTK müdürlerin nasıl ve hangi oy oranlarına tabi olarak atanacağını hükme bağlamamıştır. Bu nedenle müdürlerin, atanması YTTK 620/1 maddesindeki hükümlere göre olmalıdır. Müdürlerin atanmasına ilişkin hüküm getirmeyen YTTK’nın 630/1 maddesi müdürlerin görevden alınması, yönetim hakkının ve temsil yetkisinin sınırlandırılması konusunda genel kurulu yetkili kabul etmiştir. YTTK’nın 620/2 maddesi ise, her ortağın haklı nedenlerin varlığı halinde, yöneticilerin dolayısıyla müdürlerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin sınırlandırılması ya da tamamen kaldırılması için mahkemeye başvurabileceğini hükme bağlamaktadır. Bu başvuru için gereken tek şart ortağın haklı bir nedene sahip olmasıdır. YTTK’nın 630/3 maddesi haklı neden olarak, yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğü ile diğer kanunlardan doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesini belirtmiştir. Elbette bu sınırlayıcı değil örnek oluşturacak bir hükümdür.
Kanımca, mahkemeye başvurmadan önce, ortaklar genel kuruluna başvurmak daha doğru bir çözüm olurdu. Çünkü bu kişiler ticaret yapmaktadır ve kendi problemlerini öncelikle kendileri çözmek zorundadırlar. ( Eğer tek müdür varsa, bunun görevi ile karar almak için toplantı nasıl oluşturulacaktır? )
YTTK’nın 633 ve 634 maddeleri sermaye kaybı ya da borca batıklığın bildirilmesi konusu ile iflasın bildirilmesi ya da ertelenmesi konularında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin limited şirketler içinde uygulanacağını hükme bağlamıştır.
YTTK birden fazla müdür olması halini 624. maddede düzenlemiştir. Bu maddeye göre;
(1) Şirketin birden fazla müdürünün bulunması hâlinde, bunlardan biri, şirketin ortağı olup olmadığına bakılmaksızın, genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak atanır.
(2) Başkan olan müdür veya tek müdürün bulunması hâlinde bu kişi, genel kurulun toplantıya çağrılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesi konularında olduğu gibi, genel kurul başka yönde bir karar almadığı ya da şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme öngörülmediği takdirde, tüm açıklamaları ve ilanları yapmaya da yetkilidir.
(3) Birden fazla müdürün varlığı hâlinde, bunlar çoğunlukla karar alırlar. Eşitlik hâlinde başkanın oyu üstün sayılır. Şirket sözleşmesi, müdürlerin karar almaları konusunda değişik bir düzenleme öngörebilir.

DENETİM
YTTK’nın 635/1 maddesi gereği denetçiye, işlem denetçileri ile denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri limited şirketler içinde uygulanacağını hükme bağlamaktadır.

ÇIKMA VE ÇIKMAYA KATILMA
YTTK’nın 638 maddesinin birinci ve ikinci fıkralarını birlikte değerlendirdiğimizde, limited şirket ortaklarına ETTK da olduğu gibi iki ayrı koşulun varlığı halinde ortaklıktan çıkma isteyebileceğinin hükme bağlandığını görmekteyiz. Bunlardan birincisi, şirket esas sözleşmesinde sayılan çıkma sebeplerinin oluşması ikincisi ise ortak açısından haklı bir nedenin varlığının bulunmasıdır. Böylesi bir durum varsa, ortak şirkete ya da mahkemeye başvurarak çıkma talep edebilir. Çıkma talebinden haberdar olan şirket müdürü, bu istemi diğer ortaklara haber verir. Haberdar olan ortak eğer kendisi de aynı nedenle çıkma talep edecekse bunu bir ay içinde olayın oluşumuna göre şirkete ya da mahkemeye müracaatla gerçekleştirir.
YTTK’nın 639/3 hükmü gereği, çıkan tüm ortaklar, esas sermaye payları ile orantılı olarak eşit işleme tabi tutulur.

ÇIKARMA
YTTK’nın 339/4 maddesine göre, çıkarma ile ilgili hükümlerde çıkmaya ilişkin hükümler uygulanmayacaktır. Çıkarmada YTTK’nın 640 maddesinde yer alan hükümler uygulanacaktır.
YTTK’nın 640 maddesine baktığımızda, çıkarmanın da iki ayrı şekilde gerçekleştiğini görmekteyiz. Bunlardan biri, şirket esas sözleşmesinde yer alan çıkarma nedenlerine diğeri ise haklı nedene dayalı olarak çıkarmadır. Eğer şirket esas sözleşmesinde yer alan bir haklı nedenden ötürü ortak çıkarılacaksa, bu konuda ortaklar genel kurulu karar alacaktır. Ancak ortağın çıkarılması haklı nedene dayanacaksa bunun mahkeme kararıyla yapılması gerekmektedir. Ortaklar genel kurul kararına dayanarak yapılan çıkarmalarda, ortak bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç ay içinde mahkemeden ortaklar genel kurul kararının çıkarılmasını talep edebilir.

AYRILMA AKÇESİ
Ayrılan ortağa YTTK’nın 641 maddesinde tanımlanan ayrılma akçesi ödenir. Bunun muaccel olacağı tarih ise YTTK’nın 642 maddesinde hükme bağlanmıştır.

SONA ERME NEDENLERİ
YTTK şirketin sona erme nedenlerini 636 maddesinde hükme bağlamıştır.


ŞİRKET SÖZLEŞMESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
Şirket sözleşmesi YTTK’nın 589/1 maddesi hükmü doğrultusunda, ortaklar genel kurulu kararı ile değiştirilebilinir.
YTTK’nın 589/1 maddesinin son cümlesi gereği, yapılacak değişikliklerde, YTTK’nın 621. Maddesi hükmü saklıdır. Bu nedenle, esas sözleşme değişikliği söz konusu olduğunda, saklı hükmü de dikkate alarak bir değerlendirme yapmak gerekecektir. Böylesi bir değerlendirme yapıldığında, esas sözleşme değişikliğinin türüne göre, iki ayrı değerlendirmenin yapılması gerektiğini görmekteyiz. Bunlardan birincisi, şirket esas sözleşmesinin her hangi bir maddesinin değiştirilmesi ya da bu nitelikte olmak üzere bir yeni madde eklenmesi halidir. Eğer böyle bir durum söz konusu ise, bu değişikliğin yapılabilmesi için, esas sermayenin üçte ikisini oluşturan ortakların bu konuda olumlu oy vermiş olması gerekmektedir. YTTK karar yeter sayısını belirtmekle beraber toplantı yeter sayısını belirtmemiştir. Kanımızca, toplantı yeter sayısı da karar yeter sayısı dikkate alınarak oluşturulmalıdır. Aksi takdirde, karar alınması mümkün olmayan bir toplantı yapılacak ve abesle iştigal edilmiş olacaktır. Üstelik bazı toplantılar için öngörüldüğü gibi, birinci toplantı için ayrı ikinci toplantı için ayrı karar ve toplantı yeter sayısı da belirlenmemiştir. Bu nedenle, mutlaka esas sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların olumlu oylarına gerek vardır.
Eğer şirket esas sözleşmesinde yapılacak olan değişiklikler, YTTK’nın 621/1 maddesinde belirtilen önemli kararlardan ise, bu kez karar nisabı ağırlaştırılmış nisap olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu maddeye göre, ağırlaştırılmış kanuni nisap iki ayrı unsurdan oluşmaktadır. Bu maddeye göre
- Temsil edilen oyların en az üçte ikisi
- Esas sermayenin tamamının salt çoğunluğu
Bir arada bulunmalıdır. Bu nisap kanuni nisap olup YTTK’nın 621/2 maddesi gereği şirket esas sözleşmesinde bundan daha ağır bir nisap getirilmiş olabilir. Eğer böylesi bir durum varsa şirket esas sözleşmesindeki nisap uygulanmalıdır.
YTTK’nın 589/1 maddesi şirket sermayesinin üçte ikisinden söz ettiğine göre, her ne kadar YTTK’nın 618/3 maddesinde ki istisnalar söz konusu değil ise de, bu konuda oy kullanılırken, YTTK’nın oy hakkını ve karar yeter sayılarını düzenleyen 618 vd maddelerine itibar edilmeyerek, şirket sermayesinin dikkate alınarak bir hesaplama yapılması gerektiğini düşünmekteyiz.
YTTK’nın 590/1 maddesi sermaye artımına ilişkin şirket esas sözleşmesi değişikliğini, 592/1 maddesi ise sermayenin azaltılmasına ilişkin şirket esas sözleşme değişikliğini hükme bağlamıştır.
YTTK’nın 590/1 maddesine baktığımızda,
- Şirketin kuruluşu hakkındaki hükümlere
- Ayın sermayenin konması ve devralınmasına ilişkin kurallara
Dikkat etmek koşulu ile sermayenin arttırılabileceğini hükme bağladığını görmekteyiz. Elbette bu koşullara karar yeter sayısını da eklemek gerekecektir.
YTTK’nın 592/1 maddesi sermayenin azaltılmasına ilişkin hükmünü sadece anonim şirketlerin sermaye azaltılması hükmüne atıf yaparak gerçekleştirmiştir.
Elbette tüm şirket esas sözleşme değişiklikleri tescil ve ilan edilmek zorundadır. Bu zorunluluk YTTK’nın 590/2 maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu zorunluluğun kimin tarafından gerçekleştirileceği YTTK’nın 28. ve 598. maddelerinde, hangi sürede gerçekleştirileceği ise YTTK’nın 36 ve 587/1 maddelerinde hükme bağlanmıştır. Bizim kanımızca, bu hükümlere göre, tescil ve ilan müdürler tarafından yapılacak ve esas sözleşme değişikliği bir kuruluş işlemi olarak kabul edileceğinden YTTK’nın 587/1 maddesinde belirtilen otuz gün içinde gerçekleştirilecektir.

RÜÇHAN HAKKI
Rüçhan hakkı ortaklara tanınan bir hak olmakla birlikte, YTTK’nın 593 maddesi ile başlayan üçüncü bölümde yer almamış ve esas sözleşme değişikliklerini düzenleyen ikinci bölümde yer almıştır. Bunun nedenini anlayamadığımızı öncelikle belirtmek isteriz.
YTTK rüçhan hakkının bir ortak hakkı olduğunu kabul etmektedir. Ancak, eğer şirket esas sözleşmesinde aksine bir hüküm varsa ya da şirket esas sözleşmesi değişikliği niteliğinde olan esas sermayenin arttırılmasına ilişkin kararda rüçhan hakkının kullanılmasını önleyen bir hüküm varsa, rüçhan hakkı bu hükümler doğrultusunda sınırlandırılabilinir yada tamamen ortadan kaldırılabilinir. Ancak böylesi bir işlem yapılacak ise YTTK’nın 591/2 maddesinin koşullarına uymak gerekir.
Kanımızca, rüçhan hakkı, ortağa tanınan mutlak haklardandır. Bunun sınırlandırılmasına yasal koşullara uymak şartı ile olanak verilmesini de haklı bir uygulama olarak kabul etmekteyiz. Hatta bunun ETTK zamanında da uygulandığını söyleyebiliriz. Ancak, bize göre, sınırlandırma ya da kaldırılmasına ilişkin karar alınırken, YTTK’nın 621/1 maddesindeki karar yeter sayısının dikkate alınması bir haksızlıktır. Çünkü ağırlaştırılmış yeter sayı da olsa kimse bir başkasının mutlak hakkının kullandırılmasını sınırlandıramaz ve önleyemez. Kanımızca, burada, tüm ortakların oy birliği ile karar vermesi daha doğru bir yol olurdu.
Elbette, rüçhan hakkının kullanılması engellenen ortağın YTTK 622/1 maddesi uyarınca dava hakkı bulunmaktadır. Ancak YTTK’nın 591/1 maddesinde sayılan ve yasadan kaynaklanan haklı nedenlerin varlığında böylesi bir dava hakkından söz etmek mümkün olmayacaktır. Bize göre, bu koşulda bile haklı nedenin tartışılmalıdır. Çünkü iştirakin devir alınması dediğimizde, nelerin iştirak sayılacağı, bu katılmanın ekonomik çıkarlarla uygun olup olmadığı gibi sorulara cevap aramak gerekecektir.

ESAS SERMAYE PAYININ GERÇEK DEĞERİNİN BELİRLENMESİ
Esas sermaye payının geçişinin ortaklar genel kurulu tarafından engellendiği, payın şirketçe, şirket ortaklarınca ya da üçüncü kişilerce alınmasına karar verildiğinde yada çıkma veya çıkarma hakkı kullanıldığında, ortakların hesaplaşabilmeleri için, YTTK’nın 597/1 maddesinde hükme bağlandığı şekilde şirket sermaye payının gerçek değerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Söz konusu maddeye göre, gerçek değerin belirlenmesinde ortakların anlaşmaları temel ilkedir. Ancak böylesi bir anlaşma meydana gelmemiş ise, taraflardan birinin, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurarak bunu mahkemeden istemesi gerekmektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, mahkemenin bu konuda vereceği karar kesin niteliktedir. Mahkeme kararını verirken, gerçek değerin saptanmasına ilişkin kararla birlikte, bu konuda yapılan masrafların da nasıl paylaştırılması gerektiğine karar verir.
YTTK bu konuda ETTK’ya göre bir adım ileri gitmiştir. Bilindiği ETTK’da çıkma ya da çıkarılmada, ortağın hakkının nasıl hesaplanacağına dair açık bir hüküm bulunmamakta idi. Bu nedenle, yargı kararları arasında da çelişkilere rastlamak mümkündü. YTTK hiç olmaz ise, gerçek değer kavramını yasal hesaplaşmanın temel öğesi olarak kabul etmiştir. Ancak, gerçek değerin hesaplanmasında nelerin dikkate alınacağı, nasıl bir yöntemin uygulanacağı yasada belirtilmemiştir. Bildiğimize göre, sermaye piyasası ile uğraşanlara bu konun un uzmanı olanlara göre, bir hisse senedinin dolayısıyla bir payın değerini hesaplayabilmek için birden fazla yöntem bulunmaktadır. Bu yüzden yasanın yöntem belirlemesi doğru olurdu diye düşünmekteyiz. Kanımızca, burada, tasfiye bilançosu dediğimiz, bilançonun, ödeme tarihine en yakın zamanı gösterecek şekilde oluşturulması ve bu bilanço değerlerine göre ortağın payının belirlenmesi en doğru yöntem olacaktır. Çünkü, bize göre bir fiktif tasfiye gerçekleşmekte ve ortaklardan biri yada bir kısmı ortaklıktan ayrılarak yeni bir ortaklar grubu oluşmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder