5 Mart 2015 Perşembe

YETKİLİ ORGANIN YETKİSİZ İŞLEMLERİYLE DENİZ SEKİ’NİN VEYA HERKESİN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİN AÇIK İHLALİ - SONUÇ BÖLÜMÜ (3/3)

SONUÇ

Hukuk devletinde kamusal işlem yapabilme gücünü veren yetkinin dayanağını, devletin egemenlik gücü oluşturur. Bu nedenle, demokratik hukuk devletinde kaynağını Anayasadan alan Devlet yetkisi varsa kamusal işlem hukuken vardır, yetki yoksa işlem hukuken yoktur / yok hükmündedir. Anayasanın 6/III-son madde hükmünün konuluş nedeni budur. “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz”. Yetki, kanunla kime veya hangi organa verilmişse, ancak, o kişi veya organ tarafından ve verilen yetkinin kapsam ve sınırları içinde kullanılabilir. Yetki sahibi olmak, hukuki işlem yapabilme gücüne sahip olmadır. Buna göre, kişinin veya organın kamusal işlem yapabilme gücüne sahip olmayışında, yetkisizlik ve işlemin hukuken mevcut olmayışı söz konusudur.
Yetkinin kapsam ve dışına çıkılmasında, yetki dışı alanda, kişi veya organ hukuki işlem yapabilme gücüne sahip değildir, yani yetkisizdir. Yetkinin baştan itibaren hiç mevcut olmayışında ve yetkinin aşıldığı alandaki yetkisizlik, aynıdır ve eş değerlidir. Hukuk devletinde hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağından, yetkisizlikte, kamusal işlemin hukuki varlık kazanabilmesi söz konusu olmayacaktır. Diğer bir söylemle, işlem baştan itibaren hukuk düzeninde mevcut değildir. Hukuken yok hükmündeki işleme, sonradan herhangi bir şekilde hukukilik, yani hukuki varlık kazandırılamaz. Bu açıklamalarımız, yetkili makamın yetkisiz işlemleri içinde geçerlidir.
Deniz Seki hakkında uyuşturucu madde kullanmak ve ticaretini yapmak suçlarına konu eylemleri işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Yürürlükten kaldırılan CMK 250. maddesinde, bazı suçlara ilişkin muhakeme, özel olarak düzenlenmiştir. Deniz Seki’ye atılı her iki suçun örgütlü suçlar kapsamında işlendiği iddia edildiğinden, soruşturma, CMK 251. madde hükmüne göre yürütülecektir. CMK 251/1-I maddeye göre, “250 nci madde kapsamına giren suçlarda soruşturma, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır”.
Görüldüğü üzere, CMK 250. madde kapsamındaki suçlarda soruşturma, her Cumhuriyet savcısı tarafından değil, ancak, HSYK tarafından görevlendirilen özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilecektir. CMK 251/1 madde hükmündeki önemli yenilik, CMK 250. madde kapsamındaki suçlarda soruşturmanın özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından “bizzat” yapılmasıdır. Soruşturmanın özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından kolluğa bırakılmayıp bizzat yapılmasının nedeni, CMK 250’deki suçların muhakemesinde, kişinin temel hak ve özgürlüklerinin daha kolay ve daha fazla kısıtlanmasına karşılık, kişilerin temel haklarının güvencesi olarak, soruşturma yapılmasının kolluğa bırakılmayıp, Cumhuriyet savcısı tarafından yapılması zorunluluğunun getirilmesidir.    
CMK 250. madde kapsamında soruşturmanın özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılması, adli / yargısal işlemin bizzat onun tarafından oluşturulması, işlemin oluşumuna kolluğun katılması gerekiyorsa, işlemin savcının denetimi ve gözetimi altında kolluğa yaptırılması ve işlemin tutanağının savcı tarafından düzenlenmesidir. Örneğin, şüphelinin ifadesi, bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından alınacaktır. Kolluk, şüphelinin ifadesini doğrudan veya Cumhuriyet savcısının talimatıyla alamayacaktır. Arama ve el koyma gibi koruma önlemlerine ait işlemlerde, özel yetkili Cumhuriyet savcısı, arama yapılan yere bizzat gidecek, emrindeki kolluğun arama işlemine nezaret edecek, aramanın denetimi ve gözetiminde yapılmasını sağlayacak ve arama tutanağını arama yerinde bizzat kendisi düzenleyecektir.
CMK 251/1 madde hükmüyle, CMK 250’deki suçlarla ilgili soruşturma yetkisi, salt soruşturmayla görevlendirilen özel yetkili Cumhuriyet savcısına verildiğinden ve bizzat onun tarafından yerine getirilmesi gerektiğinden, özel ve kişiye bağlı yetki söz konusudur. Cumhuriyet savcısının bu yetkisini, yetki devriyle veya talimatla işlem yaptırma ile kolluğa devretme veya kolluğu yetkili kılma yetkisi bulunmamaktadır. Buna göre, özel yetkili Cumhuriyet savcısının soruşturma işlemlerini kolluğa yaptırmasında, kolluğun soruşturma işlem yapabilme yetkisi bulunmadığından, yani yetkisizliğinden dolayı, kolluğun yapacağı işlemler, hukuken yok hükmünde olacaktır.  Bu demektir ki, yetkili organın yetkisiz soruşturma işlemleri de, yetkisizlik nedeniyle hukuken yok hükmünde olacaktır.       
Deniz Seki ile ilgili soruşturmada ise, soruşturma işlemlerinin -savcılık ifadesi hariç- tamamı, özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılmamıştır. Gerçekten, Deniz Seki’nin de şüphelileri arasında bulunduğu soruşturmada, özel yetkili Cumhuriyet savcısı işlemleri doğrudan kolluğa yaptırmıştır. Kolluk, Cumhuriyet savcısının talimatıyla, Deniz Seki ile ilgili hakim kararına dayalı üç aramayı yapmış ve tutanak düzenlemiştir. Kolluk, iki aramada suça konu bulgu elde edememiş, otel odasında yapılan üçüncü aramada atılı suçlarla ilgili bulgular elde etmiştir. Kolluk, bu aramada elde ettiği bulgulara el koymuş ve bunların uyuşturucu madde olup olmadığının tespitiyle ilgili ekspertiz raporu almıştır. Kolluk, Deniz Seki ve ona atılı suçlarla ilgili diğer şüphelilerin ifadelerini almıştır.
Görüldüğü üzere, Deniz Seki ile ilgili soruşturmada, arama ve elkoyma, ifade alma, aramada elde edilen bulgularla ilgili ekspertiz raporu alma işlemleri, özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılmamış, aksine, onun talimatıyla doğrudan yetkisiz kolluk tarafından yapılmıştır. Deniz Seki ile ilgili soruşturma işlemlerinin, özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılması, kanun emri gereğidir. Diğer bir söylemle, CMK 251/1 madde hükmüne göre, Deniz Seki ile ilgili arama ve el koyma işleminin, Cumhuriyet savcısının bizzat hazır bulunması, denetimi ve gözetimi altında kolluğa yaptırılması, arama ve el koyma tutanaklarının savcı tarafından düzenlenmesi zorunludur. Cumhuriyet savcısı, CMK 251/1 madde hükmüne uymamış, yani görevinin gereklerine aykırı davranmış, bizzat yapması gereken işlemleri, yetkisiz biçimde kolluğa yaptırmıştır. Bu nedenle, kolluk, Cumhuriyet savcısı tarafından Deniz Seki ile ilgili soruşturma işlemlerini yapmakla yetkilendirilemez. Özel yetkili Cumhuriyet savcısının özel ve kişiye bağlı yetkisinin, kolluğa devredilmesi hukuken mümkün değildir. Bunun içindir ki, kolluğun Deniz Seki ile yukarıda belirtilen soruşturma işlemleri, yetkili organın yetkisiz işlemleridir (AY 6/III-son) ve hukuken yok hükmündedir. 
Deniz Seki’iye atılı suçlara konu eylemlerin işlendiği iddia edilen yerlerin tamamı, İstanbul ili ve özellikle Sarıyer ilçesi belediye sınırları içindedir. Soruşturmada, Deniz Seki ile ilgili belirtilen işlemler, özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılmayıp, yetkisiz kolluğa yaptırıldığı gibi, işlemleri yapan kollukta adli kolluk değil, yetkisiz jandarmadır. Diğer bir söylemle, Deniz Seki ile ilgili soruşturma işlemlerinde, yetkisizlik içinde yetkisizlik, çifte yetkisizlik söz konusudur. Gerçekten, Deniz Seki ile ilgili soruşturma işlemlerinin tamamı, -atılı eylemlerin belediye sınırları işlendiği iddiasına ve bu hususta bir uyuşmazlık olmamasına karşın-, kolluk olarak jandarmaya yaptırılmıştır. Jandarma, Deniz Seki ile ilgili soruşturmada, yasal olarak adli kolluk niteliğine sahip değildir. Bu nedenle, jandarmanın kolluk olarak yaptığı soruşturma işlemlerinin tamamı, Anayasadan kaynaklanan Devlet yetkisine dayanmamaktadır, yani yetkisizdir.
Deniz Seki ile ilgili soruşturmada yetkili ve görevli, yani özel yetkili Cumhuriyet savcısının emrinde olan adli kolluk, emniyet ve jandarmanın teşkilat kanunları ile ilgili yönetmelik hükümlerine göre saptanacaktır. Emniyet ve jandarmanın yukarıda belirtilen teşkilat yasaları ve ilgili yönetmelik hükümleri gereğince, belediye sınırları içinde emniyet, belediye sınırları dışında jandarma, adli kolluk olarak görev yapacaktır. Cumhuriyet savcılarının yetki ve görevlerini belirleyen yer yönünden yetkili olma kuralı ve durumu, adli kolluk olarak görev yapacak emniyet ve jandarma içinde geçerlidir. Yer yönünden yetkiyle ilgili yasa ve yönetmelik hükümlerine göre, belediye sınırları içinde işlendiği iddia edilen eylemlerle ilgili olarak, jandarmanın adli kolluk olabilmesi ve görev yapabilmesi hukuken mümkün değildir.
Özel yetkili Cumhuriyet savcısı, yer yönünden yetkiyle ilgili teşkilat kanunları ve ilgili yönetmelik hükümlerini çiğnemek suretiyle, Deniz Seki’nin belediye sınırları işlendiği iddia edilen eylemleri için, yetkili ve görevli emniyet yerine, jandarmayı adli kolluk olarak görevlendiremez. Çünkü, Cumhuriyet savcısının adli kolluk görevlendirme yetkisi, anılan teşkilat kanunları ile ilgili yönetmelik hükümleriyle sınırlanmış ve bağlı yetki durumuna getirilmiştir. Bu nedenle, yetkisiz jandarmanın Deniz Seki ile ilgili yaptığı soruşturma işlemleri, yetkisizlik nedeniyle hukuken yok hükmündedir.
Demokratik hukuk devletinde, kamusal işlemlerin yapılmasında, meşru olmayan araç kullanma yasağı geçerlidir. Bu yasağın dayanağını, Hafızoğulları’nın Dörtlü Önermesi’ne konu “amaç meşru - araç gayrımeşru” önermesine uygun davranışların, demokratik düzenlerde yerinin olmayışıdır. Devletin kamusal işlemlerinin, “amaç meşru - araç gayrımeşru” önermesine konu olabilmesi, demokratik düzenlerde mümkün değildir, ancak, teokratik ve otoriter / totaliter düzenlerde mümkündür. Hukuk devletinde meşru olmayan araç kullanma yasağının zorunlu sonucu olarak, hukuka aykırı usullerle delil etme, “amaç meşru - araç gayrımeşru” önermesine uygun bir davranıştır ve anılan yasağın kapsamındadır.  Anayasanın, 38/VI. madde hükmündeki, “Kanuna aykırı olarak elde edilen bulgular, delil olarak kabul edilemez kuralı da, bu yasağın sonucu olarak getirilmiştir. 
Anayasanın 38/VI madde hükmüyle, demokratik düzenlerdeki meşru olmayan araç kullanma yasağı, adli / yargısal işlemlerle ilgili olarak pozitif olarak düzenlenmiştir. CMK 206/2 (a)’daki kanuna aykırı elde edilen delilin reddedileceği ve CMK 217/2’deki sanığa atılı eylemin hukuka uygun elde edilen delillerle ispat edilebileceği kuralları, Anayasanın 38/VI madde hükmünün somut uygulamalarıdır. Ayrıca, Türk ceza usulü hukukunda, hukuka aykırı delilin uzak etkisi, yani hukuka aykırı delilden hareketle elde edilen delilinde, hukuka aykırı elde edilen delil niteliğini taşıyacağı kabul edilmiştir.
Hukuk devletinde yetkisiz yapılan işlemlerle delil etme usulü, her zaman en ağır ve en kötü hukuka aykırı delil elde etme usulüdür. Çünkü, hukuk devletinde yetkisiz işlem, Anayasadan kaynaklanan bir Devlet yetkisine dayanmak yerine, kişinin isteğine, yani keyfine bırakılmıştır. Bu nedenle, yetkisiz işlem, fiilidir, keyfidir. Keyfi işlemde, temel hak ve özgürlüklerin herhangi bir güvencesi yoktur. Deniz Seki ile ilgili yetkisiz işlemler, yetkisiz jandarmanın arama ve el koyma, ifade alma, ekspertiz raporu alma ile sınırlı değildir. Deniz Seki ile ilgili dinlemeye ilişkin hakim kararının, yetkisiz jandarma ve personeli tarafından yerine getirilmesi de, yetkisiz işlemdir. Deniz Seki ile ilgili sayılan bu yetkisiz işlemlerle elde edilen delillerin tamamı, Anayasanın 38/VI. madde hükmüne aykırı, yani hukuka aykırı usullerle elde edilmiştir.         
Diğer yandan, 13.11.2008 tarihli hakim kararıyla x kişi olarak telefonunun dinlenmesi öncesi dönemde, Deniz Seki, hakkında hakim kararı olmadan dinlenen kişi, yani dolaylı dinlenen kişi durumundadır. Anayasanın 12/I madde hükmü gereğince, Deniz Seki’nin iletişim özgürlüğü ile özel hayatın gizliliği hakkının kısıtlanabilmesi, ancak, hakim kararıyla mümkündür. Bu nedenle, dolaylı dinlenen Deniz Seki’nin telefon görüşmelerindeki beyanları, hukuka uygun usulle, yani hakim kararıyla elde edilmemiştir ve dolaylı dinlenen kişi olarak elde edilen beyanları Anayasanın 38/VI madde hükmü kapsamındadır. Belirtilen her iki nedenle, Deniz Seki ile ilgili tape kayıtlarındaki beyanların tamamı, hukuka aykırı elde edilmiştir ve onun aleyhine delil olarak kullanılamayacaktır. Sonuç olarak, yukarıda gerekçeleriyle açıklandığı üzere, Deniz Seki ile ilgili soruşturmada ve kovuşturmada hukuka aykırı usullerle elde edilen delillerin, mahkemece onun aleyhine kullanılamaması, Anayasanın 38/VI madde hükmünün emri gereğidir.     
Mahkeme ise, Deniz Seki ile ilgili yukarıda belirtilen hukuka aykırı delilleri, CMK 206/2 (a)’ya aykırı olarak reddetmemiş, aksine, bu delilleri kararına esas alarak, iddianameyle atılı ‘Deniz Seki’nin Murat kod adlı satıcının arkadaşlarına uyuşturucu satışına aracılık etmesi’ eylemini işlediğinin ispatlandığını kabulle, Deniz Seki’nin cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme, hukuka aykırı elde edilen delillerle, Deniz Seki’yi cezalandırmakla, Anayasanın 38/VI madde hükmüne aykırı davranmıştır.  Mahkeme, Deniz Seki’yi anılan eyleminden dolayı TCK 188/3’deki suçtan cezalandırırken, uyuşturucu kullanma suçundan ceza hükmü verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve bu hüküm temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.   
Deniz Seki ile ilgili cezalandırma kararı, temyiz edilmiştir. Temyiz aşamasında kamusal savunma makamında görev alınmış ve Deniz Seki müdafii olarak 04.04.2013 tarihli kamusal savunma özel daireye verilmiştir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, kamusal savunmayı görmezden gelmiş, incelememiş, dolayısıyla, karara bağlamaktan kaçınmıştır. Anılan ceza dairesi, cezalandırma kararına konu Deniz Seki’nin Murat kod adlı satıcının arkadaşlarına uyuşturucu madde satışına aracılık etme eyleminin ispatlanmadığına karar vermiştir. Buna karşın, özel daire, kimsenin aklına gelmeyecek bir şekilde, Deniz Seki’nin iki uyuşturucu satıcısı arasındaki uyuşturucu satışına aracılık etme eylemini işlediğine, bu nedenle, TCK 39 maddedeki yardım eden kişi olarak cezalandırılması gerektiği görüşüyle, mahkeme kararını bozmuştur.
 Bozma kararına konu belirtilen eylem, iddianamede yer almamaktadır, yani dava dışı bir eylemdir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, ancak, temyize konu Deniz Seki’nin Murat kod adlı satıcının arkadaşlarına uyuşturucu madde satışına aracılık etme eylemiyle ilgili inceleme yapma ve karar verme yetkisine sahiptir. Anılan ceza dairesinin, Anayasadan kaynaklanan Devlet yetkisi, cezalandırma konu eylemle sınırlıdır. Bu nedenle, anılan ceza dairesinin dava dışı eylemle ilgili kısmı, yetkisizlik nedeniyle hukuken yok hükmündedir. Ayrıca, bozma kararındaki dava dışı eylem, sanal bir eylemdir ve sanal eylemle kişinin cezalandırılmasına karar verilemez.  
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, CMK 308/1 maddeye göre, Yargıtay ceza dairelerinin kararlarına karşı, sanığın lehine veya aleyhine, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Deniz Seki ile ilgili çoğunluk bozma kararına karşı, Deniz Seki’nin aleyhine itiraz yoluna gitmiştir. İtirazda yukarıda belirtilen yetkisiz ve hukuka aykırı işlemlerden söz edilmemiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, itirazı, Deniz Seki müdafilerine tebliğ etmiştir. Deniz Seki müdafii olarak, Yüksek Kurula, biri itirazın tebliği öncesinde, birisi tebliğden sonra yasal sürede, aynı nitelikte iki kamusal savunma verilmiştir. Yüksek Kurul, her iki kamusal savunmayı da görmezden gelmiş, verildiklerini kararına geçirmemiş, kamusal savunmaları incelemediği içinde karara bağlamamıştır. Dolayısıyla, Yüksek Kurul, itirazı, kamusal savunmayla birlikte değerlendirme ve karara bağlama görevini tam ve gereği gibi yerine getirmemiştir. Yüksek Kurul, hukuka aykırı bir şekilde itirazı kabul etmiş ve Deniz Seki’nin TCK 188/3’deki suçtan TCK 39’a göre değil, TCK 37/1’e göre cezalandırılması gerektiğine karar vermiştir.
Deniz Seki ile ilgili yetkisiz işlemler, Yüksek Kurulun kararıyla, yetkili işlemlere dönüşmezler. Deniz Seki ile ilgili işlemlerin tamamı, yetkisiz işlem olarak kalmaya devam ederler. Bugünde, anılan yetkisiz işlemler, yetkisiz işlem niteliklerini sürdürmektedirler. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararıyla, Deniz Seki ile ilgili yetkisiz işlemler, hukukileşmemiştir, yani hukuki varlık kazanmamıştır. Bunun içindir ki, yetkisiz işlemlerle elde edilen deliller, Yüksek Kurulun kararıyla hukuka uygun elde edilen delil durumuna gelmemiştir. Böyle olunca, Yüksek Kurulun kararı, ağır ve açık hukuka aykırılık taşımaktadır.
Yüksek Kurulun açık ve ağır hukuka aykırı kararıyla, Deniz Seki, önce hükümlü konumuna getirilmiş, sonra cezaevine konulmuş ve anayasal hakları açık ve ağır şekilde çiğnenmiş ve her dakikada çiğnenmeye devam edilmektedir. Gerçekten, Yüksek Kurulun açık ve ağır hukuka aykırı kararıyla, Deniz Seki’nin, Anayasanın 2 maddesindeki hukuki güvenlik hakkı, Anayasanın 36, AİHS 6 maddelerdeki adil yargılanma hakkı ve en önemlisi Anayasanın 19. maddesindeki kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı çiğnenmiştir.
Hukuk devletinde, tartışmasız bir biçimde özgür olması gereken bir kişinin, cezaevinde olmasını, kimse kabul edemez ve açıklayamaz, hiçbir kişi veya organ bu durumun devamını isteyemez. Anayasadaki haklar, Anayasalara süs olsunlar diye konulmamıştır. Bu haklar, Anayasalara kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması, güvencesi ve uygulanmaları için konulmuşlardır. 
Bu çalışma, Deniz Seki’nin anayasal haklarının nasıl, ne şekilde açık ve ağır ihlal edildiğini, onun özgür bir kişi olarak istediği gibi yaşaması gerekirken, haklı olmayan ve açıklanamayan bir biçimde cezaevinde yaşatıldığını, kamuoyuna açıklamak ve göstermek için yapılmıştır. Bu çalışma, Deniz Seki’nin kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ağır ve açık ihlalinden hareketle, bu ülkede yaşayan herkesin temel hak ve özgürlüklerinin, Deniz Seki’nin temel haklarının ihlalinde olduğu, açık ve ağır ihlal edilmemesine katkı sağlamak amacıyla kaleme alınmıştır.
Kimse unutmasın ki, bugün Deniz Seki’nin başına gelenler, yarın herkesin başına gelebilecektir. Çalışmadaki görüşlerim, açık ve gerekçelidir. Bu görüşler, bir uydurmanın ürünüyse, yeri çöp tenekesidir. Görüşlerim, doğru ve geçerlidir. Bu doğruysa, herkes, aslında kendi temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almak amacıyla, Deniz Seki’nin kişi özgürlüğünün sağlanmasına katkıda bulunmalıdır. Bu Deniz Seki’nin kişiliğinde, bir insanlık ve vicdan borcudur.        
         

AV. DR. BÜLENT H. ACAR’IN ÇALIŞMA VE YAYINLARI


            KİTAPLAR       

1)      DESTEKTEN YOKSUN KALMA ZARAR SÜRESİNİN BELİRLENMESİ, ANKARA 1979 (Yüksek Lisans Tezi, Yayınlanmamıştır)

2)      MECLİS SORUŞTURMALARI HAKKINDA DÜŞÜNCELER, ÜÇ ÖRNEK, ANKARA 1997, US-A YAYINCILIK (Zeki HAFIZĞOĞULLARI, Ö. Asım LİVANEKİOĞLU ile birlikte)
3)      DESTEKTEN YOKSUN KALMA ZARAR VE TAZMİNATI, ANKARA 2000, (Doktora Tezi, Yayınlanmamıştır)

4)      LAİK - DEMOKRATİK DEVLET DÜZENİ VE BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİNİN HUKUKİ ÇIKMAZI, US-A YAYINCILIK, ANKARA 2006.  

5)      TÜRK HUKUK DÜZENİNİN TEMEL NORMUNUN KORUNMASI SORUNU, US-A YAYINCILIK, ANKARA 2010.

6)      KURUCU İKTİDAR OLMA EYLEMİ İLE KURUCU İKTİDAR EYLEMLERİNİN SUÇUN KONUSU OLMAMASI VE HUKUKİ SONUÇLARI, (MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ BAŞKAN VE ÜYESİNİN ERKSİZ / YETKİSİZ YARGILANMASINA İLİŞKİN KAMUSAL SAVUNMA), ANKARA 2012, US-A YAYINCILIK.

7)      TÜRK DEMOKRATİK CEZA DÜZENİNDE MEŞRU ARAÇ KULLANMA YASAĞINA AYKIRILIĞIN YAPTIRIMI, ANKARA KASIM 2012 (YÜCE DİVAN’IN 2011/1 ESASINDA YAZIMLI KAMU DAVASINA VERİLEN ESAS HAKKINDA KAMUSAL SAVUNMA) (YAYIMLANMAMIŞTIR).     

8)      ÖZEL HUKUKTA İSPAT VE DELİL BAĞLAMINDA UYGULAMALI HUKUK, ANKARA OCAK 2014, US-A YAYINCILIK    

9)      KURUCU İKTİDAR OLMA EYLEMİ İLE ANAYASAYI İHLAL SUÇUNA KONU KALKIŞMA HAREKETLERİNİN FARKLI NİTELİKTE EYLEMLER OLMASI VE HUKUKİ SONUÇLARI, (MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ BAŞKANI VE ÜYESİNİN ERKSİZ / YETKİSİZ YARGILANMASINA İLİŞKİN ESAS HAKKINDA SAVUNMA) ANKARA ŞUBAT 2014,

10)   BİRDEN ÇOK SUÇTAN TUTUKLULUKTAKİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KANUNSUZ, FİİLİ / KEYFİ KISITLANMAYA DÖNÜŞMESİ, ANKARA ŞUBAT 2014 (E-KİTAP: http://turkhukukkurumu.org.tr/siteyazi/20140217_Acar_TUTUKLAMA.pdf)

11)   YETKİLİ ORGANIN YETKİSİZ İŞLEMLERİYLE DENİZ SEKİ’NİN VEYA HERKESİN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİN AÇIK İHLALİ (E-KİTAP)

MAKALELER    

12)          ÖLÜM SİGORTASI, İŞ HUKUKU DERGİSİ SAYI: 69-70 (1974)

13)          MALÜLLÜK SİGORTASI, Ankara Barosu Dergisi (ABD) YIL: 32 SAYI: 1975/3

14)          CEYHAN ASLİYE HUKUK YARGILIĞININ 1975/514 E.'DA YAZIMLI KESİNLEŞEN ÖLÜ ABDULLAH'IN NÜFUS KÜTÜĞÜ YAZIMINDAKİ "1926 ÖLÜM YILI" YAZIMININ DÜZELTİLMESİ DAVASINA İLİŞKİN YARGISAL KARARLARIN "YARGICIN İSTENMEZLİĞİ (REDDİ HAKİM)" KURUMUYLA SINIRLI OLARAK İNCELENMESİ VE ELEŞTİRİSİ, YASA HD 8.CİLT, 1985/11

15)          KIZLIĞIN BOZULMASIYLA EKONOMİK GELECEĞİN SARSILMASINDAN DOĞAN NESNEL ZARARIN BELİRLENMESİ, ABD YIL 43, SAYI: 1986/3  

16)          TAKİP TALEBİ ÖRNEK 48’DE ALACAKLININ KİMLİĞİNİN EKSİK YAZIMININ BORÇLUNUN SAVUNMA HAKKINA ETKİSİ VE İLGİLİ GÖRÜŞLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, ABD YIL: 43 SAYI 1986/6

17)          TAKİP TALEBİ ÖRNEK 48’DE ALACAKLININ KİMLİĞİNİN EKSİK YAZIMININ BORÇLUNUN SAVUNMA HAKKINA ETKİSİ VE İLGİLİ GÖRÜŞLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, ABD YIL: 43 SAYI 1986/6  

18)          TAPUDA YAZIMLI KAMU MALI TAŞINMAZIN İYELİĞİNİN (MÜLKİYETİNİN) ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE ELDEĞİŞTİRMESİNDEN HAZİNE ZARARI DOĞMAZ VE ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN MY 931’DEN YARARLANMASI HAKKINDAKİ İÇTİHAT UYUŞMAZLIĞI İÇTİHADI BİRLEŞTİRME YOLU İLE GİDERİLMELİDİR, ABD YIL 44, SAYI: 1987/3 

19)          ORTA ÖĞRETİME OSMANLICA DERSİ KONULMASI ANAYASAL KURAL 1353 SAYILI TÜRK HARFLARİNİN KABUL VE TATBİKİ HAKKINDA YASA 9/II’YE AYKIRIDIR, ABD YIL: 45 SAYI: 1988/3. 

20)          İSTEMLE BAĞLILIK İLKESİNİN UYGULANMASI İLE İLGİLİ OLARAK FAZLIOĞLU / BİLGİÇ VE OLGUNER / SOYLU KARARLARININ ELEŞTİRİSİ, YASA Hukuk Dergisi, Cilt XI, , Sayı 1988/10

21)          İLK DAVANIN İTİRAZLI BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ İLE BELİRLENEN İSTEMİ AŞAN GİDERİM TUTARI, EK DAVA İÇİN KESİN YARGI DURUMU OLUŞTURMAZ, ABD YIL 46, SAYI: 1989/1 

22)          EYLEM YOKLUĞU NEDENİYLE AKLANMA KARARININ HUKUK DAVASINA ETKİSİ VE CEZA DAVASINDA AVUKATA ÖDENEN ÜCRETİN HUKUK DAVASINA KONU EDİLMESİ YÖNLERİNDEN ÇAKAN – ÜLEN KARARININ ELEŞTİRİSİ, ABD YIL 46, SAYI: 1989/4 


23)          SOSYAL SİGORTALAR KURUMUNCA SAĞLANAN GELİR VE ÖDEMELERİN NESNEL GİDERİME ETKİSİ, ABD YIL 46, SAYI 1989/6

24)          UR - KARAR NİTELİKLİ N. SİLİVRİLİ - K. YAMAN KARARLARI I - II’NİN ZORUNLU ELEŞTİRİSİ, ABD YIL 47, SAYI: 1990/5

25)          YARGITAY’IN BAŞKAN VE ÜYELERİNİN HUKUKSAL SORUMSUZLUĞA YAKLAŞAN SORUMLULUKLARINA İLİŞKİN GÖRÜŞÜNÜN ELEŞTİRİSİ, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ, YIL 4, SAYI 1990/4


26)          “EK KUSURUN GİDERİMLE İLGİLİ OLARAK BİRLİKTE KUSURU ETKİLEMESİ” İŞLEVİNİ TANIMAZLIĞI GÖRÜŞÜNÜN ELEŞTİRİSİ, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ, YIL 5, SAYI 1991/3

27)          KİT YÖNETİCİ VE PERSONELİNİN, 18.06.1984 – 13.02.1992 TARİHLERİ ARASINDA MEMUR SUÇLARINDAN DOLAYI CEZASAL SORUMLULUKLARINI DÜZENLEYEN ÖZEL BİR CEZA KURALI YOKTUR, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, YIL 7, SAYI 1994/1

28)          HUKUK DÜZENİMİZDE DÜŞÜNCENİN AÇIKLANMASININ CEZALANDIRILMASI VE CEZALANDIRMANIN SINIRI, ABD YIL 52, SAYI 1995/3 

29)          LAİK ADALET KAVRAMI, ABD YIL 53, SAYI 1996/2


30)          DÜŞÜNCEDEN DEĞİL, DÜŞÜNCENİN AÇIKLANMASINDAN DOĞAN CEZASAL VE HUKUKSAL SORUMLULUK, Yeni Türkiye, İnsan Hakları Özel Sayısı II, Temmuz Ağustos 1998, YIL 4, SAYI 22


31)          KURULUŞ TÜZÜĞÜ KESİN YASAKLI AMAÇLARA AYKIRI OLAN SİYASAL BİR PARTİNİN TÜZEL KİŞİLİK KAZANAMAMASI BİR “KAPATMA DAVASI”NIN DEĞİL, BİR “OLUMSUZ TESBİT DAVASI”NIN KONUSUDUR, ABD YIL 60, SAYI 2000/1

32)          BİRDEN ÇOK TUTUKLAMADA “TOPTANCI / PAÇAL USUL”LE KARAR VERME VE ÖZELLİKLE TUTUKLAMA SÜRESİNİN “İKİNCİ ÜST SINIRI GÖRÜŞÜ”, ABD YIL 60, SAYI 2000/2.

33)          ANAYASA MAHKEMESİNİN SEÇİM HUKUKUNA İLİŞKİN BAZI KARARLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, ABD YIL 60, SAYI 2000/3.

34)          ÇAĞDAŞ UYGARLIKTA LAİK TOPLUM / HUKUK / DEVLET DÜZENLERİ VE BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİNİN HUKUKSAL TASARIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ, TÜRK HUKUK KURUMU, YETMİŞBEŞİNCİ KURULUŞ YILI ARMAĞANI, 9 NİSAN 2003, ANKARA

35)          TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MECLİS SORUŞTURMASININ HUKUKSAL NİTELİĞİNE İLİŞKİN ÇELİŞKİLİ GÖRÜŞLER VE ELEŞTİRİSİ, TÜRK HUKUK KURUMU, YETMİŞBEŞİNCİ KURULUŞ YILI ARMAĞANI, 9 NİSAN 2003, ANKARA

36)          TEOKRATİK TOPLUM / HUKUK / DEVLET DÜZENİNDE DEMOKRASİ VAR OLAMAZ, Güncel Hukuk, Aralık 2005, SAYI: 24

37)          CUMHURBAŞKANI SEÇİLME YETERLİLİĞİNİN “SUÇ İSNADI ALTINDA BULUNMAMA” KOŞULU, ABD YIL 66, SAYI: 2007/2  (Zeki HAFIZĞOĞULLARI ile birlikte)

38)          MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN TÜRK TOPLUM / HUKUK DÜZENİNDEKİ YERİNİN BELİRLENMESİ, ABD YIL 68, SAYI: 2010/1

39)          “UYGULAMALI HUKUK DERSİ” BAĞLAMINDA AİLE MAHKEMESİ’NİN YARGISINA BİR ÖRNEK, ABD YIL 68, SAYI: 2010/1


40)          ANAYASA MAHKEMESİ’NİN TÜRBAN KARARLARININ MADDİ ANLAMDA KESİN BAĞLAYICILIĞI VE HUKUKİ SONUÇLARI, http://turkhukukkurumu.org.tr/siteyazi/20110203_BHA.pdf) (2013)

41)          ZİVERBEY KÖŞKÜ’NÜN HUKUKSAL İNCELEMESİ, http://turkhukukkurumu.org.tr/siteyazi/20140415_BHACAR.pdf)

42)          ÖN İNCELEMEDE YARGICIN HMK 140/1 MADDİ HÜKMÜ GEREĞİNCE ÇEKİŞMESİZ VE ÇEKİŞMELİ OLGULARI BELİRLEMESİ GÖREVİ, http://turkhukukkurumu.org.tr/siteyazi/20140236_BHACAR.pdf)

43)          TÜRK HUKUK DÜZENİNİN ANAYASA, TÜRK CEZA KANUNU VE AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ İLE KORUNMASI (Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 22.05.2014 Tarihinde Yapılan ‘Türkiye’de Anayasa Düzeninin Korunması Sorunu’ Konulu Panel’de Yapılan Konuşma Metni, Yayımlanmamıştır)

44)          ÖRNEK DAVA UYGULAMALARIYLA KOOPERATİF GENEL KURUL KARARLARINDA HÜKÜMSÜZLÜK VE SONUÇLARI (Ender Dedeağaç’la birlikte) (Ankara Barosu Dergisine yayınlanmak için verilmiştir)


UYGULAMA ÖRNEKLERİ

45)          DAVA DİLEKÇESİ (Yargılama Ve Savunma Pratiği), ABD YIL 51, SAYI 1994/3

46)          YARGITAY CEZA KURULUNCA DOSYANIN YEREL MAHKEMESİNE İADESİ İSTEĞİ HAKKINDA BAŞVURU DİLEKÇESİ (Yargılama Ve Savunma Pratiği), ABD YIL 53, SAYI 1996/3 


47)          KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİ (Yargılama Ve Savunma Pratiği), ABD YIL 54, SAYI 1997/3  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder