23 Şubat 2011 Çarşamba

YENİ TÜRK TİCARET KANUNUNA GÖRE TACİR

Av. ENDER DEDEAĞAÇ

YTTK nın tasarısının yayınlanmasından sonra yapmış olduğumuz ve bu blogda yayınladığımız “Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Tacir Hakkında Bir Çalışma” yı YTTK yayınlandıktan sonra bir kez daha değerlendirdik. Söz konusu değerlendirmede, tasarı ile YTTK arasında önemli bir farklılık olmadığını saptadık. Bu nedenle, söz konusu yazımızda yer alan bilgilerin geçerliliğini koruduğunu belirtmek isterim.Ancak söz konusu yazıya, farklılılardan kaynaklanan nedenlerden ötürü, bazı eklemeler yapmak gereğini duyduğum için, bu yeni yazıyı bilginize sunmaktayım.

YTTK nın 11/3 maddesine baktığımızda, ticari işletmenin bir bütün olarak devredilebileceğinin hükme bağlandığını görmekteyiz. Böylesi bir devrin geçerli olması için yazılı yapılması, yasa tarafından emredilmiştir. Sözleşme yazılı olmanın ötesinde, ticaret sicilinde de tescil ve ilan edilmelidir. Eğer sözleşme yazılı olarak yapılmış ve ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş ise, işletmenin bütünü içinde yer alan mal varlıklarının devri için gereken tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmadığı da yasa tarafından hükme bağlanmıştır.

YTTK nın 11/3 maddesine göre; “Aksi öngörülmemiş ise, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret ünvanı ile diğer fikri mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur.” İşte yazılı olmak ve ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmek şartı ile geçerli sayılan işlem bu unsurları da kapsayacaktır. Bu özellik ne ETTK da ne de YTTK nın taslağında yer almıştır.

ETTK nın 11. maddesinde sadece işletmenin içinde yer alması gereken mal varlıkları sayılmış ancak YTTK da olduğu gibi bunun devrinin nasıl yapılacağına dair bir hüküm konulmamıştır. Bu nedenle, devre ilişkin olaylarda BK 179. maddesini uygulanmaktaydı, şimdi YTTK nın 11/3 maddesi uygulanacaktır.

Bu aşamada cevap aradığım bazı soruları da sizlerle paylaşmak isterim. Bilindiği gibi işletmenin mal varlığında yer alan bazı değerler, örneğin taşınmazlar, araçlar, vb. resmi şekilde satışının yapılması gereken mallardır. Bunlarla ilgili satışlarda, yazılı yapmak, ticaret siciline tescil ve ilan ettirmek yetecek midir? Şekle uymaksızın bu satış geçerli sayılacak mıdır?

Bilindiği gibi taşınmazları şirketlere ayın sermaye olarak konulmasında, resmi satışın yapılması da gerekmiş, resmi satışın yapılmaması halini, Yargıtay sadece ferağa icbar için bir neden olarak kabul etmiştir. Şimdi nasıl bir uygulama gelişecektir?

Ayrıca kira sözleşmesinde, kiraya verenin iradesi aranacak mıdır? Tasarının madde gerekçesine baktığımızda, bu konuda kiraya verenin olurunun aranması gerektiğine dair görüş yer aldığını görmekteyiz. Yasanın uygulaması ne olacaktır?

YTTK 16/1 maddesinde vakıfların da, ticari işletme işlettikleri takdirde, tacir sayılmaları gerektiğinin hükme bağlandığını görmekteyiz. İlk bakışta bu, vakfın amacına aykırı gibi geliyorsa da aslında aykırı değildir. Çünkü vakıflarda kar paylaşımı,vakfın amacıyla, varlığı ile çelişmektedir. Yoksa, vakfın para kazanarak, kazandığı parayı vakıf amacında kullanması vakıf amacına aykırı değildir. Bu durumda vakfın ticari faaliyetlerinden ötürü tacir sayılmasında bir sakınca olmamalıdır.

YTTK nın 21/1 maddesine göre fatura, istenildiğinde düzenlenecek bir belge olarak değerlendirilmektedir. Buna katılmak mümkün değildir. Çünkü bu, vergi usul yasasına aykırıdır.

YTK'da ETTK nın aksine ticari satışlar için ayrı bir zamanaşımı hükmü getirmemiştir. Bu nedenle bundan böyle BK nın zamanaşımına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğini düşünmekteyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder