15 Nisan 2015 Çarşamba

Avukatlık Kanununun 48 ve 63 maddeleri

Av. Ender DEDEAĞAÇ

Baromuzun veb sayfasında yer alan, avukat olmadığı halde, avukatlık yetkisi kullanarak, bankaların usulsüz olarak almış olduğu kredi dosya masrafı ve benzeri alacakları tahsil edeceğini, televizyonlar ve diğer duyuru araçları ile kamuya duyuran kişi ve şirketler aleyhine, Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurulduğuna ilişkin haberi keyifle okudum.

Son günlerde okumakta olduğum kitap olan Halil İnalcık hocanın “Türklük Müslümanlık ve Osmanlı Mirası” adlı eserin içeriğinde yer alan bilgilerle karşılaştırdığımda, bu davranışın, iyi bir yönetimin göstergesi olduğu kanısına ulaştım. Söz konusu eserde yer alan bilgilere göre, yüzyıllardır Türk devletlerine yönetim konusunda yol gösteren tüm bilginler, yöneticinin (hakan,kral vb) ilk görevi önce yönettiği toplumun karnını doyurmaktır, öğüdünü vermiştir. Bu görüş bildiğim kadarıyla, batı dünyasında da paylaşılan bir görüştür. Maskow adlı bir düşünürde aynı görüşü Maslow’un merdivenleri adlı prensibinde dile getirmiştir.

Bu durumda yapılan davranışın doğru olduğunu öncelikle söylemek gerektiği inancıyla bunu dile getiriyorum.

Ancak, geçmişe haksızlık yapmamak için, aynı konuda, Sema Aksoy döneminde de şikayetlerin oluştuğunu ve bunlardan ötürü ceza  alanların olduğunu da hatırlatmayı bir vefa borcu olarak görmekteyim.

Kısacası, Barom, meslektaşlarımın karnının doymasını dikkate almaktadır.

Ancak, elde ettiğim geçmişe ilişkin kararlarda, bu davranışta bulunanlara verilen cezanın Avukatlık Kanunu 63/3 maddesine dayandırıldığını gördüm. Söz konusu yasa maddesi, sadece avukat olmayanı cezalandırmaktadır. Bu değerlendirme tek yanlı bir değerlendirmedir. Bu yola yönelenler, bu eylemlerini beraber olduğu avukatlarla gerçekleştirmektedirler. Avukat meslektaşlarım bu kişilerin bazen bordrolu çalışanı gibi bazen kendi bürosu varmış gibi hareket ederek söz konusu suç olan eyleme katılmaktadır. Eğer çalışma bordrolu olarak yapılıyorsa bunu kanıtlamak çok kolaydır. Eğer kendi bürosu varmış gibi çalışıyorsa bunu da kanıtlamak mümkündür. Avukatın kestiği makbuza paralel olarak bu meslek grupları da aynı kişiye aynı yada yakın tarihte fatura kesiyorsa bu davranış süreklilik gösteriyorsa, bu davranış, Avukatlık Kanunu 48 maddesinde hükme bağlanan avukata çıkar karşılığı iş getirme suçunu oluşturmaktadır.

Avukatlık Kanunu 63/3 maddesi ile Avukatlık Kanunu 48 maddesi arasındaki temel fark Avukatlık Kanunu 48 maddesinde suça katılan avukatın da cezalandırılmış olmasıdır.

Bir meslektaşın cezalandırılmasına gönlün razı olur mu diye soruyorsanız. Cevabım mesleği yozlaştıran ve kendi çıkarları nedeni ile diğer meslektaşların çıkarlarını hiçe sayan meslektaşımın cezalandırılmasında bir sakınca görmemekteyim.

Şimdilerde yok denecek kadar azalmış olmakla birlikte, eczacılık, dişçilik vb mesleklerde de diploma sahibinin diplomasını başkalarının kullanımına verdiği bilinen bir gerçektir. Ancak, orada diplomasını veren meslek sahibi, diplomayı kullananın emrine girmemekte ona emek olarak hizmet vermemektedir. Bizdeki uygulama en kötüsüdür. Biz emeğimizi, diplomamızı bu kişilerin emrine vermekteyiz.


Bundan sonraki suç duyularını gerçekleştirirken bu hususa da dikkat edileceğini ummaktayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder