27 Ağustos 2016 Cumartesi

LİMİTED ŞİRKETLERDE GENEL KURUL, GENEL KURUL KARARLARININ BUTLAN VE İPTALİ ( 4 )

Av.Ender DEDEAĞAÇ & Av.Elçin SANAL


Yeni TTK genel kurul deyimini kullanarak, ortaklar kurulu deyimini kullanan Eski TTK’dan ayrılmış ve uygulamada yer etmiş olan kavramı kullanarak kendi içinde bütünlüğü de sağlamıştır.[1] Genel kurul, pay sahiplerinin şirket işlerine ilişkin haklarını kullandıkları; yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır bulunanlar listesi” adlı belgede adı bulunan pay sahiplerinin tamamından oluşan[2] bir kuruldur.

YTTK m.617/3 genel kurullara ilişkin hükümler için anonim şirketlerin genel kurullarına ilişkin kurallarına/maddelerine atıfta bulunduğundan[3], söz konusu maddeler bu yazı içerisinde incelenmiştir. Ancak zaman tasarrufu dikkate alınarak, bu genel açıklama ile yetinilmiş ve her seferinde “atfen” ibaresi kullanılmamıştır.

Bu yazıda değineceğimiz YTTK’nın limited şirketlerde oluşturduğu yeniliklerden birisi de denetçi atanmasına ilişkin olan 20 kişi sınırının kaldırılmasıdır.[4]

Bir diğer yenilik ise, tek kişilik limited şirket kuruluşuna izin verilmiş olmasıdır. Ancak yasa koyucu, bu izni vermiş olmasına rağmen; limited şirket genel kurulunun, kurul organ olma vasfını değiştirmemiş ve onu fert organ haline dönüştürmemiştir.[5]

Yine YTTK’ya baktığımızda, genel kurulu ETTK’dan  farklı bir bakış açısı ile hükme bağladığını görmekteyiz. YTTK’nın 515. maddesinin gerekçesinde yer alan açıklamaya göre, genel kurul üst kurul olmaktan çıkarılmış, organlar arasında işlevsel dengeye önem verilmiştir. YTTK m.625 yönetim kurulu için, m.616 ise, genel kurul için devredilemeyecek yetkileri belirleyerek bu görüşü uygulanır hale getirmiştir.[6]

YTTK m.616 madde gerekçesinde yer alan bir açıklamadan anladığımız kadarıyla, bu madde oluşturulurken İsviçre Borçlar Kanunu’ndan yararlanılmıştır. Ancak yine aynı açıklama doğrultusunda, İsviçre’deki var olan, bu uygulamanın genel kurulun üst organ sıfatını yitirmesine neden olmadığı yolundaki bilimsel tartışmaların ülkemizde yaşanmamasının amaçlandığını görmekteyiz. Diğer bir anlatımla, yasa koyucu, bu maddeyi oluştururken üst organ uygulamasına kesin olarak son vermek istemiştir.

Bu konuda açıklamalara son vermeden önce, anonim şirketlerde genel kurulun görev ve yetkilerini düzenleyen YTTK m.408 madde gerekçesine bakmakta yarar vardır. Söz konusu gerekçeye göre, ”Genel kurul karar verme yetkisini kanundan ve kanun hükümleri çerçevesinde esas sözleşmeden alır. Esas sözleşme, anonim şirketin organsal yetki sistemini kuran yapısına ve organlar arasındaki kanuni işlevsel dağılımına aykırı bir şekilde genel kurulu yetkilendiremez; yönetim kurulu kendisine kanunla bırakılan, devredilemez yetkileri genel kurula nakledemez, onun onayına bağlayamaz. Genel kurul da diğer organlara ait devredilemez yetkileri kendisine çekemez. Yönetim kurulu da genel kurulun yetkilerini yüklenemez. Ayrıca denetleme işlevine ait hiçbir yetki genel kurula ve yönetim kuruluna bırakılamaz. Onun tarafından kullanılamaz.”.

Görüldüğü gibi, yasa koyucu, bir anlamda anayasa hukukunda yer alan kuvvetler ayrımı ilkesini, şirketler hukukuna taşımıştır.

Her ne kadar uygulamadaki yanlış olarak yerleşmiş kanıya göre limited şirketlerde her yıl toplantı yapılması gerekliliği yok ise de, işin özünde, YTTK m.409’a yapılan atıf nedeni ile limited şirketlerin de her yıl olağan genel kurul toplantısı yapmak zorunlulukları vardır. Yine aynı madde doğrultusunda, olağan genel kurul toplantısının, her faaliyet döneminin sonundan itibaren üç ay içinde yapılması gerekmektedir. Burada faaliyet döneminden kasıt, (şirket, kendisine özel nedenlerden yararlanarak Maliye Bakanlığı’ndan özel bir uygulama talep etmemiş ise) mali yıl olup, her yılın Aralık ayının 31. günü anlamına gelmektedir.

YTTK’nın 617/1.maddesi de genel kurulun olağan ve olağanüstü olarak toplanabileceğini hükme bağlamıştır. Yine aynı maddeye göre, olağanüstü genel kurulun toplanabilmesi için, ya şirket esas sözleşmesinde belirtilen bir konunun görüşülmesi ya da şirket işlerinin gerekli kıldığı bir durumun varlığı gerekmektedir.[7]

Olağan genel kurallarda, öncelikle, süresi biten müdürlerin seçimi, finansal tablolar, müdürlerin yıllık raporu, karın kullanım şekli, dağıtılacak olan kar ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesi, müdürlerin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konuların müzakeresi yapılarak gereken kararlar alınır. Bunun dışında, YTTK m.413/1 hükmü gereğince, toplantının diğer maddeleri, toplantıya çağıran tarafından belirlenir. Bunun istisnası ise, azınlığa tanınan gündeme madde eklenmesi yolundaki hak olarak karşımıza çıkar. Gündeme bağlılık ilkesi gereğince, kanuni istisnalar dışında gündemde yer almayan bir konu görüşülemez ve karara bağlanamaz.

Aslında limited şirketlerde olağan toplantıların yapılması, anonim şirketlere göre daha önemlidir. Çünkü limited şirkette kamu borçlarından ötürü ortaklara yüklenen sorumluluk olmasına rağmen, anonim şirketlerde böyle bir sorumluluk bulunmamaktadır. Kişisel kanımıza göre, limited şirket genel kurulunda kabul edilmemiş bir bilançoya göre verilen yılsonu kurumlar vergisi beyannamesine göre oluşturulan ve limited şirket ortağına sorumluluk yükleyen uygulama yasaya aykırıdır. Yine kişisel kanımıza göre, vergi dairelerinin genel kurul tarafından onanmamış bir bilançoya dayalı olarak verilen kurumlar vergisi beyannamesini kabul etmemesi gerekir. Zaten gerek ETTK’ya gerekse YTTK’ya göre, yıllık olağan genel kurul toplantısı, söz konusu yılın mart ayı sonuna kadar yapılmalıdır. Kurumlar vergisi beyannamesi ise nisan ayı içinde verilmelidir. Yasa koyucunun tarihleri birbirini izleyen şekilde hükme bağlamış olmasını bu nedene dayalı olarak açıklamak gerektiğine inanmaktayız.

Anonim şirketlerde olduğu gibi[8], genel kurul toplantılarının şirket esas sözleşmesinde bir başka türlü düzenlenmemiş olması halinde, şirket merkezinde yapılması gerekmektedir.

YTTK’nın 616/1. maddesi genel kurulun devredemeyeceği yetkileri ikiye ayırmış; 1. fıkrada mutlak olarak devredilemeyecek olan, 2. fıkrada ise şirket sözleşmesinde yer aldığı takdirde şirket genel kurulunun devredemeyeceği yetkileri hükme bağlamıştır. Maddenin taşıdığı önem nedeniyle, söz konusu maddenin 1. ve 2. fıkralarını aynen aşağıda bilgilerinize sunmaktayız.

“MADDE 616- (1)  Genel kurulun devredilemez yetkileri şunlardır:
a) Şirket sözleşmesinin değiştirilmesi.
b) Müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları.
c) Topluluk denetçisi ile işlem denetçileri de dâhil olmak üzere, denetçilerin atanmaları ve görevden alınmaları.
d) Topluluk yıl sonu finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporunun onaylanması.
e) Yıl sonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun onaylanması, kâr payı hakkında karar verilmesi, kazanç paylarının belirlenmesi.
f) Müdürlerin ücretlerinin belirlenmesi ve ibraları.
g) Esas sermaye paylarının devirlerinin onaylanması.
h) Bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması.
ı) Müdürün, şirketin kendi paylarını iktisabı konusunda yetkilendirilmesi veya böyle bir iktisabın onaylanması.
i) Şirketin feshi.
j) Genel kurulun kanun veya şirket sözleşmesi ile yetkilendirildiği ya da müdürlerin genel kurula sunduğu konularda karar verilmesi.
(2) Aşağıda sayılanlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde genel kurulun devredilemez yetkileridir:
a) Şirket sözleşmesi uyarınca genel kurulun onayının arandığı hâller ile müdürlerin faaliyetlerinin onaylanması.
b) Önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım haklarının kullanılması hakkında karar verilmesi.
c) Esas sermaye payları üzerinde rehin hakkı kurulmasına ilişkin onayın verilmesi.
d) Yan edim yükümlülükleri hakkında iç yönerge çıkarılması.
e) Şirket sözleşmesinin 613 üncü maddenin dördüncü fıkrası uyarınca ortakların onayını yeterli görmemesi hâlinde, müdürlerin ve ortakların şirkete karşı bağlılık yükümü veya rekabet yasağı ile bağdaşmayan faaliyetlerde bulunabilmelerinin onayı için gereken iznin verilmesi.
f) Bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması.”

Toplantı ister olağan ister olağanüstü olsun, YTTK 410/1 maddesi gereği, ortaklar genel kurulunu toplantıya çağırmak şirket müdürünün görev ve yetkisidir. Şirket müdürünün görev süresi dolmuş olsa bile, müdür, genel kurulu toplantıya çağırabilir.[9] Yerleşmiş Yargıtay kararları ışığında, müdürlerin süresi bitmiş olmasına rağmen genel kurulu toplantıya çağırmasına ilişkin yetkisini değerlendirdiğimizde, bu yetkinin, organ eksikliğini giderme ve zorunlu gündem maddeleri ile sınırlı olması gerektiğini söylemeliyiz. YTTK’nın bu hükmü benimsemiş olması, şirketler hukukunda bir rahatlama sağlamıştır. Çünkü anonim şirketlerde yönetim kurulunun süresini tamamlaması nedeniyle genel kurul yapamamasından kaynaklı yeni yönetim kurulunun oluşumu için açılan davalarda, ilk derece mahkemeleri, öncelikle genel kurulun toplanması için kayyum ataması da dahil olmak üzere gereken önlemleri almaktaydı. Yönetim, verilen süre içerisinde, atanan kayyum ile tamamlanırsa yargılama, karar vermeye gerek olmadığı yolunda verilen kararla sona erdirilmekte idi. YTTK ile yasa koyucu, bu olanağı süresi dolan müdüre tanıyarak hem ETTK döneminde benimsenen Yargıtay kararları ışığında bir hüküm oluşturmuş hem de daha kısa yoldan çözümle şirketlerin faaliyetlerine olanak tanımıştır.

Söz konusu YTTK 410/1. maddesine göre, limited şirketin tasfiye halinde olması halinde, tasfiye memurları, sadece tasfiyeye ilişkin konularda genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkilidir. Bu madde nedeniyle, tasfiye sürecinde limited şirketin müdürlerinin görevde olduğunu ve tasfiye dışındaki sorumlulukların müdürlere ait olduğunu hatırlatmakta yarar  vardır.

Elbette tasfiye sürecinde müdürlerin görevde olmaları nedeniyle tasfiye memurlarının vergi hukukundan doğan sorumluluklarının ne olacağını incelemek de faydalı olacaktır. Bu nedenle bir başka yazı kapsamında değerlendirmek gerektiğini düşünmekteyiz.

YTTK m.410/2, eski yasada olmayan bir olanağı hükme bağlamıştır. Söz konusu maddeye göre, tek bir pay sahibi de mahkemenin izni ile genel kurulu toplantıya çağırabilecektir. Ancak bu maddenin uygulanabilmesi için;
-          Müdürler kurulunun devamlı olarak toplanamaması
-          Toplantı nisabının oluşmasına olanak bulunamaması
-          Toplantı nisabının mevcut olmaması gerekmektedir.
Görüldüğü gibi, anonim şirketlere ilişkin olan ve YTTK 617/3 maddesi hükmü nedeni ile limited şirketlerde de uygulama olanağı bulunan bu madde, yazımı gereği öncelikle limited şirket yönetiminin kurul olarak çalışması halinde uygulanabilecek bir maddedir.

Kişisel kanımıza göre, tek müdürün bulunduğu limited şirketlerde de müdürün hukuki ehliyetini kaybetmesi, ölmesi veya istifa edip kendisinden sonra gelecek olan müdürün seçilmesine olanak vermeden ayrılması hallerinde de uygulanabilmelidir.

Azlığın genel kurulu toplantıya çağırma hakkı için de yine anonim şirketlere ilişkin hükümlerden yararlanmak gerekecektir. Bu nedenle, YTTK m.411 vd. maddelerine baktığımızda, YTTK 411/1. maddesine göre azlığın, şirket sermayesinin en az onda birini oluşturan ortak ya da ortaklar anlamına geldiğini görmekteyiz. Yasada “sermaye” esas alındığı için, oy kullanmada yer alan itibari değer esası burada uygulanamaz. Toplantıya çağrı için, esas sözleşmede, YTTK m.411/1 son cümlesinin tanıdığı olanak ile onda bir oranından daha az bir oran benimsenmiş ise elbette toplantıya çağrı konusunda azlık bu oranın oluşması ile gerçekleşir.[10]

Azlık, toplantı yapılması istemini müdürlere, aynı maddenin 1 ve 3. fıkralarında yer alan emredici koşula uygun olarak, noter aracılığı ile yazılı olarak iletmek zorundadır. Bu istemde genel kurul yapılmasını gerektiren nedenler açıklanmalı ve yapılması istenilen genel kurul toplantısının gündemi yer almalıdır.[11] YTTK’nın m.437/5, ETTK m.437’den farklı olarak düzenlenmiştir. ETTK’da ortağın bilgi alma hakkının yönetim ve genel kurulca engellenmesi durumunda, ortak, mahkemeye başvurarak genel kurul kararının iptalini talep edebilmekteydi. Mahkemenin vereceği karar, diğer genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davalarda olduğu gibi, Yargıtay yolu açık olarak verilen karar idi. Bu kez, YTTK, ilk derece mahkemesinin kararını kesin olarak kabul ederek, genel kurul kararlarının iptali nedeniyle şirket işleyişini zorda bırakmak istemediğini ortaya koymuştur.

Müdürler bu öneriyi kabul ettikleri takdirde, genel kurul toplantısını kırkbeş gün içinde yapmak zorundadır. Eğer öneriyi kabul etmelerine rağmen toplantıyı kırkbeş gün içinde yapmazlarsa, toplantıya ilişkin çağrı, istem sahibince yapılır. Yasada yer alan bu hükmü, madde gerekçesi ile birlikte değerlendirmekte yarar bulunmaktadır. Bu maddenin uygulanabilmesi için, azlığın genel kurul toplantısı yapılması yolundaki isteminin müdürler tarafından kabul edilmiş olması ve buna rağmen kırk beş gün içinde toplantının gerçekleştirilmemiş olması şarttır. Eğer bu şart gerçekleşmiş ise, azlık, mahkemeye başvurmaksızın çağrıyı yapma hakkına sahiptir. Elbette bu çağrının gündemi, müdürlere yapılan başvuruda belirlenen gündem olmalıdır. Çünkü yasa koyucu, müdürlere ait olan çağrı yapmak ve gündem oluşturmak yetkisini azlığa devretmemekte, sadece müdürlerin ihmal ya da kötü niyetle toplantıyı yapmayı geciktirmesini önlemek istemektedir.

Eğer müdürler, azlığın başvurusuna yedi gün içinde olumlu cevap vermez ya da doğrudan doğruya reddederse; azlık, YTTK 412/1. maddesi hükmünden yararlanarak, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Unutulmaması gereken bir yasal zorunluluk, ancak müdürlere başvuruda bulunan kişilerin mahkemeye başvurabileceğidir. Diğer bir anlatımla, müdürlere başvuran azlık bu isteminin ret edilmesi ya da 7 gün içinde karara bağlanmamasından sonra mahkemeye başvurma hakkını kullanmaz ise, bu hak azlık oluşturacak bir başka kişi ya da kişiler tarafından kullanılamaz. Eğer onlar da genel kurul toplantısının yapılmasını arzu ediyorlarsa, aynı prosedürü baştan başlatmak zorundadır.

Dava, şirket tüzel kişiliğine karşı açılmalıdır. Hatta müflis bir şirket söz konusu olduğunda bile, davalı olarak iflas idaresi değil, şirket tüzel kişiliği gösterilmelidir.[12] Mahkeme bu başvuru üzerine, davayı, zorunluluk olmadıkça, dosya üstünde inceleme yaparak karara bağlamalıdır. Ancak ETTK zamanında yer alan uygulamaya göre, mahkeme dosya üzerinde karar vermeden önce, müdürleri dinlemeliydi.[13]

Mahkeme, istemi haklı görürse, gündemi düzenlemek ve toplantıyı yapmak üzere bir kayyum atar. Mahkeme, bu kararında, kayyumun görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. Kanımızca, kayyum, gündemi değiştirmek yetkisine sahip değildir. Kayyum, azlığın başvurusunda yer alan, daha doğrusu kendisine mahkemece verilen görevde belirtilen gündemle toplantı yapmak zorundadır. Burada mahkemece verilen görevde belirlenen gündem dememizin sebebi, mahkemenin azlığın başvurusunu aynen kabul etmeyerek, sadece belirlediği maddeler için genel kurul toplantısına izin vermesinin de olası olduğunu düşünmemizdendir. Eski TTK uygulaması dönemine ait olan bir Yargıtay kararına göre, mahkeme yolu ile atanan kayyumun atama kararının Yargıtay’ca bozulması ve ilk derece mahkemesinin bozmaya uyarak karar vermiş olması durumunda; yeni kararın kesinleşmesi halinde, kayyumun atama kararına ilişkin kararın aynı zamanda yetkilerinin de ortadan kalkmasına neden olduğundan kayyum kararı ile yapılan genel kurul hükümsüz hale gelir.[14] Ancak YTTK m.417 hükmü doğrultusunda, ilk derece mahkemesinin kararı kesin olduğundan söz konusu ETTK döneminde oluşturulan kararın uygulama olanağı kalmamıştır.

YTTK’nın 411. ve 412. maddeleri sadece azlığın genel kurul toplantısı isteme ve bunu gerçekleştirme hakkı ile ilgili hükümler içermemektedir. Bunun yanı sıra, maddeler, yapılacak olan bir genel kurul toplantısı için, azlığın kendi belirlediği gündem maddelerinin de eklenmesini talep etmeye hakkı olduğunu hükme bağlamakta ve bu hakkın kullanılmasının koşullarını belirlemektedir. Yasanın belirlediği koşullara baktığımızda, azlığın toplantı yapılmasını istemesi halinde aranılan koşullar ve prosedürle aynı olduğunu görmekteyiz. Ancak madde eklenmesi durumuna ilişkin bir de ek koşul bulunmaktadır. Bu ek koşula göre, madde eklenmesine ilişkin talebin, genel kurul toplantısının yapılmasına ilişkin ilan için Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine para yatırılmadan önce, müdürlere yapılması gerekmektedir. Elbette müdürlerin bu istemi kabul etmesi halinde, gündeme madde eklenerek ilan gerçekleştirilebilir. Ancak müdürlerin bu istemi reddetmesi ya da yedi gün içinde karara bağlamaması halinde, toplantının yapılmasının kendiliğinden ertelenmeyeceği gerçeği ile mahkemeye yapılan başvuruda ihtiyati tedbir talebinin de yer alması gerektiğine inanmaktayız. Mahkemenin bu konuda vereceği karar kesindir.[15] Mahkeme kararı, diğer ilamlarda olduğu gibi, icra dairesi eliyle infaz edilir.[16]

Toplantıya çağırmaya ilişkin merasim, YTTK m.617/3 hükmü gereği, anonim şirketlere ilişkin hükmün kıyasen uygulanması ile gerçekleştirilir. Yine aynı maddeye göre, bakanlık temsilcisi ile ilgili hükümler dışında, azlığın toplantıya çağrı hakkı, gündem maddesi önerme hakkı, gündemin içeriği, çağrısız genel kurulun yapılabilmesi için gereken koşullar, gündemde yer alması gereken konuların neler olduğu, tutanağın düzenlenmesi, yetkisiz kişilerin toplantıya katılması halinde uygulanması gereken hükümlerin neler olduğu konularında da anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyasen uygulanacaktır.

YTTK m.617/2 gereği, genel kurul toplantısına ilişkin ilanlar, genel kurul toplantı gününden en az 15 gün önce ilan edilir. Ancak yine aynı maddeye göre, şirket esas sözleşmesi ile bu süre on güne kadar kısaltılabileceği gibi uzatılabilir de.

YTTK 414/1. maddesine göre, ilanın ve toplantının yapıldığı gün süreye dahil değildir.

Çağrıda YTTK m.617/3 ve m.617/2 ve m.414 hükümleri birlikte değerlendirilmelidir.[17]

İlanlar, YTTK m.617/3’nın yollaması nedeniyle YTTK m.414/1 hükmüne uygun olarak yapılmalıdır. Bu nedenle ilanın, şirket esas sözleşmesinde yer alan hükme uygun olmasının yanı sıra, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ve şirketin internet sitesinde ilanın yapılması gerekir. Limited şirketlerde ortakların kimlikleri belli olduğuna göre, bu ortaklara şirkete bildirdikleri en son adreslerine yollanacak iadeli taahhütlü mektupla da ayrıca çağrı yapılmalıdır.

Elbette anonim şirketler için YTTK 416. maddesinde yer alan çağrısız toplantı olanağı, limited şirketler için de geçerlidir. Çağrısız genel kurul yapılabilmesi için;
-          Bütün ortakların toplantıda bulunması,
-          Hiçbir ortağın çağrısız toplantı yapılmasına itiraz etmemiş olması,
-          Toplantı sona erinceye kadar, tüm ortakların toplantıda hazır bulunması yani toplantı boyunca ortakların tamamından oluşan toplantı nisabının devam etmesi gerekir.[18]
Çağrısız genel kurul yapılıyorsa, tüm ortakların oluru ile gündeme madde eklenebilir. Hatta gündeme madde eklenmesini engelleyecek herhangi bir hüküm, esas sözleşmeye konamaz.

Yargıtay kararlarına göre, çağrısız genel kurul yapabilmek için, tüm ortakların itiraz etmeksizin katılmış olması kuralı mutlaka uyulması gereken bir kuraldır.[19] Kazancı İçtihat Bankası’nda yer alan Yargıtay 11. HD 28.05.2014 gün ve 2014/4452 E 2014/9938 K sayılı kararında, müdür hakkında sorumluluk davası açmak için yapılan çağrısız genel kurul toplantısına bile, müdürün çağrılması ve böylece tüm ortakların katılımının sağlanmasını şart koşulmuştur. Ancak bilindiği gibi, kişilerin şahsi menfaatlerini ilgilendiren, özellikle ibra ve ibradan kaynaklı konulardaki müzakerelere ve oylamalara, ilgilinin katılması söz konusu olmamaktadır. Bu husus yasada açıkça yer alan ve Kazancı içtihat Bankası’nda yayınlanan Yargıtay’ın 21.04.1998 gün ve 1997/10481 E 1998/2634 K sayılı kararında da benimsenmiş olduğundan, bir önceki kararı anlamak ve açıklamak mümkün olmamaktadır. Toplantılardaki müzakerelere katılamayacak ve oy kullanamayacak olan bir kişinin daveti, olsa olsa şeklen yasaya uygun davranmaktan öte bir anlam taşımamaktadır.

Bu aşamada sormak istediğimiz bir soru bulunmaktadır. 10 gündem maddesini içeren bir toplantının, tüm ortakların katılımı ve itirazı olmadan başladığını düşünelim. Toplantının 8. maddesine gelince bir ya da birden fazla ortak toplantıyı terk ederek, YTTK 416/1. maddesinin emredici hükmüne aykırı bir durumun doğmasına neden olursa, daha önce alınmış olan 7 gündem maddesine ilişkin kararlar geçerliliğini koruyacak mıdır? Kişisel kanımıza göre, koruyacaktır. Çünkü söz konusu kararlar alınırken yasanın aradığı tüm koşullar vardı ve kararların alınması bu koşullarda gerçekleşmiştir.

Ortakların toplantıya daveti ile ilgili olarak ETTK dönemine ait Yargıtay kararlarında bir istikrar olduğunu söylemek, kanımızca mümkün değildir. Kazancı İçtihat Bankası’nda yer alan Yargıtay’ın 11. H.D. 1.2.1993 gün ve 1991/6466 E 1993/563 K sayılı kararında ve benzer kararlarında, usulüne uygun olarak çağrılmayan ortağın iptal davası açma hakkının var olduğu kabul edilmekle birlikte, bu usulsüzlüğün butlan nedeni olmadığı söylenmektedir. Buna karşılık Yargıtay 11. H.D. 29.12.1998 gün ve 1998/7636 E 1998/7820 K sayılı kararında, bu durumun “yokluk” olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanımızca, YTTK m.447/1.a bu çelişkiyi ortadan kaldıracak niteliktedir. Bize göre, YTTK m.447/1 hükmü nedeni ile çağrıda usulsüzlük ya da çağrısız toplantıya tüm ortakların katılmamış olması hali, butlan olarak kabul edilmelidir. Katılmayan kişiyi sadece oy sayısı ile değerlendirmek, onun genel kurula sunacağı bilgiler ışığında, genel kurulun kararını etkileyebileceği gerçeğini inkar anlamına gelir ki, bu davranış “toplantılara katılma hakkı” olarak adlandırdığımız hakkın kullandırılmaması demektir.

YTTK’nın 617/4. maddesi ETTK’da yer alan bir hükmü tekrar ederek, ortakların yazılı oy kullanabileceğini hükme bağlamaktadır. Bu maddeye göre, ortaklardan her hangi biri sözlü görüşme isteminde bulunmadıkça, ortaklardan birinin önerisi, tüm ortakların onayına sunulmak ve hepsinin onayını almak koşulu ile de genel kurul kararı haline gelebilir. Bu kuralın işleyebilmesi için, YTTK’nın 618/1. maddesinin son cümlesinde belirtildiği gibi, bu hususun şirket esas sözleşmesinde yazılı olması gerekir. Ancak ETTK’dan beri merak ettiğimiz bir konuyu sizlerle paylaşmak isteriz, bize göre bu madde ile sadece önerinin oy birliği ile kabulü doğrultusunda karar alınabilmelidir. Maddenin yazılımı buna uygundur.[20]

Elbette şirket tek ortaklı şirket ise, tüm bu işlemlerin gerçekleştirilmesine gerek yoktur. Ancak YTTK m.616/3 gereği, tek ortaklı şirketlerde de kararın geçerli olabilmesi için, yazılı olması şarttır. Kanımızca, bu yazılı olmak koşulundan şirketin karar defterine yazılmış olmasını anlamak gerekmektedir. Meclis alt komisyonunda yapılan görüşmelerde, yazılı olmasının sağlanması ile genel kurul kararlarının teşhisine olanak verilmiş ve kötüye kullanılması önlenmiştir.

Akla gelen bir diğer soru ise, sirküler yolu ile oy kullanmada, kararın ne zaman alındığının nasıl kanıtlanacağıdır. Çünkü ortakların imza tarihi farklı olacağı gibi, bunların şirkete ulaştığı tarih de farklı olacaktır. Kanımızca, karar tarihi olarak, son ortağın yazılı bildiriminin şirkete ulaştığı tarih esas alınmalıdır. Çünkü tüm imzaların toplanması bitmiş ve ortakların iradesi bir karar haline ancak bu tarihte gelmiştir.

Şirketin internet sitesinin olması halinde, genel kurul toplantıları elektronik ortamda da yapılabilir.[21]

YTTK 413/2. maddesi gündeme bağlılık kuralını düzenlemektedir. Bu madde gereğince, ilan edilen gündem dışında bir başka konunun görüşülmesi ancak yasada yer alan istisnalar ile mümkündür. Bu istisnalardan biri YTTK 416/2. maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul toplantıları içindir. Bu kuralı geniş yorumlamak mümkündür. Yani çağrılı bir genel kurul toplantısında tüm ortaklar hazır ise ve ortaklardan her hangi birinin itirazı yoksa gündeme yeni bir madde eklemek mümkündür. Çünkü çağrılı toplantı, çağrısız genel kurul formatında toplantıya dönüşmüştür. Bu istisnalardan diğeri ise, YTTK 413/3. maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre, finansal tabloların müzakeresi gündemde var ise müdürlerin görevden alınmaları ve yerine yeni müdürlerin seçimi, gündemde olmasa bile görüşülerek karara bağlanabilir.

Eğer ilk toplantıda toplantı nisabı sağlanamadığı için ikinci bir toplantı yapılacak ise bu toplantıya ilişkin ilanın da aynen birinci toplantıdaki prosedüre uygun olarak yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda ikinci toplantı ilanında ilk toplantının gündeminde yer alan gündem maddeleri dışında bir başka gündem maddesine de yer vermemek gerekmektedir.[22]

Toplantı başlamadan önce YTTK m.417/4 gereğince, şirket müdürü tarafından imzalanan bir “hazır bulunanlar listesi” toplantıya katılanların imzasına sunulur.

Toplantının nasıl yönetileceği, YTTK’nın 419. maddesinde sözü edilen bir iç yönerge ile belirlenmiş olduğundan, toplantının yönetimi, bu yönergeye uygun olarak gerçekleştirilir. Eğer şirket böyle bir iç yönerge hazırlamamış ise, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan örnek iç yönergenin içereceği asgari koşullara sadık kalınarak toplantı gerçekleştirilir.

ETTK’da da olduğu gibi, YTTK 420/1. maddesi, genel kurulun ertelenmesine ilişkin hükmü içermektedir. Bu maddeye göre, sermayenin onda birine sahip ortaklar, finansal tabloların görüşülmesi ve buna ilişkin gündem maddelerinin görüşülmesinin ertelenmesini talep edebilir. Böyle bir talepte gerekçe gösterilmesine gerek olmadığı gibi, genel kurulun erteleme için aleyhe ya da lehe bir karar almasına da gerek yoktur. Toplantı, kendiliğinden bir ay sonraya ertelenmiş olur. Müdür, yeni toplantı gününe ilişkin çağrıyı sanki ilk kez toplantıya çağrı yapıyormuşçasına, YTTK 414. maddesinin koşullarına uygun olarak yapar. Erteleme, sadece finansal tablolara ve ona bağlı gündem maddelerine ilişkin olduğu için, gündemde yer alan diğer maddeler görüşülerek karara bağlanır.

Ertelemeden sonra yapılacak olan genel kurul toplantısında, kural olarak, yeni bir erteleme talebi yapılamaz. Bunun tek istisnası, YTTK’nın 420/2. maddesinde yer alan şartların oluşmasıdır. Söz konusu maddeye göre, ilk toplantıda tutanağa geçen itirazlara ilgililer tarafından “dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri” uyarınca cevap verilmemiş olması halinde, ikinci toplantıda da erteleme kararı alınabilir.

Yasa ikinci erteleme kararının koşullarını ve uygulanması gereken prosedürü belirlememiştir. Kanımızca, böylesi bir durumun varlığında da ilk ertelemede olduğu gibi, genel kurul tarafından bir karar alınmasına gerek olmamalıdır. Ancak bu kez erteleme istemi, somut olarak belirtilmelidir. Buna rağmen, toplantıya devam edilecek olursa, butlanla malul bu kararın saptanması için  yargıya başvurmak gerekecektir.

ETTK’dan farklı olarak, genel kurul toplantısında, her ortak, YTTK m.617/3 hükmünden yararlanarak, kendisini ortak olan veya ortak olmayan bir kişi aracılığı ile temsil ettirebilir. Bu hüküm, YTTK’nın getirdiği yeniliklerden birisidir.

YTTK m.617/3, limited şirketlerin genel kurulunda tutulması gereken tutanak için de anonim şirketlere ilişkin hükümlere atıfta bulunmuştur. Bu nedenle, tutanak, YTTK m.422’deki tutanağın içeriğinin nasıl olacağı konusundaki hükümlere uygun olarak hazırlanmalıdır ve aynı maddenin ikinci fıkra hükmüne göre, tescil ve ilanı gerektiren bir husus varsa bunlar da tescil ve ilan edilmelidir.

Genel kurulda alınan kararlar, YTTK 423/1. maddesi gereği, toplantıya katılmayan ve toplantıya katılmakla birlikte olumsuz oy kullanan ortakları da bağlar.[23]

YTTK 424/1. maddesine göre, bilançonun onaylanmış olması, aynı zamanda müdürlerin ve varsa denetçilerin ibrası anlamına gelir. Elbette burada ibradan söz edebilmek için, bilançonun;
-          Şirketin gerçek durumunu göstermiş olması,
-          Bilançoda özellikle sorumluluk konusu hakkında yeterince ve açık bilgi verilmiş olması gerekir.
Bu koşulları taşıyan ibraya, açık ibra denir. Eğer bunlar, bilinçli olarak saklanmış ise, bilançonun onanmış olması, ibrayı içermeyecektir.

Geçmiş dönem uygulamalarımızda, gündemde bilançonun onaylanması maddesinin yanı sıra ibra için de ayrı bir madde yazılmış ise, bilançonun onanmış olmasının ibra için yeterli olmadığı kabul edilmekte idi. Kanımızca, bu uygulamaya devam edilmesi doğru olacaktır. Çünkü alışkanlıklarımız bu yolda oluşmuştur ve gündem açıkça ibranın bir sonraki maddede karara bağlanacağını söylemiştir. Ve bu nedenle ortak, ibra yönündeki hakkını,  bu maddede kullanacaktır.

Kişisel kanımıza göre, ibra, sadece bilançoda yer alan konuları içermekte, daha doğrusu hesaba ilişkin konuları içermemektedir. Bazen bilançoda yer almayan bir konuda, örneğin gerçekleştirilmemiş bir yatırım konusundan ötürü de ibra verilmemiş olabilir. Olağan genel kurul toplantısı gündemini düzenleyen YTTK 409/1. maddesinde faaliyet raporlarının da tartışılmasının zorunlu tutulmuş olması bu düşüncemizi desteklemektedir. Bu nedenle, bilanço nedeniyle verilmeyen ibra ile bilanço dışında kalan nedenlerden ötürü verilmeyen ibrayı karıştırmamak gerektiğine inanmaktayız.

Söz ibraya gelmiş iken, müdürlerin kendi ibralarında oy kullanmalarının YTTK 436/2. maddesi ile yasaklandığını belirtmekte yarar bulunmaktadır. Eğer müdür kendi ibrasına katılmış ise, söz konusu genel kurulda bu konuda muhalefet bildirmeye gerek olmaksızın dava açılabilmektedir.[24]

Katılmadığımız, Yargıtay 11. H.D. 19.07.2007 gün ve 2006/2171 E 2007/10775 K sayılı kararına göre, evladının ibrasına ilişkin gündem maddesinin oylanmasında anne oy kullanabilmektedir. Kararın gerekçesinde yer alan açıklamaya göre, ibra kişinin şahsi işlerinden sayılmamaktadır. Bu nedenle annenin ibrada oy kullanması engellenmemelidir.

Genel Kurulda Oy Hakkı Ve Oydan Yoksunluk

YTTK’nın 617/1. maddesi gereği her ortak en az bir oy hakkına sahiptir.

Oy hakkının olup olmadığına bakılmaksızın, her ortağın genel kurul toplantısına katılma hakkı vardır. Ayrıca toplantıya katılma hakkı için, taahhüt edilen sermayenin bilfiil getirilmiş olması da gerekmemektedir.[25]

Ortakların oy hakkı, kural olarak YTTK’nın 617/1. maddesinde belirtildiği gibi, esas sermaye paylarının itibari değerine göre hesaplanır. Bu nedenle, YTTK’nın 583/1. maddesindeki istisna dışında her bir esas sermaye payı 25 TL den az olamayacağı için, her bir 25 TL bir oy hakkı vermektedir. Ancak bu kural, mutlak bir kural değildir. Bunun istisnası, ikinci fıkrada hükme bağlanmıştır. Bu maddeyi doğru değerlendirmek için, maddenin gerekçesini aşağıda bilgilerinize sunmaktayız.[26]

“Madde 617 gerekçesi - Tasarının 617 nci maddesi, son fıkrası hariç, yenilik içermemektedir. Sayılan konularda anonim şirket hükümlerine göndermede bulunmak suretiyle maddeye derinlik kazandırılmıştır.
Son fıkra, anonim şirket yönetim kurulu kararları için öngörülmüş bulunan bir karar verme usulünün limited şirkette genel kurul kararlarının alınmasında uygulanması amacıyla kaleme alınmıştır. Gerçekten 6762 sayılı Kanunun 330 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ve Tasarının 390 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca, yazılı bir öneriye yazılı olarak katılmak suretiyle yönetim kurulu kararı alınabilir. Bu tür kararlar yabancı öğretide sirküler karar diye anılır. Sirküler karar limited şirketler genel kurul kararlarının alınmasında büyük bir ihtiyaca cevap verebilir. Limited şirketlerde yazılı oya izin verildiğine göre, sirküler karara da kanunen olanak tanımak eşyanın doğası gereğidir.
Gerekçeden ve madde yazılımından da anlaşıldığı gibi iki oy hakkı söz konusu olmaktadır. Bunlarda biri ve temel olanı esas sermaye paylarının itibari değeri üzerinden hesaplanan oy hakkıdır diğeri ise esas sermaye paylarının sayısına göre hesaplanan oy hakkıdır.”
YTTK’nın 618/3. maddesine baktığımızda, ikinci fıkranın getirdiği istisna şirketin yönetimini ele geçirme tehlikesini de yaratacağı için, ikinci fıkraya göre esas sermaye paylarının sayısı oy hakkı olarak benimsenmiş olsa bile
-       Denetçilerin seçimi,
-       Şirket yönetimi ya da onun bazı bölümlerinin denetimi için özel denetçi seçimi,
-       Sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesi, konularında bunun
Uygulanmayacağı ve esas sermaye paylarının itibari değerine göre oy kullanılacağının hükme bağlandığını görmekteyiz.

YTTK’nın 618/3. maddesinde hükme bağlanan husus, oy hakkından yoksunluk olmayıp esas sermaye payı sayısına göre oy kullanmayı istisnai olarak önleyen bir hükümdür. Buna karşılık, YTTK’nın 619. maddesinde üç fıkra halinde ortağın oydan yoksun kalması hali düzenlenmiştir.

“Oy hakkından yoksunluk
MADDE 619- (1) Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
(2) Şirketin kendi esas sermaye payını iktisabına ilişkin kararlarda, esas sermaye payını devreden ortak oy kullanamaz.
(3) Ortağın bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz.”

İştirak halinde mülkiyette, iştirakçilerin hepsi toplantıya katılabilir ise de oy kullanabilmesi için aralarından birini görevlendirmeleri gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, Medeni Kanun’un iştirak halinde mülkiyet hükümleri arasında yer alan mülkiyetin temsiline ilişkin tüm kurallar burada da geçerlidir.[27]

Payın rehnedilmesi ya da üzerinde intifa hakkı tesisinde, katılım hakkı pay sahibinde kalır.[28]

Vasi, vasiyeti tenfiz memuru, tereke yöneticisi gibi mahkeme tarafından atanan kişilerin de katılım hakları bulunmaktadır.[29]

Velayet altında olan çocuk adına, veli, toplantıya katılır. Ancak anne, baba izin verir ve çocuk sınırlı ehliyetsiz konumuna gelirse, toplantıya katılır ve oy kullanır.[30]

Pay sahibi, toplantıya danışmanı ile katılabilir ise de[31] danışmanın söz ve oy hakkı yoktur.

Toplantı Ve Karar Yeter Sayısı

Yasa, toplantı yeter sayısını hükme bağlamamış olmasına rağmen, karar yeter sayısını belirlemiştir. Bu nedenle, toplantı yeter sayısı saptanırken, karar yeter sayısı dikkate alınmalıdır diye düşünmekteyiz.[32]

Ayrıca, toplantı boyunca karar nisabının altına düşülmemelidir.[33]

YTTK m.620/1 hükmüne göre, kanun ya da şirket esas sözleşmesinde aksi öngörülmedikçe, seçim kararları dahil tüm kararlar, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır.

Bu maddeye göre, YTTK m.621’de hükme bağlanan ağırlaştırılmış nisapların yanı sıra, şirket esas sözleşmesi ile de bazı kararlar için ağırlaştırılmış nisap oluşturmak mümkündür. Ancak YTTK m.621/2 gereği, şirket esas sözleşmesinde yapılacak değişiklik ile bir konudaki karar alma nisapları arttırılıyorsa, bu ancak şirket sözleşmesinde öngörülecek nisapla mümkündür .

Kanunda karar yeter sayısını belirleyen maddenin m.621/1 olduğunu görmekteyiz. Önemli kararlar madde başlığını taşıyan bu hüküm aynen aşağıya alınmıştır.

   “Önemli kararlar
MADDE 621- (1) Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir:
a) Şirket işletme konusunun değiştirilmesi.
b) Oyda imtiyazlı esas sermaye paylarının öngörülmesi.
c) Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılması, yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
d) Esas sermayenin artırılması.
e) Rüçhan hakkının sınırlandırılması ya da kaldırılması.
f) Şirket merkezinin değiştirilmesi.
g) Müdürlerin ve ortakların, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına genel kurul tarafından onay verilmesi.
h) Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması.
ı) Şirketin feshi.”

Genel Kurul Kararlarının Butlanı ve İptali

ETTK butlana ilişkin bir hüküm içermemekteydi ve bu konu BK’nun butlana ilişkin hükümlerinden yararlanılarak çözümlenmekteydi. Buna karşılık YTTK butlanı ayrıca düzenlemiş ve uygulamaya ışık tutmuştur. Ancak YTTK 622/1. maddesinin anonim şirketlere ilişkin hükümlere yapmış olduğu atıf nedeniyle, YTTK m.447’yi gözden ırak tutmamak gerekmektedir. Söz konusu maddeye göre, butlan için sayılmış olan nedenler, sadece belirleyici özellik taşımaktadır. Bunun dışında kalan diğer butlan nedenleri de uygulama olanağına sahiptir.[34]

Her şeyden önce yokluğu, butlanı ve iptali tanımlamakta yarar bulunmaktadır.

-       Yokluk hali: Hukuki işlemin kusucu unsurlarından biri eksik ise o hukuki işlem yok sayılmalıdır. Hukuki işlem hiç doğmamıştır.[35]

-       Butlan hali: Kurucu unsurları tamam olmakla birlikte geçerlilik şartlarından, kamu düzenini ilgilendirecek derecede bulunanları gerçekleşmemiş ise hukuki işlem hükümsüzdür.

-       İptal edilebilirlik hali: Yokluk ve butlan mutlak hükümsüzlük halleridir. Bunun dışında kalan sakatlık halleri, iptal edilebilirliktir. İptal edilebilirlikte, hukuken geçerli, fakat kararın bünyesinde bulunan sakatlık nedeniyle iptali istenebilecek bir durum var demektir. Yokluk ve butlanda, süreye bağlı olmaksızın dava açılabilecek iken; iptalde ilgili yasada belirtilen süreye bağlı olarak dava açılması gerekir, aksi takdirde iptal edilebilir olan karara karşı dava hakkı ortadan kalkar.[36]

Uygulama açısından önem taşıdığı için hemen belirtmekte yarar vardır ki, ana sözleşmeye aykırı karar alınması hali iptal nedenini oluşturmaktadır.[37]

YTTK’nın 622/1. Maddesi, bu konuda anonim şirketlere ilişkin hükümlere atıf yapmakla yetinmiştir. İşbu nedenle YTTK m.445 vd. maddelerini incelememiz gerekecektir.

YTTK 446/1. Maddesi, kimlerin iptal davası açabileceğini hüküm altına almıştır. Bu maddeye göre;
-       Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten,
-       Toplantıya katılıp katılmadığına, olumsuz oy kullanıp kullanmadığına bakılmaksızın
o   Gündemin gereği gibi ilan edilmediğini
o   Genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin bizzat yada temsil yolu ile genel kurula katılmış olduğunu
o   Genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına izin verilmediğini iddia eden kişiler iptal davası açabilirler.
Ancak bu kişiler tarafından açılan iptal davası açılması halinde, dava açan kişinin, bu iddialarının yanı sıra, söz konusu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu da kanıtlaması gerekecektir. Örneğin, genel kurul toplantısına hakkı olmadığı halde katılanların, bu katılımı olmasa idi dahi, söz konusu karar alınacak ise, davanın kabulü söz konusu olmayacaktır.[38]
Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinin her biri iptal davası açabilir.

İptal davaları, karar tarihinden itibaren üç ay içinde açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü süre olup, hakim tarafından resen gözetilir.

İptal davası açan kişiler, genel kurul kararının;
-       Kanuna,
-       Esas sözleşmeye,
-       Özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür.
Söz konusu dava, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde görülür. Bu, kesin yetki kuralı olduğu için, mahkeme tarafından resen gözetilir. Örneğin, çağrının usulsüzlüğüne dayanan bir iptal davasında bile çağrının usulsüz yapıldığının ispatlanmasının yanı sıra, bu davranışın yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına da aykırı olduğunun ispat edilmesi gerekir.[39]

Butlan davasının koşulları ise, YTTK 447. maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre bir kararın butlanla malul olması için;
-       Pay sahibinin a) Genel kurula katılma hakkını sınırlandıran ya da ortadan kaldıran b) Asgari oy kullanma hakkını sınırlandıran ya da ortadan kaldıran c) Dava hakkını sınırlandıran ya da ortadan kaldıran d) Bilgi alma hakkını kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran e) İnceleme ve denetleme hakkını kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran
-       Anonim şirketlerin temel yapısını bozan
-       Sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan nitelikte bir karar olması
gerekmektedir.

Kazancı İçtihat Bankası’nda yer alan YHGK 28.03.2014 gün ve 2014/11-232 E  2014/404 K sayılı kararında da benimsendiği gibi, genel kurul kararlarının iptali davasında, ihtiyati tedbir istenmelidir. Kişisel kanımıza göre, söz konusu ihtiyati tedbir kararının ret ya da kabulü halinde, HMK’nın hükümlerinden yararlanılarak bölge adliye mahkemelerine başvurmak hakkı bulunmaktadır.

Gerek iptal gerekse butlan davaları, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılır. Bu davalarda basit yargılama usulü uygulanır. İptal davalarının açılması hak düşürücü süreye bağlanmış olmasına rağmen, butlan davaları süreye bağlı değildir. Ayrıca iptal davası açmada ortak olmak ve davanın kesinleşmesine kadar geçen sürede ortak olma vasfını korumak dava şartı olmasına rağmen, butlan istemli davalarda ortak olma şartı aranmaz, davanın açılmasında hukuki yararı bulunan herkes dava açabilir.


EK

Kazanci içtihat bankasında yer alan Yrg 11HD 03.10.2006 gün 2005/10297 E 2006/9676 K ve 08.02.1999 gün 1998/9079 E 1999/636 K sayılı kararlarına göre açık ibradan sonra sorumluluk davası açılamaz.

Kazanci içtihat bankasında yer alan Yrg 11 HD 24.06.1976 gün 1976/2890 E 1976/3333 sayılı kararına göre, bilançonun kabulüne rağmen  yönetim ibra edilmeyebilir.
Kazanci içtihat bankasında yer alan Yrg 11 HD 15.03.2010 gün 2010/2372 E 2010/2789 K sayılı kararına göre, hesap kurulunun raporunun okunmuş aynı zamanda oylama anlamına gelmez. Bu nedenle oylama istemi her zaman yapılabilinir. 



[1] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 40
[2] YTTK m.407 ve m.415  
[3] Bkz. dipnot 1
[4] Bkz. dipnot 1
[5] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 42
[6] Bkz. dipnot 5,
Fahrettin Önder - Yargıtay Kararları Açısından Limited Şirket Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 9 Ey. Ünv. HFD, cilt 7, sayı 1, yıl 2005, sayfa 104

[7] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 53
[8] Yeni TTK m.409/2
[9] Kazancı İçtihat Bankası - Yargıtay 11. H.D. 25.02.2014 2012/13135 E 2014 /3515 K sayılı kararı
[10] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 54-55
[11] Yargıtay 11. H.D. 04.10.2001 gün 2001/5401 2001/7393 K sayılı kararına göre, ortağın defter ve belgeleri incelemesine olanak verilmemesi, ortağın genel kurul toplantısı talep etmesi için yeterli bir sebeptir. Söz konusu karara Kazancı İçtihat Bankasından ulaşılabilir.
[12] Kazancı İçtihat Bankası - Yargıtay 11. H.D. 21.10.2004 gün 2004/644 E 2004/1010 K sayılı kararı
gün
[13] Kazancı İçtihat Bankası - Yargıtay 11. H.D. 09.06.1997 gün 1997/3474 E 1997/4456 K sayılı kararı
[14] Kazancı İçtihat Bankası - Yargıtay 11. H.D. 29.05.2003 gün 2003/242 E 2003/5649 K sayılı kararı
[15] Kazancı İçtihat Bankası - Yargıtay 11. H.D. 15.12.2014 gün 2014/12405 E 2014/19708 K ve 01.07.2014 gün 2014/8014 E 2014/12619 K sayılı kararları
[16]Kazancı İçtihat Bankası - Yargıtay 12. H.D. 12.09.2005 gün 2005/13525 E 2005/16820 K sayılı kararı
[17] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 56
[18] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 60
[19] Kazancı İçtihat Bankası – Yargıtay 11. H.D. 17.05.2011 gün 2009/12744 E 2011/6060 K sayılı kararı
[20] Aksi görüş için bkz. Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 57
[21] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 53
[22] Kazancı İçtihat Bankası - Yargıtay 11. H.D. 28.03.1974 gün 1974/645 E 1974/1075 K sayılı kararı
[23] Fahrettin Önder - Yargıtay Kararları Açısından Limited Şirket Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 9 Ey. Ünv. HFD, cilt 7, sayı 1, yıl 2005, sayfa 106
[24] Kazancı İçtihat Bankası – Yargıtay 11. H.D. 11.06.2015 gün 2015/1843 E 2015/8132 K sayılı kararı
[25] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 53
[26] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 58
[27] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 45
[28] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 46
[29] Bkz. dipnot 27
[30] Bkz. dipnot 27
[31] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 48
[32] Fahrettin Önder - Yargıtay Kararları Açısından Limited Şirket Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 9 Ey. Ünv. HFD, cilt 7, sayı 1, yıl 2005, sayfa 105
[33] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 59-60
[34] Ünal Tekinalp - Emredici Hükümler Açısından Genel Kurul Kararlarının İptali ve Butlanı Sorunu, İmregün Anısına, sayfa 13-14
[35] Fahrettin Önder - Yargıtay Kararları Açısından Limited Şirket Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 9 Ey. Ünv. HFD, cilt 7, sayı 1, yıl 2005, sayfa 107
[36] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 109
[37] Ünal Tekinalp - Emredici Hükümler Açısından Genel Kurul Kararlarının İptali ve Butlanı Sorunu, İmregün Anısına, sayfa 17
[38] Ünal Tekinalp - Emredici Hükümler Açısından Genel Kurul Kararlarının İptali ve Butlanı Sorunu, İmregün Anısına, sayfa 15
[39] Kazancı İçtihat Bankası – Yargıtay 11. H.D. 01.06.1998 gün 2002/3202 E 2002/6110 K sayılı kararı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder