Av.Ender DEDEAĞAÇ & Av.Elçin SANAL
Yeni TTK genel kurul deyimini kullanarak, ortaklar
kurulu deyimini kullanan Eski TTK’dan ayrılmış ve uygulamada yer etmiş olan
kavramı kullanarak kendi içinde bütünlüğü de sağlamıştır.[1]
Genel kurul, pay sahiplerinin şirket işlerine ilişkin haklarını kullandıkları;
yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır bulunanlar listesi” adlı belgede
adı bulunan pay sahiplerinin tamamından oluşan[2]
bir kuruldur.
YTTK m.617/3 genel kurullara ilişkin hükümler için
anonim şirketlerin genel kurullarına ilişkin kurallarına/maddelerine atıfta
bulunduğundan[3],
söz konusu maddeler bu yazı içerisinde incelenmiştir. Ancak zaman tasarrufu dikkate
alınarak, bu genel açıklama ile yetinilmiş ve her seferinde “atfen” ibaresi
kullanılmamıştır.
Bu yazıda değineceğimiz YTTK’nın limited şirketlerde
oluşturduğu yeniliklerden birisi de denetçi atanmasına ilişkin olan 20 kişi
sınırının kaldırılmasıdır.[4]
Bir diğer yenilik ise, tek kişilik limited şirket
kuruluşuna izin verilmiş olmasıdır. Ancak yasa koyucu, bu izni vermiş olmasına
rağmen; limited şirket genel kurulunun, kurul organ olma vasfını değiştirmemiş
ve onu fert organ haline dönüştürmemiştir.[5]
Yine YTTK’ya baktığımızda, genel kurulu ETTK’dan farklı bir bakış açısı ile hükme bağladığını
görmekteyiz. YTTK’nın 515. maddesinin gerekçesinde yer alan açıklamaya göre,
genel kurul üst kurul olmaktan çıkarılmış, organlar arasında işlevsel dengeye
önem verilmiştir. YTTK m.625 yönetim kurulu için, m.616 ise, genel kurul için
devredilemeyecek yetkileri belirleyerek bu görüşü uygulanır hale getirmiştir.[6]
YTTK m.616 madde gerekçesinde yer alan bir
açıklamadan anladığımız kadarıyla, bu madde oluşturulurken İsviçre Borçlar
Kanunu’ndan yararlanılmıştır. Ancak yine aynı açıklama doğrultusunda, İsviçre’deki
var olan, bu uygulamanın genel kurulun üst organ sıfatını yitirmesine neden
olmadığı yolundaki bilimsel tartışmaların ülkemizde yaşanmamasının amaçlandığını
görmekteyiz. Diğer bir anlatımla, yasa koyucu, bu maddeyi oluştururken üst
organ uygulamasına kesin olarak son vermek istemiştir.
Bu konuda açıklamalara son vermeden önce, anonim
şirketlerde genel kurulun görev ve yetkilerini düzenleyen YTTK m.408 madde
gerekçesine bakmakta yarar vardır. Söz konusu gerekçeye göre, ”Genel kurul karar verme yetkisini kanundan
ve kanun hükümleri çerçevesinde esas sözleşmeden alır. Esas sözleşme, anonim
şirketin organsal yetki sistemini kuran yapısına ve organlar arasındaki kanuni
işlevsel dağılımına aykırı bir şekilde genel kurulu yetkilendiremez; yönetim
kurulu kendisine kanunla bırakılan, devredilemez yetkileri genel kurula nakledemez,
onun onayına bağlayamaz. Genel kurul da diğer organlara ait devredilemez
yetkileri kendisine çekemez. Yönetim kurulu da genel kurulun yetkilerini
yüklenemez. Ayrıca denetleme işlevine ait hiçbir yetki genel kurula ve yönetim
kuruluna bırakılamaz. Onun tarafından kullanılamaz.”.
Görüldüğü gibi, yasa koyucu, bir anlamda anayasa
hukukunda yer alan kuvvetler ayrımı ilkesini, şirketler hukukuna taşımıştır.
Her ne kadar uygulamadaki yanlış olarak yerleşmiş
kanıya göre limited şirketlerde her yıl toplantı yapılması gerekliliği yok ise
de, işin özünde, YTTK m.409’a yapılan atıf nedeni ile limited şirketlerin de
her yıl olağan genel kurul toplantısı yapmak zorunlulukları vardır. Yine aynı
madde doğrultusunda, olağan genel kurul toplantısının, her faaliyet döneminin
sonundan itibaren üç ay içinde yapılması gerekmektedir. Burada faaliyet
döneminden kasıt, (şirket, kendisine özel nedenlerden yararlanarak Maliye
Bakanlığı’ndan özel bir uygulama talep etmemiş ise) mali yıl olup, her yılın Aralık
ayının 31. günü anlamına gelmektedir.
YTTK’nın 617/1.maddesi de genel kurulun olağan ve
olağanüstü olarak toplanabileceğini hükme bağlamıştır. Yine aynı maddeye göre,
olağanüstü genel kurulun toplanabilmesi için, ya şirket esas sözleşmesinde
belirtilen bir konunun görüşülmesi ya da şirket işlerinin gerekli kıldığı bir
durumun varlığı gerekmektedir.[7]
Olağan genel kurallarda, öncelikle, süresi biten
müdürlerin seçimi, finansal tablolar, müdürlerin yıllık raporu, karın kullanım
şekli, dağıtılacak olan kar ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesi, müdürlerin
ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konuların
müzakeresi yapılarak gereken kararlar alınır. Bunun dışında, YTTK m.413/1 hükmü
gereğince, toplantının diğer maddeleri, toplantıya çağıran tarafından
belirlenir. Bunun istisnası ise, azınlığa tanınan gündeme madde eklenmesi
yolundaki hak olarak karşımıza çıkar. Gündeme bağlılık ilkesi gereğince, kanuni
istisnalar dışında gündemde yer almayan bir konu görüşülemez ve karara bağlanamaz.
Aslında limited şirketlerde olağan toplantıların
yapılması, anonim şirketlere göre daha önemlidir. Çünkü limited şirkette kamu
borçlarından ötürü ortaklara yüklenen sorumluluk olmasına rağmen, anonim
şirketlerde böyle bir sorumluluk bulunmamaktadır. Kişisel kanımıza göre,
limited şirket genel kurulunda kabul edilmemiş bir bilançoya göre verilen yılsonu
kurumlar vergisi beyannamesine göre oluşturulan ve limited şirket ortağına
sorumluluk yükleyen uygulama yasaya aykırıdır. Yine kişisel kanımıza göre,
vergi dairelerinin genel kurul tarafından onanmamış bir bilançoya dayalı olarak
verilen kurumlar vergisi beyannamesini kabul etmemesi gerekir. Zaten gerek
ETTK’ya gerekse YTTK’ya göre, yıllık olağan genel kurul toplantısı, söz konusu
yılın mart ayı sonuna kadar yapılmalıdır. Kurumlar vergisi beyannamesi ise
nisan ayı içinde verilmelidir. Yasa koyucunun tarihleri birbirini izleyen
şekilde hükme bağlamış olmasını bu nedene dayalı olarak açıklamak gerektiğine
inanmaktayız.
Anonim şirketlerde olduğu gibi[8],
genel kurul toplantılarının şirket esas sözleşmesinde bir başka türlü
düzenlenmemiş olması halinde, şirket merkezinde yapılması gerekmektedir.
YTTK’nın 616/1. maddesi genel kurulun
devredemeyeceği yetkileri ikiye ayırmış; 1. fıkrada mutlak olarak
devredilemeyecek olan, 2. fıkrada ise şirket sözleşmesinde yer aldığı takdirde
şirket genel kurulunun devredemeyeceği yetkileri hükme bağlamıştır. Maddenin
taşıdığı önem nedeniyle, söz konusu maddenin 1. ve 2. fıkralarını aynen aşağıda
bilgilerinize sunmaktayız.
“MADDE 616-
(1) Genel kurulun devredilemez yetkileri şunlardır:
a) Şirket
sözleşmesinin değiştirilmesi.
b) Müdürlerin
atanmaları ve görevden alınmaları.
c) Topluluk
denetçisi ile işlem denetçileri de dâhil olmak üzere, denetçilerin atanmaları
ve görevden alınmaları.
d) Topluluk yıl
sonu finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporunun onaylanması.
e) Yıl sonu
finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun onaylanması, kâr payı
hakkında karar verilmesi, kazanç paylarının belirlenmesi.
f) Müdürlerin
ücretlerinin belirlenmesi ve ibraları.
g) Esas sermaye
paylarının devirlerinin onaylanması.
h) Bir ortağın
şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması.
ı) Müdürün,
şirketin kendi paylarını iktisabı konusunda yetkilendirilmesi veya böyle bir
iktisabın onaylanması.
i) Şirketin
feshi.
j) Genel
kurulun kanun veya şirket sözleşmesi ile yetkilendirildiği ya da müdürlerin
genel kurula sunduğu konularda karar verilmesi.
(2) Aşağıda
sayılanlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde genel kurulun
devredilemez yetkileridir:
a) Şirket
sözleşmesi uyarınca genel kurulun onayının arandığı hâller ile müdürlerin
faaliyetlerinin onaylanması.
b) Önerilmeye
muhatap olma, önalım, geri alım ve alım haklarının kullanılması hakkında karar
verilmesi.
c) Esas sermaye
payları üzerinde rehin hakkı kurulmasına ilişkin onayın verilmesi.
d) Yan edim
yükümlülükleri hakkında iç yönerge çıkarılması.
e) Şirket
sözleşmesinin 613 üncü maddenin dördüncü fıkrası uyarınca ortakların onayını
yeterli görmemesi hâlinde, müdürlerin ve ortakların şirkete karşı bağlılık
yükümü veya rekabet yasağı ile bağdaşmayan faaliyetlerde bulunabilmelerinin
onayı için gereken iznin verilmesi.
f) Bir ortağın
şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması.”
Toplantı ister olağan ister olağanüstü olsun, YTTK
410/1 maddesi gereği, ortaklar genel kurulunu toplantıya çağırmak şirket müdürünün
görev ve yetkisidir. Şirket müdürünün görev süresi dolmuş olsa bile, müdür,
genel kurulu toplantıya çağırabilir.[9]
Yerleşmiş Yargıtay kararları ışığında, müdürlerin süresi bitmiş olmasına rağmen
genel kurulu toplantıya çağırmasına ilişkin yetkisini değerlendirdiğimizde, bu
yetkinin, organ eksikliğini giderme ve zorunlu gündem maddeleri ile sınırlı
olması gerektiğini söylemeliyiz. YTTK’nın bu hükmü benimsemiş olması, şirketler
hukukunda bir rahatlama sağlamıştır. Çünkü anonim şirketlerde yönetim kurulunun
süresini tamamlaması nedeniyle genel kurul yapamamasından kaynaklı yeni yönetim
kurulunun oluşumu için açılan davalarda, ilk derece mahkemeleri, öncelikle
genel kurulun toplanması için kayyum ataması da dahil olmak üzere gereken
önlemleri almaktaydı. Yönetim, verilen süre içerisinde, atanan kayyum ile tamamlanırsa
yargılama, karar vermeye gerek olmadığı yolunda verilen kararla sona
erdirilmekte idi. YTTK ile yasa koyucu, bu olanağı süresi dolan müdüre
tanıyarak hem ETTK döneminde benimsenen Yargıtay kararları ışığında bir hüküm
oluşturmuş hem de daha kısa yoldan çözümle şirketlerin faaliyetlerine olanak
tanımıştır.
Söz konusu YTTK 410/1. maddesine göre, limited
şirketin tasfiye halinde olması halinde, tasfiye memurları, sadece tasfiyeye
ilişkin konularda genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkilidir. Bu madde
nedeniyle, tasfiye sürecinde limited şirketin müdürlerinin görevde olduğunu ve
tasfiye dışındaki sorumlulukların müdürlere ait olduğunu hatırlatmakta yarar vardır.
Elbette tasfiye sürecinde müdürlerin görevde
olmaları nedeniyle tasfiye memurlarının vergi hukukundan doğan sorumluluklarının
ne olacağını incelemek de faydalı olacaktır. Bu nedenle bir başka yazı
kapsamında değerlendirmek gerektiğini düşünmekteyiz.
YTTK m.410/2, eski yasada olmayan bir olanağı hükme
bağlamıştır. Söz konusu maddeye göre, tek bir pay sahibi de mahkemenin izni ile
genel kurulu toplantıya çağırabilecektir. Ancak bu maddenin uygulanabilmesi
için;
-
Müdürler kurulunun devamlı olarak toplanamaması
-
Toplantı nisabının oluşmasına olanak bulunamaması
-
Toplantı nisabının mevcut olmaması gerekmektedir.
Görüldüğü gibi, anonim şirketlere ilişkin olan ve
YTTK 617/3 maddesi hükmü nedeni ile limited şirketlerde de uygulama olanağı
bulunan bu madde, yazımı gereği öncelikle limited şirket yönetiminin kurul
olarak çalışması halinde uygulanabilecek bir maddedir.
Kişisel kanımıza göre, tek müdürün bulunduğu
limited şirketlerde de müdürün hukuki ehliyetini kaybetmesi, ölmesi veya istifa
edip kendisinden sonra gelecek olan müdürün seçilmesine olanak vermeden
ayrılması hallerinde de uygulanabilmelidir.
Azlığın genel kurulu toplantıya çağırma hakkı için de
yine anonim şirketlere ilişkin hükümlerden yararlanmak gerekecektir. Bu nedenle,
YTTK m.411 vd. maddelerine baktığımızda, YTTK 411/1. maddesine göre azlığın,
şirket sermayesinin en az onda birini oluşturan ortak ya da ortaklar anlamına
geldiğini görmekteyiz. Yasada “sermaye” esas alındığı için, oy kullanmada yer
alan itibari değer esası burada uygulanamaz. Toplantıya çağrı için, esas
sözleşmede, YTTK m.411/1 son cümlesinin tanıdığı olanak ile onda bir oranından
daha az bir oran benimsenmiş ise elbette toplantıya çağrı konusunda azlık bu
oranın oluşması ile gerçekleşir.[10]
Azlık, toplantı yapılması istemini müdürlere, aynı
maddenin 1 ve 3. fıkralarında yer alan emredici koşula uygun olarak, noter
aracılığı ile yazılı olarak iletmek zorundadır. Bu istemde genel kurul
yapılmasını gerektiren nedenler açıklanmalı ve yapılması istenilen genel kurul
toplantısının gündemi yer almalıdır.[11]
YTTK’nın m.437/5, ETTK m.437’den farklı olarak düzenlenmiştir. ETTK’da ortağın
bilgi alma hakkının yönetim ve genel kurulca engellenmesi durumunda, ortak,
mahkemeye başvurarak genel kurul kararının iptalini talep edebilmekteydi. Mahkemenin
vereceği karar, diğer genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davalarda
olduğu gibi, Yargıtay yolu açık olarak verilen karar idi. Bu kez, YTTK, ilk
derece mahkemesinin kararını kesin olarak kabul ederek, genel kurul
kararlarının iptali nedeniyle şirket işleyişini zorda bırakmak istemediğini
ortaya koymuştur.
Müdürler bu öneriyi kabul ettikleri takdirde, genel
kurul toplantısını kırkbeş gün içinde yapmak zorundadır. Eğer öneriyi kabul
etmelerine rağmen toplantıyı kırkbeş gün içinde yapmazlarsa, toplantıya ilişkin
çağrı, istem sahibince yapılır. Yasada yer alan bu hükmü, madde gerekçesi ile
birlikte değerlendirmekte yarar bulunmaktadır. Bu maddenin uygulanabilmesi
için, azlığın genel kurul toplantısı yapılması yolundaki isteminin müdürler tarafından
kabul edilmiş olması ve buna rağmen kırk beş gün içinde toplantının
gerçekleştirilmemiş olması şarttır. Eğer bu şart gerçekleşmiş ise, azlık, mahkemeye
başvurmaksızın çağrıyı yapma hakkına sahiptir. Elbette bu çağrının gündemi,
müdürlere yapılan başvuruda belirlenen gündem olmalıdır. Çünkü yasa koyucu,
müdürlere ait olan çağrı yapmak ve gündem oluşturmak yetkisini azlığa
devretmemekte, sadece müdürlerin ihmal ya da kötü niyetle toplantıyı yapmayı
geciktirmesini önlemek istemektedir.
Eğer müdürler, azlığın başvurusuna yedi gün içinde
olumlu cevap vermez ya da doğrudan doğruya reddederse; azlık, YTTK 412/1.
maddesi hükmünden yararlanarak, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesine başvurabilir. Unutulmaması gereken bir yasal zorunluluk, ancak
müdürlere başvuruda bulunan kişilerin mahkemeye başvurabileceğidir. Diğer bir
anlatımla, müdürlere başvuran azlık bu isteminin ret edilmesi ya da 7 gün
içinde karara bağlanmamasından sonra mahkemeye başvurma hakkını kullanmaz ise,
bu hak azlık oluşturacak bir başka kişi ya da kişiler tarafından kullanılamaz.
Eğer onlar da genel kurul toplantısının yapılmasını arzu ediyorlarsa, aynı
prosedürü baştan başlatmak zorundadır.
Dava, şirket tüzel kişiliğine karşı açılmalıdır.
Hatta müflis bir şirket söz konusu olduğunda bile, davalı olarak iflas idaresi
değil, şirket tüzel kişiliği gösterilmelidir.[12]
Mahkeme bu başvuru üzerine, davayı, zorunluluk olmadıkça, dosya üstünde
inceleme yaparak karara bağlamalıdır. Ancak ETTK zamanında yer alan uygulamaya
göre, mahkeme dosya üzerinde karar vermeden önce, müdürleri dinlemeliydi.[13]
Mahkeme, istemi haklı görürse, gündemi düzenlemek
ve toplantıyı yapmak üzere bir kayyum atar. Mahkeme, bu kararında, kayyumun
görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini
gösterir. Kanımızca, kayyum, gündemi değiştirmek yetkisine sahip değildir.
Kayyum, azlığın başvurusunda yer alan, daha doğrusu kendisine mahkemece verilen
görevde belirtilen gündemle toplantı yapmak zorundadır. Burada mahkemece
verilen görevde belirlenen gündem dememizin sebebi, mahkemenin azlığın
başvurusunu aynen kabul etmeyerek, sadece belirlediği maddeler için genel kurul
toplantısına izin vermesinin de olası olduğunu düşünmemizdendir. Eski TTK uygulaması
dönemine ait olan bir Yargıtay kararına göre, mahkeme yolu ile atanan kayyumun
atama kararının Yargıtay’ca bozulması ve ilk derece mahkemesinin bozmaya uyarak
karar vermiş olması durumunda; yeni kararın kesinleşmesi halinde, kayyumun
atama kararına ilişkin kararın aynı zamanda yetkilerinin de ortadan kalkmasına
neden olduğundan kayyum kararı ile yapılan genel kurul hükümsüz hale gelir.[14]
Ancak YTTK m.417 hükmü doğrultusunda, ilk derece mahkemesinin kararı kesin olduğundan
söz konusu ETTK döneminde oluşturulan kararın uygulama olanağı kalmamıştır.
YTTK’nın 411. ve 412. maddeleri sadece azlığın
genel kurul toplantısı isteme ve bunu gerçekleştirme hakkı ile ilgili hükümler
içermemektedir. Bunun yanı sıra, maddeler, yapılacak olan bir genel kurul
toplantısı için, azlığın kendi belirlediği gündem maddelerinin de eklenmesini
talep etmeye hakkı olduğunu hükme bağlamakta ve bu hakkın kullanılmasının
koşullarını belirlemektedir. Yasanın belirlediği koşullara baktığımızda,
azlığın toplantı yapılmasını istemesi halinde aranılan koşullar ve prosedürle
aynı olduğunu görmekteyiz. Ancak madde eklenmesi durumuna ilişkin bir de ek
koşul bulunmaktadır. Bu ek koşula göre, madde eklenmesine ilişkin talebin, genel
kurul toplantısının yapılmasına ilişkin ilan için Türkiye Ticaret Sicil
Gazetesine para yatırılmadan önce, müdürlere yapılması gerekmektedir. Elbette
müdürlerin bu istemi kabul etmesi halinde, gündeme madde eklenerek ilan
gerçekleştirilebilir. Ancak müdürlerin bu istemi reddetmesi ya da yedi gün
içinde karara bağlamaması halinde, toplantının yapılmasının kendiliğinden
ertelenmeyeceği gerçeği ile mahkemeye yapılan başvuruda ihtiyati tedbir
talebinin de yer alması gerektiğine inanmaktayız. Mahkemenin bu konuda vereceği
karar kesindir.[15]
Mahkeme kararı, diğer ilamlarda olduğu gibi, icra dairesi eliyle infaz edilir.[16]
Toplantıya çağırmaya ilişkin merasim, YTTK m.617/3 hükmü
gereği, anonim şirketlere ilişkin hükmün kıyasen uygulanması ile
gerçekleştirilir. Yine aynı maddeye göre, bakanlık temsilcisi ile ilgili
hükümler dışında, azlığın toplantıya çağrı hakkı, gündem maddesi önerme hakkı,
gündemin içeriği, çağrısız genel kurulun yapılabilmesi için gereken koşullar,
gündemde yer alması gereken konuların neler olduğu, tutanağın düzenlenmesi,
yetkisiz kişilerin toplantıya katılması halinde uygulanması gereken hükümlerin
neler olduğu konularında da anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyasen
uygulanacaktır.
YTTK m.617/2 gereği, genel kurul toplantısına
ilişkin ilanlar, genel kurul toplantı gününden en az 15 gün önce ilan edilir.
Ancak yine aynı maddeye göre, şirket esas sözleşmesi ile bu süre on güne kadar kısaltılabileceği
gibi uzatılabilir de.
YTTK 414/1. maddesine göre, ilanın ve toplantının
yapıldığı gün süreye dahil değildir.
Çağrıda YTTK m.617/3 ve m.617/2 ve m.414 hükümleri
birlikte değerlendirilmelidir.[17]
İlanlar, YTTK m.617/3’nın yollaması nedeniyle YTTK m.414/1
hükmüne uygun olarak yapılmalıdır. Bu nedenle ilanın, şirket esas sözleşmesinde
yer alan hükme uygun olmasının yanı sıra, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ve
şirketin internet sitesinde ilanın yapılması gerekir. Limited şirketlerde
ortakların kimlikleri belli olduğuna göre, bu ortaklara şirkete bildirdikleri
en son adreslerine yollanacak iadeli taahhütlü mektupla da ayrıca çağrı
yapılmalıdır.
Elbette anonim şirketler için YTTK 416. maddesinde
yer alan çağrısız toplantı olanağı, limited şirketler için de geçerlidir.
Çağrısız genel kurul yapılabilmesi için;
-
Bütün ortakların toplantıda bulunması,
-
Hiçbir ortağın çağrısız toplantı yapılmasına itiraz
etmemiş olması,
-
Toplantı sona erinceye kadar, tüm ortakların
toplantıda hazır bulunması yani toplantı boyunca ortakların tamamından oluşan
toplantı nisabının devam etmesi gerekir.[18]
Çağrısız genel kurul yapılıyorsa, tüm ortakların
oluru ile gündeme madde eklenebilir. Hatta gündeme madde eklenmesini
engelleyecek herhangi bir hüküm, esas sözleşmeye konamaz.
Yargıtay kararlarına göre, çağrısız genel kurul
yapabilmek için, tüm ortakların itiraz etmeksizin katılmış olması kuralı
mutlaka uyulması gereken bir kuraldır.[19] Kazancı İçtihat Bankası’nda yer alan Yargıtay
11. HD 28.05.2014 gün ve 2014/4452 E 2014/9938 K sayılı kararında, müdür
hakkında sorumluluk davası açmak için yapılan çağrısız genel kurul toplantısına
bile, müdürün çağrılması ve böylece tüm ortakların katılımının sağlanmasını
şart koşulmuştur. Ancak bilindiği gibi, kişilerin şahsi menfaatlerini
ilgilendiren, özellikle ibra ve ibradan kaynaklı konulardaki müzakerelere ve
oylamalara, ilgilinin katılması söz konusu olmamaktadır. Bu husus yasada açıkça
yer alan ve Kazancı içtihat Bankası’nda yayınlanan Yargıtay’ın 21.04.1998 gün ve
1997/10481 E 1998/2634 K sayılı kararında da benimsenmiş olduğundan, bir önceki
kararı anlamak ve açıklamak mümkün olmamaktadır. Toplantılardaki müzakerelere
katılamayacak ve oy kullanamayacak olan bir kişinin daveti, olsa olsa şeklen
yasaya uygun davranmaktan öte bir anlam taşımamaktadır.
Bu aşamada sormak istediğimiz bir soru
bulunmaktadır. 10 gündem maddesini içeren bir toplantının, tüm ortakların
katılımı ve itirazı olmadan başladığını düşünelim. Toplantının 8. maddesine
gelince bir ya da birden fazla ortak toplantıyı terk ederek, YTTK 416/1.
maddesinin emredici hükmüne aykırı bir durumun doğmasına neden olursa, daha
önce alınmış olan 7 gündem maddesine ilişkin kararlar geçerliliğini koruyacak
mıdır? Kişisel kanımıza göre, koruyacaktır. Çünkü söz konusu kararlar alınırken
yasanın aradığı tüm koşullar vardı ve kararların alınması bu koşullarda
gerçekleşmiştir.
Ortakların toplantıya daveti ile ilgili olarak ETTK
dönemine ait Yargıtay kararlarında bir istikrar olduğunu söylemek, kanımızca mümkün
değildir. Kazancı İçtihat Bankası’nda yer alan Yargıtay’ın 11. H.D. 1.2.1993
gün ve 1991/6466 E 1993/563 K sayılı kararında ve benzer kararlarında, usulüne
uygun olarak çağrılmayan ortağın iptal davası açma hakkının var olduğu kabul
edilmekle birlikte, bu usulsüzlüğün butlan nedeni olmadığı söylenmektedir. Buna
karşılık Yargıtay 11. H.D. 29.12.1998 gün ve 1998/7636 E 1998/7820 K sayılı
kararında, bu durumun “yokluk” olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanımızca, YTTK m.447/1.a bu çelişkiyi ortadan kaldıracak niteliktedir. Bize
göre, YTTK m.447/1 hükmü nedeni ile çağrıda usulsüzlük ya da çağrısız
toplantıya tüm ortakların katılmamış olması hali, butlan olarak kabul
edilmelidir. Katılmayan kişiyi sadece oy sayısı ile değerlendirmek, onun genel
kurula sunacağı bilgiler ışığında, genel kurulun kararını etkileyebileceği
gerçeğini inkar anlamına gelir ki, bu davranış “toplantılara katılma hakkı”
olarak adlandırdığımız hakkın kullandırılmaması demektir.
YTTK’nın 617/4. maddesi ETTK’da yer alan bir hükmü
tekrar ederek, ortakların yazılı oy kullanabileceğini hükme bağlamaktadır. Bu
maddeye göre, ortaklardan her hangi biri sözlü görüşme isteminde bulunmadıkça,
ortaklardan birinin önerisi, tüm ortakların onayına sunulmak ve hepsinin
onayını almak koşulu ile de genel kurul kararı haline gelebilir. Bu kuralın
işleyebilmesi için, YTTK’nın 618/1. maddesinin son cümlesinde belirtildiği gibi,
bu hususun şirket esas sözleşmesinde yazılı olması gerekir. Ancak ETTK’dan beri
merak ettiğimiz bir konuyu sizlerle paylaşmak isteriz, bize göre bu madde ile
sadece önerinin oy birliği ile kabulü doğrultusunda karar alınabilmelidir.
Maddenin yazılımı buna uygundur.[20]
Elbette şirket tek ortaklı şirket ise, tüm bu
işlemlerin gerçekleştirilmesine gerek yoktur. Ancak YTTK m.616/3 gereği, tek
ortaklı şirketlerde de kararın geçerli olabilmesi için, yazılı olması şarttır.
Kanımızca, bu yazılı olmak koşulundan şirketin karar defterine yazılmış olmasını
anlamak gerekmektedir. Meclis alt komisyonunda yapılan görüşmelerde, yazılı
olmasının sağlanması ile genel kurul kararlarının teşhisine olanak verilmiş ve
kötüye kullanılması önlenmiştir.
Akla gelen bir diğer soru ise, sirküler yolu ile oy
kullanmada, kararın ne zaman alındığının nasıl kanıtlanacağıdır. Çünkü
ortakların imza tarihi farklı olacağı gibi, bunların şirkete ulaştığı tarih de
farklı olacaktır. Kanımızca, karar tarihi olarak, son ortağın yazılı
bildiriminin şirkete ulaştığı tarih esas alınmalıdır. Çünkü tüm imzaların
toplanması bitmiş ve ortakların iradesi bir karar haline ancak bu tarihte
gelmiştir.
Şirketin internet sitesinin olması halinde, genel
kurul toplantıları elektronik ortamda da yapılabilir.[21]
YTTK 413/2. maddesi
gündeme bağlılık kuralını düzenlemektedir. Bu madde gereğince, ilan edilen
gündem dışında bir başka konunun görüşülmesi ancak yasada yer alan istisnalar
ile mümkündür. Bu istisnalardan biri YTTK 416/2. maddesinde düzenlenen çağrısız
genel kurul toplantıları içindir. Bu kuralı geniş yorumlamak mümkündür. Yani
çağrılı bir genel kurul toplantısında tüm ortaklar hazır ise ve ortaklardan her
hangi birinin itirazı yoksa gündeme yeni bir madde eklemek mümkündür. Çünkü
çağrılı toplantı, çağrısız genel kurul formatında toplantıya dönüşmüştür. Bu
istisnalardan diğeri ise, YTTK 413/3. maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye
göre, finansal tabloların müzakeresi gündemde var ise müdürlerin görevden
alınmaları ve yerine yeni müdürlerin seçimi, gündemde olmasa bile görüşülerek
karara bağlanabilir.
Eğer ilk toplantıda
toplantı nisabı sağlanamadığı için ikinci bir toplantı yapılacak ise bu
toplantıya ilişkin ilanın da aynen birinci toplantıdaki prosedüre uygun olarak
yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda ikinci toplantı ilanında ilk toplantının
gündeminde yer alan gündem maddeleri dışında bir başka gündem maddesine de yer
vermemek gerekmektedir.[22]
Toplantı başlamadan önce
YTTK m.417/4 gereğince, şirket müdürü tarafından imzalanan bir “hazır
bulunanlar listesi” toplantıya katılanların imzasına sunulur.
Toplantının nasıl
yönetileceği, YTTK’nın 419. maddesinde sözü edilen bir iç yönerge ile
belirlenmiş olduğundan, toplantının yönetimi, bu yönergeye uygun olarak
gerçekleştirilir. Eğer şirket böyle bir iç yönerge hazırlamamış ise, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan örnek iç yönergenin içereceği asgari
koşullara sadık kalınarak toplantı gerçekleştirilir.
ETTK’da da olduğu gibi,
YTTK 420/1. maddesi, genel kurulun ertelenmesine ilişkin hükmü içermektedir. Bu
maddeye göre, sermayenin onda birine sahip ortaklar, finansal tabloların
görüşülmesi ve buna ilişkin gündem maddelerinin görüşülmesinin ertelenmesini talep
edebilir. Böyle bir talepte gerekçe gösterilmesine gerek olmadığı gibi, genel
kurulun erteleme için aleyhe ya da lehe bir karar almasına da gerek yoktur.
Toplantı, kendiliğinden bir ay sonraya ertelenmiş olur. Müdür, yeni toplantı
gününe ilişkin çağrıyı sanki ilk kez toplantıya çağrı yapıyormuşçasına, YTTK
414. maddesinin koşullarına uygun olarak yapar. Erteleme, sadece finansal
tablolara ve ona bağlı gündem maddelerine ilişkin olduğu için, gündemde yer
alan diğer maddeler görüşülerek karara bağlanır.
Ertelemeden sonra
yapılacak olan genel kurul toplantısında, kural olarak, yeni bir erteleme
talebi yapılamaz. Bunun tek istisnası, YTTK’nın 420/2. maddesinde yer alan
şartların oluşmasıdır. Söz konusu maddeye göre, ilk toplantıda tutanağa geçen
itirazlara ilgililer tarafından “dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri” uyarınca cevap
verilmemiş olması halinde, ikinci toplantıda da erteleme kararı alınabilir.
Yasa ikinci erteleme
kararının koşullarını ve uygulanması gereken prosedürü belirlememiştir.
Kanımızca, böylesi bir durumun varlığında da ilk ertelemede olduğu gibi, genel
kurul tarafından bir karar alınmasına gerek olmamalıdır. Ancak bu kez erteleme
istemi, somut olarak belirtilmelidir. Buna rağmen, toplantıya devam edilecek
olursa, butlanla malul bu kararın saptanması için yargıya başvurmak gerekecektir.
ETTK’dan farklı olarak,
genel kurul toplantısında, her ortak, YTTK m.617/3 hükmünden yararlanarak,
kendisini ortak olan veya ortak olmayan bir kişi aracılığı ile temsil
ettirebilir. Bu hüküm, YTTK’nın getirdiği yeniliklerden birisidir.
YTTK m.617/3, limited
şirketlerin genel kurulunda tutulması gereken tutanak için de anonim şirketlere
ilişkin hükümlere atıfta bulunmuştur. Bu nedenle, tutanak, YTTK m.422’deki tutanağın
içeriğinin nasıl olacağı konusundaki hükümlere uygun olarak hazırlanmalıdır ve
aynı maddenin ikinci fıkra hükmüne göre, tescil ve ilanı gerektiren bir husus
varsa bunlar da tescil ve ilan edilmelidir.
Genel kurulda alınan
kararlar, YTTK 423/1. maddesi gereği, toplantıya katılmayan ve toplantıya
katılmakla birlikte olumsuz oy kullanan ortakları da bağlar.[23]
YTTK 424/1. maddesine
göre, bilançonun onaylanmış olması, aynı zamanda müdürlerin ve varsa
denetçilerin ibrası anlamına gelir. Elbette burada ibradan söz edebilmek için,
bilançonun;
-
Şirketin gerçek durumunu
göstermiş olması,
-
Bilançoda özellikle
sorumluluk konusu hakkında yeterince ve açık bilgi verilmiş olması gerekir.
Bu koşulları taşıyan
ibraya, açık ibra denir. Eğer bunlar, bilinçli olarak saklanmış ise, bilançonun
onanmış olması, ibrayı içermeyecektir.
Geçmiş dönem
uygulamalarımızda, gündemde bilançonun onaylanması maddesinin yanı sıra ibra
için de ayrı bir madde yazılmış ise, bilançonun onanmış olmasının ibra için
yeterli olmadığı kabul edilmekte idi. Kanımızca, bu uygulamaya devam edilmesi
doğru olacaktır. Çünkü alışkanlıklarımız bu yolda oluşmuştur ve gündem açıkça
ibranın bir sonraki maddede karara bağlanacağını söylemiştir. Ve bu nedenle
ortak, ibra yönündeki hakkını, bu
maddede kullanacaktır.
Kişisel kanımıza göre,
ibra, sadece bilançoda yer alan konuları içermekte, daha doğrusu hesaba ilişkin
konuları içermemektedir. Bazen bilançoda yer almayan bir konuda, örneğin
gerçekleştirilmemiş bir yatırım konusundan ötürü de ibra verilmemiş olabilir. Olağan
genel kurul toplantısı gündemini düzenleyen YTTK 409/1. maddesinde faaliyet
raporlarının da tartışılmasının zorunlu tutulmuş olması bu düşüncemizi desteklemektedir.
Bu nedenle, bilanço nedeniyle verilmeyen ibra ile bilanço dışında kalan
nedenlerden ötürü verilmeyen ibrayı karıştırmamak gerektiğine inanmaktayız.
Söz ibraya gelmiş iken,
müdürlerin kendi ibralarında oy kullanmalarının YTTK 436/2. maddesi ile
yasaklandığını belirtmekte yarar bulunmaktadır. Eğer müdür kendi ibrasına
katılmış ise, söz konusu genel kurulda bu konuda muhalefet bildirmeye gerek
olmaksızın dava açılabilmektedir.[24]
Katılmadığımız, Yargıtay
11. H.D. 19.07.2007 gün ve 2006/2171 E 2007/10775 K sayılı kararına göre,
evladının ibrasına ilişkin gündem maddesinin oylanmasında anne oy
kullanabilmektedir. Kararın gerekçesinde yer alan açıklamaya göre, ibra kişinin
şahsi işlerinden sayılmamaktadır. Bu nedenle annenin ibrada oy kullanması
engellenmemelidir.
Genel Kurulda Oy Hakkı Ve Oydan Yoksunluk
YTTK’nın 617/1. maddesi gereği her ortak en az bir
oy hakkına sahiptir.
Oy hakkının olup olmadığına bakılmaksızın, her
ortağın genel kurul toplantısına katılma hakkı vardır. Ayrıca toplantıya
katılma hakkı için, taahhüt edilen sermayenin bilfiil getirilmiş olması da
gerekmemektedir.[25]
Ortakların oy hakkı, kural olarak YTTK’nın 617/1.
maddesinde belirtildiği gibi, esas sermaye paylarının itibari değerine göre
hesaplanır. Bu nedenle, YTTK’nın 583/1. maddesindeki istisna dışında her bir
esas sermaye payı 25 TL den az olamayacağı için, her bir 25 TL bir oy hakkı
vermektedir. Ancak bu kural, mutlak bir kural değildir. Bunun istisnası, ikinci
fıkrada hükme bağlanmıştır. Bu maddeyi doğru değerlendirmek için, maddenin
gerekçesini aşağıda bilgilerinize sunmaktayız.[26]
“Madde
617 gerekçesi -
Tasarının 617 nci maddesi, son fıkrası hariç, yenilik içermemektedir. Sayılan
konularda anonim şirket hükümlerine göndermede bulunmak suretiyle maddeye
derinlik kazandırılmıştır.
Son
fıkra, anonim şirket yönetim kurulu kararları için öngörülmüş bulunan bir karar
verme usulünün limited şirkette genel kurul kararlarının alınmasında
uygulanması amacıyla kaleme alınmıştır. Gerçekten 6762 sayılı Kanunun 330 uncu
maddesinin dördüncü fıkrası ve Tasarının 390 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası
hükmü uyarınca, yazılı bir öneriye yazılı olarak katılmak suretiyle yönetim
kurulu kararı alınabilir. Bu tür kararlar yabancı öğretide sirküler karar diye
anılır. Sirküler karar limited şirketler genel kurul kararlarının alınmasında
büyük bir ihtiyaca cevap verebilir. Limited şirketlerde yazılı oya izin
verildiğine göre, sirküler karara da kanunen olanak tanımak eşyanın doğası
gereğidir.
Gerekçeden ve madde yazılımından da anlaşıldığı gibi iki oy hakkı söz
konusu olmaktadır. Bunlarda biri ve temel olanı esas sermaye paylarının itibari
değeri üzerinden hesaplanan oy hakkıdır diğeri ise esas sermaye paylarının
sayısına göre hesaplanan oy hakkıdır.”
YTTK’nın 618/3. maddesine baktığımızda, ikinci
fıkranın getirdiği istisna şirketin yönetimini ele geçirme tehlikesini de
yaratacağı için, ikinci fıkraya göre esas sermaye paylarının sayısı oy hakkı olarak
benimsenmiş olsa bile
-
Denetçilerin seçimi,
-
Şirket yönetimi ya da onun bazı bölümlerinin
denetimi için özel denetçi seçimi,
-
Sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesi,
konularında bunun
Uygulanmayacağı ve esas sermaye paylarının itibari
değerine göre oy kullanılacağının hükme bağlandığını görmekteyiz.
YTTK’nın 618/3. maddesinde hükme bağlanan husus, oy
hakkından yoksunluk olmayıp esas sermaye payı sayısına göre oy kullanmayı
istisnai olarak önleyen bir hükümdür. Buna karşılık, YTTK’nın 619. maddesinde
üç fıkra halinde ortağın oydan yoksun kalması hali düzenlenmiştir.
“Oy hakkından yoksunluk
MADDE 619-
(1) Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin
ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
(2) Şirketin kendi
esas sermaye payını iktisabına ilişkin kararlarda, esas sermaye payını devreden
ortak oy kullanamaz.
(3) Ortağın
bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını
onaylayan kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz.”
İştirak
halinde mülkiyette, iştirakçilerin hepsi toplantıya katılabilir ise de oy
kullanabilmesi için aralarından birini görevlendirmeleri gerekmektedir. Diğer
bir anlatımla, Medeni Kanun’un iştirak halinde mülkiyet hükümleri arasında yer
alan mülkiyetin temsiline ilişkin tüm kurallar burada da geçerlidir.[27]
Payın
rehnedilmesi ya da üzerinde intifa hakkı tesisinde, katılım hakkı pay sahibinde
kalır.[28]
Vasi,
vasiyeti tenfiz memuru, tereke yöneticisi gibi mahkeme tarafından atanan
kişilerin de katılım hakları bulunmaktadır.[29]
Velayet
altında olan çocuk adına, veli, toplantıya katılır. Ancak anne, baba izin verir
ve çocuk sınırlı ehliyetsiz konumuna gelirse, toplantıya katılır ve oy
kullanır.[30]
Pay
sahibi, toplantıya danışmanı ile katılabilir ise de[31] danışmanın söz ve oy hakkı yoktur.
Toplantı Ve Karar Yeter Sayısı
Yasa, toplantı yeter sayısını hükme bağlamamış
olmasına rağmen, karar yeter sayısını belirlemiştir. Bu nedenle, toplantı yeter
sayısı saptanırken, karar yeter sayısı dikkate alınmalıdır diye düşünmekteyiz.[32]
Ayrıca, toplantı boyunca karar nisabının altına
düşülmemelidir.[33]
YTTK m.620/1 hükmüne göre, kanun ya da şirket esas
sözleşmesinde aksi öngörülmedikçe, seçim kararları dahil tüm kararlar,
toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır.
Bu maddeye göre, YTTK m.621’de hükme bağlanan
ağırlaştırılmış nisapların yanı sıra, şirket esas sözleşmesi ile de bazı
kararlar için ağırlaştırılmış nisap oluşturmak mümkündür. Ancak YTTK m.621/2
gereği, şirket esas sözleşmesinde yapılacak değişiklik ile bir konudaki karar
alma nisapları arttırılıyorsa, bu ancak şirket sözleşmesinde öngörülecek
nisapla mümkündür .
Kanunda karar yeter sayısını belirleyen maddenin m.621/1
olduğunu görmekteyiz. Önemli kararlar madde başlığını taşıyan bu hüküm aynen
aşağıya alınmıştır.
“Önemli kararlar
MADDE 621-
(1) Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte
ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir
arada bulunması hâlinde alınabilir:
a) Şirket
işletme konusunun değiştirilmesi.
b) Oyda imtiyazlı
esas sermaye paylarının öngörülmesi.
c) Esas sermaye
paylarının devrinin sınırlandırılması, yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
d) Esas
sermayenin artırılması.
e) Rüçhan
hakkının sınırlandırılması ya da kaldırılması.
f) Şirket
merkezinin değiştirilmesi.
g) Müdürlerin
ve ortakların, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyette
bulunmalarına genel kurul tarafından onay verilmesi.
h) Bir ortağın
haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve
bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten
çıkarılması.
ı) Şirketin
feshi.”
Genel Kurul Kararlarının Butlanı ve İptali
ETTK butlana ilişkin bir hüküm içermemekteydi ve bu
konu BK’nun butlana ilişkin hükümlerinden yararlanılarak çözümlenmekteydi. Buna
karşılık YTTK butlanı ayrıca düzenlemiş ve uygulamaya ışık tutmuştur. Ancak
YTTK 622/1. maddesinin anonim şirketlere ilişkin hükümlere yapmış olduğu atıf
nedeniyle, YTTK m.447’yi gözden ırak tutmamak gerekmektedir. Söz konusu maddeye
göre, butlan için sayılmış olan nedenler, sadece belirleyici özellik
taşımaktadır. Bunun dışında kalan diğer butlan nedenleri de uygulama olanağına
sahiptir.[34]
Her şeyden önce yokluğu, butlanı ve iptali tanımlamakta
yarar bulunmaktadır.
-
Yokluk
hali: Hukuki işlemin kusucu unsurlarından biri eksik ise
o hukuki işlem yok sayılmalıdır. Hukuki işlem hiç doğmamıştır.[35]
-
Butlan
hali: Kurucu unsurları tamam olmakla birlikte geçerlilik
şartlarından, kamu düzenini ilgilendirecek derecede bulunanları gerçekleşmemiş
ise hukuki işlem hükümsüzdür.
-
İptal
edilebilirlik hali: Yokluk ve butlan mutlak hükümsüzlük halleridir.
Bunun dışında kalan sakatlık halleri, iptal edilebilirliktir. İptal
edilebilirlikte, hukuken geçerli, fakat kararın bünyesinde bulunan sakatlık
nedeniyle iptali istenebilecek bir durum var demektir. Yokluk ve butlanda,
süreye bağlı olmaksızın dava açılabilecek iken; iptalde ilgili yasada
belirtilen süreye bağlı olarak dava açılması gerekir, aksi takdirde iptal
edilebilir olan karara karşı dava hakkı ortadan kalkar.[36]
Uygulama açısından önem taşıdığı için hemen
belirtmekte yarar vardır ki, ana sözleşmeye aykırı karar alınması hali iptal
nedenini oluşturmaktadır.[37]
YTTK’nın 622/1. Maddesi, bu konuda anonim
şirketlere ilişkin hükümlere atıf yapmakla yetinmiştir. İşbu nedenle YTTK m.445
vd. maddelerini incelememiz gerekecektir.
YTTK 446/1. Maddesi, kimlerin iptal davası
açabileceğini hüküm altına almıştır. Bu maddeye göre;
-
Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren
ve muhalefetini tutanağa geçirten,
-
Toplantıya katılıp katılmadığına, olumsuz oy
kullanıp kullanmadığına bakılmaksızın
o Gündemin
gereği gibi ilan edilmediğini
o Genel
kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin bizzat yada temsil yolu ile genel
kurula katılmış olduğunu
o
Genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına izin
verilmediğini iddia eden kişiler iptal davası açabilirler.
Ancak bu kişiler tarafından açılan iptal davası
açılması halinde, dava açan kişinin, bu iddialarının yanı sıra, söz konusu
aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu da kanıtlaması
gerekecektir. Örneğin, genel kurul toplantısına hakkı olmadığı halde
katılanların, bu katılımı olmasa idi dahi, söz konusu karar alınacak ise,
davanın kabulü söz konusu olmayacaktır.[38]
Kararların yerine getirilmesi, kişisel
sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinin her biri iptal davası
açabilir.
İptal davaları, karar tarihinden itibaren üç ay
içinde açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü süre olup, hakim tarafından resen
gözetilir.
İptal davası açan kişiler, genel kurul kararının;
-
Kanuna,
-
Esas sözleşmeye,
-
Özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğunu
kanıtlamakla yükümlüdür.
Söz konusu dava, şirket merkezinin bulunduğu
yerdeki asliye ticaret mahkemesinde görülür. Bu, kesin yetki kuralı olduğu
için, mahkeme tarafından resen gözetilir. Örneğin, çağrının usulsüzlüğüne dayanan
bir iptal davasında bile çağrının usulsüz yapıldığının ispatlanmasının yanı
sıra, bu davranışın yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına da aykırı
olduğunun ispat edilmesi gerekir.[39]
Butlan davasının koşulları ise, YTTK 447.
maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre bir kararın butlanla malul
olması için;
-
Pay sahibinin a) Genel kurula katılma hakkını
sınırlandıran ya da ortadan kaldıran b) Asgari oy kullanma hakkını
sınırlandıran ya da ortadan kaldıran c) Dava hakkını sınırlandıran ya da
ortadan kaldıran d) Bilgi alma hakkını kanunen izin verilen ölçü dışında
sınırlandıran e) İnceleme ve denetleme hakkını kanunen izin verilen ölçü
dışında sınırlandıran
-
Anonim şirketlerin temel yapısını bozan
-
Sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan
nitelikte bir karar olması
gerekmektedir.
Kazancı İçtihat Bankası’nda yer alan YHGK
28.03.2014 gün ve 2014/11-232 E 2014/404
K sayılı kararında da benimsendiği gibi, genel kurul kararlarının iptali
davasında, ihtiyati tedbir istenmelidir. Kişisel kanımıza göre, söz konusu
ihtiyati tedbir kararının ret ya da kabulü halinde, HMK’nın hükümlerinden
yararlanılarak bölge adliye mahkemelerine başvurmak hakkı bulunmaktadır.
Gerek iptal gerekse butlan davaları, şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılır. Bu davalarda
basit yargılama usulü uygulanır. İptal davalarının açılması hak düşürücü süreye
bağlanmış olmasına rağmen, butlan davaları süreye bağlı değildir. Ayrıca iptal
davası açmada ortak olmak ve davanın kesinleşmesine kadar geçen sürede ortak
olma vasfını korumak dava şartı olmasına rağmen, butlan istemli davalarda ortak
olma şartı aranmaz, davanın açılmasında hukuki yararı bulunan herkes dava
açabilir.
EK
Kazanci içtihat bankasında yer alan Yrg 11HD
03.10.2006 gün 2005/10297 E 2006/9676 K ve 08.02.1999 gün 1998/9079 E 1999/636
K sayılı kararlarına göre açık ibradan sonra sorumluluk davası açılamaz.
Kazanci içtihat bankasında yer alan Yrg 11 HD
24.06.1976 gün 1976/2890 E 1976/3333 sayılı kararına göre, bilançonun kabulüne
rağmen yönetim ibra edilmeyebilir.
Kazanci içtihat bankasında yer alan Yrg 11 HD
15.03.2010 gün 2010/2372 E 2010/2789 K sayılı kararına göre, hesap kurulunun
raporunun okunmuş aynı zamanda oylama anlamına gelmez. Bu nedenle oylama istemi
her zaman yapılabilinir.
[1] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 40
[2] YTTK m.407 ve m.415
[3] Bkz. dipnot 1
[4] Bkz. dipnot 1
[5] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C
XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 42
[6] Bkz. dipnot 5,
Fahrettin Önder - Yargıtay Kararları Açısından Limited
Şirket Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 9 Ey. Ünv. HFD, cilt 7, sayı 1,
yıl 2005, sayfa 104
[7] Abdullah Erdoğan - GÜHFD C
XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 53
[8] Yeni TTK m.409/2
[9] Kazancı İçtihat Bankası -
Yargıtay 11. H.D. 25.02.2014 2012/13135 E 2014 /3515 K sayılı kararı
[10] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 54-55
[11] Yargıtay 11. H.D.
04.10.2001 gün 2001/5401 2001/7393 K sayılı kararına göre, ortağın defter ve belgeleri
incelemesine olanak verilmemesi, ortağın genel kurul toplantısı talep etmesi
için yeterli bir sebeptir. Söz konusu karara Kazancı İçtihat Bankasından
ulaşılabilir.
[12] Kazancı İçtihat Bankası - Yargıtay 11. H.D. 21.10.2004 gün 2004/644 E
2004/1010 K sayılı kararı
gün
[13] Kazancı İçtihat Bankası -
Yargıtay 11. H.D. 09.06.1997 gün 1997/3474 E 1997/4456 K sayılı kararı
[14] Kazancı İçtihat Bankası -
Yargıtay 11. H.D. 29.05.2003 gün 2003/242 E 2003/5649 K sayılı kararı
[15] Kazancı İçtihat Bankası -
Yargıtay 11. H.D. 15.12.2014 gün 2014/12405 E 2014/19708 K ve 01.07.2014 gün
2014/8014 E 2014/12619 K sayılı kararları
[16]Kazancı İçtihat Bankası -
Yargıtay 12. H.D. 12.09.2005 gün 2005/13525 E 2005/16820 K sayılı kararı
[17] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 56
[18] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 60
[19] Kazancı İçtihat Bankası –
Yargıtay 11. H.D. 17.05.2011 gün 2009/12744 E 2011/6060 K sayılı kararı
[20] Aksi görüş için bkz.
Abdullah Erdoğan - GÜHFD C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 57
[21] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 53
[22] Kazancı İçtihat Bankası -
Yargıtay 11. H.D. 28.03.1974 gün 1974/645 E 1974/1075 K sayılı kararı
[23] Fahrettin Önder -
Yargıtay Kararları Açısından Limited Şirket Genel Kurul
Kararlarının Hükümsüzlüğü, 9 Ey. Ünv. HFD, cilt 7, sayı 1, yıl 2005, sayfa 106
[24] Kazancı İçtihat Bankası –
Yargıtay 11. H.D. 11.06.2015 gün 2015/1843 E 2015/8132 K sayılı kararı
[25] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 53
[26] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 58
[27] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 45
[28] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 46
[29] Bkz. dipnot 27
[30] Bkz. dipnot 27
[31] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 48
[32] Fahrettin Önder -
Yargıtay Kararları Açısından Limited Şirket Genel Kurul Kararlarının
Hükümsüzlüğü, 9 Ey. Ünv. HFD, cilt 7, sayı 1, yıl 2005, sayfa 105
[33] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 59-60
[34] Ünal Tekinalp - Emredici
Hükümler Açısından Genel Kurul Kararlarının İptali ve Butlanı Sorunu, İmregün
Anısına, sayfa 13-14
[35] Fahrettin Önder -
Yargıtay Kararları Açısından Limited Şirket Genel Kurul Kararlarının
Hükümsüzlüğü, 9 Ey. Ünv. HFD, cilt 7, sayı 1, yıl 2005, sayfa 107
[36] Abdullah Erdoğan - GÜHFD
C XVII Y.2013, sayı 3, sayfa 109
[37] Ünal Tekinalp - Emredici
Hükümler Açısından Genel Kurul Kararlarının İptali ve Butlanı Sorunu, İmregün
Anısına, sayfa 17
[38] Ünal Tekinalp - Emredici
Hükümler Açısından Genel Kurul Kararlarının İptali ve Butlanı Sorunu, İmregün
Anısına, sayfa 15
[39] Kazancı İçtihat Bankası –
Yargıtay 11. H.D. 01.06.1998 gün 2002/3202 E 2002/6110 K sayılı kararı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder