Av.
Ender DEDEAĞAÇ & Av. Elçin SANAL
LİMİTED ŞİRKETLERLE İLGİLİ UYUŞMAZLIKLARDA
UYGULANACAK HÜKÜMLER
YTTK 1 ve ETTK
1 maddeleri aynı hükümleri içermektedir. Bu nedenle ETTK döneminde var olan
ilmi ve kazai içtihatlar bu dönem içinde geçerlidir. Her iki madde arasında ki
fark, ETTK de ticari işletme tanımı yapılmamış,bunun yerine ticri işletme
türlerinin sayılması ile yetinilmiş olmasına rağmen YTTK da ticari işletme
kavramına yer verilmiş olmasıdır. .
Her iki yasaya
göre, mahkeme bir uyuşmazlık halinde öncelikle, TBK 26. Maddesinde hükme
bağlanan akit serbestliği kuralına uygun davranarak, taraflar arasında var olan
akdin/sözleşmenin, kanunun emredici hükümlerine aykırı olmayan hükümlerini
uygulamakla yükümlüdür. Bu husus şirket ortakları ile şirket arasında doğacak
olan uyuşmazlıklarda da geçerli olup, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta,
sözleşme olarak şirket sözleşmesi öncelikle uygulanmalıdır. Şirket
sözleşmesinde bir boşluk bulunuyorsa, bu boşluk, öncelikle, bu konuda yer alan
yorumlayıcı ve tamamlayıcı hükümlerle giderilmeye çalışılmalıdır.
Eğer akitte/şirket
sözleşmesinde, yer alan hükümler uyuşmazlığı çözmeye yetmez ise, bu kez, uyuşmazlığa
ticari hükümler uygulanmalıdır. Ticari hüküm tanımı YTTK 1 maddesinde yer
almıştır. Bu hükme göre, Bu kanundaki (YTTK) hükümlerle, bir ticari işletmeyi
ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler,
ticari hükümlerdir.
Eğer uyuşmazlık
ticari hükümlerle yani YTTK da yer alan ve diğer kanunlarda yer alan ticari
hüküm olarak kabul edilecek hükümlerle çözümlenemez ise, bu kez, uyuşmazlık
ticari örf ve adete göre çözümlenmelidir.
Bu aşamadan
sonra da bir çözümsüzlük söz konusu ise, uyuşmazlık genel hükümlere göre
çözümlenmelidir.
Burada dikkat
edilmesi gereken bir husus, YTTK 1/2 maddesinde yer alan ticari örf ve adet ile
hukukun diğer alanlarında kabul ettiğimiz genel anlamdaki örf ve adetin farklı
oluşudur. Ticari uyuşmazlılarda, bir uygulamanın örf ve adet olarak kabul edilebilmesi
için, bu konunun,5590 sayılı kanun gereğince Ticaret ve Sanayi odasınca kabul
edilmiş olması gerekir. Ticaret ve Sanayi Odalarınca kabul edilen örf ve
adetleri ikiye ayırmak mümkündür. YTTK 2/2 maddesine göre, bu ayrım dikkate
alınarak, bir ticaret dalına veya bir bölgeye daha doğrusu uyuşmazlığın
bulunduğu ticaret dalına veya bölgeye ait örf ve adetler genel örf ve
adetlerden önce uygulanır. Eğer uyuşmazlığın tarafları farklı bölgelerde ise bu
kez ifa mahallindeki örf ve adet önce uygulanır.
Kanımızca, yasa,
farklı ticaret dallarına ilişkin örf ve adetin uygulanmasında, önceliğin
hangisine ait olacağını hükme bağlamamıştır.
Ticari
teamülleri örf ve adet olarak kabul etmemek gerekir. Uyuşmazlığın çözümünde,
ticari teamüllerin varlığı halinde, bunlar YTTK 2/2 maddesi hükmü gereği, irade
açıklamalarında dikkate alınmalıdır.
Ticari örf ve
adet ancak uyuşmazlığın taraflarının tacir olması halinde uygulanabilir. Eğer
taraflardan biri tacir değil ise, ticari örf ve adetin tacir olmayan kişiler
için uygulanabilmesi şarta bağlıdır. Bu durumda, ticari örf ve adetin
uygulanmasından yararlanacak olan taraf tacir, karşı taraf tacir değil ise, tacir olmayan kişinin, bu örf ve adeti
bildiğinin yada bilmesi gerektiğinin tacir olan tarafça, kanıtlaması gerekir.
Elbette, uyuşmazlığın çözümünde, tacir olan tarafın aleyhine uygulanacak olan
bir örf ve adet varsa, burada tacirin kuralı
bildiğinin yada bilmesi gerektiğinin kanıtlanması gerekmez. Kuralın
varlığı, uygulanmasını gerektirir.
Ticari örf ve
adetle de çözümlenemeyen uyuşmazlıkların genel hükümler yolu ile çözümlenmesi
gerekir. YTTK 1 maddesinde yer alan TMK ile YTTK arasındaki ayrılmaz bütünlük
hükmüne rağmen, TMK ve TBK hükümleri, genel hükümler arasında yer almaktadır. Elbette
genel hükümler içine diğer kanunlarla birlikte genel örf ve adet kuralları da
girmektedir. (Bu konuda Ticaret Kanunu Hakkında Düşündüklerim adlı Ankara
barosu tarafından yayınlanan kitabıma bakmak mümkündür.)
Sözleşme
serbestisi için örnek karar olarak, Ticaret kanunu.net adlı sitede yayınlanan
11 HD 23.02.2010 gün 2008/6130 E 2010/2066 K sayılı cezai şart ile ilgili
kararını ve Genel hükümlerin örneğin borçlar kanunu hükümlerinin ticari örf ve
adetten sonra uygulanacağına ilişkin olarak Kazancı içtihat bankasından
25.03.1931 gün ve 1931/26 E 1931/36 K sayılı kararını gösterebilirim.
Yaşadığımız olaylar arasında anonim şirkete
ilişkin genel kurul kararının iptali davasını bile 10 yıldan fazla sürede
çözdüğümüzü bildiğimizden ötürü, Yargıtay 11 HD 11.02.2014 gün 2013/18373 E
2014/2351 K, 20.06.2013 gün 2012/15246 E 2013/1293 K ve 4.2.2014 gün 2012/9915
E 2014/1889 K ve de aynı dairen 13.06.2013 gün ve 2011/14131 E 2013/12400 K (
son karar Erdem&Erdem sitesinde Prof Dr. H.Ercüment Erdem’in makalesinden
diğerleri Kazancı İçtihat Bankasından alınmıştır)sayılı kararlarında YTTK nın
yürürlüğe girmesinden önce açılan fakat YTTK nın yürürlüğe girdiği tarihte
kesinleşmeyen davalarda YTTK uygulanacağı hükme bağlandığını bu aşamada
hatırlatmada yarar görmekteyiz.
LİMİTED ŞİRKETİN TANIMI
Limited şirketlerin
tanımı YTTK nın 573 maddesinde yer almaktadır. Bu tanım ETTK nın 503.
maddesinde yer alan tanımdan farklıdır. ETTK 503/1 maddesinde “İki veya daha
fazla hakiki ve hükmü şahıs tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup,
ortaklarının mesuliyeti koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve esas
sermayesi muayyen olan şirkete limited şirket denir” şeklinde bir tanım yer
almaktadır. Bu tanım, ETTK nın 503/3 maddesinde yer alan “271 madde hükmü
limited şirketler hakkında da caridir.” Hükmü ile desteklenmiştir. ETTK nın 271
maddesinin 1 ve 2 fıkralarına baktığımızda ise, anonim şirketlere ilişkin olan
“Anonim şirketler, kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve konular
için kurulabilir. Şu kadar ki, esas mukavelede şirket mevzuunun hudutlarının
açıkça gösterilmiş olması şarttır” hükmü ile karşılaşmaktayız. ETTK 503/3
maddesinde yer alan, bu hüküm, yapılan atıf nedeni ile, limited şirketlerin
kanunen yasak olmayan tüm faaliyetlerde bulunabileceğini ancak bunun esas
sözleşmede gösterilmesinin şart olduğunu belirtmektedir. Ancak, ETTK nın 503/3
maddesi hükmüne göre, limited şirketler sigortacılık yapamazlar ve ETTK nın
503/2 maddesi hükmüne göre “Ortaklar tarafından konulan sermaye için, anonim
şirkette olduğu gibi hisse senedi çıkaramaz.”
YTTK nın 573/1
maddesinde yer alan hükme göre ise ”Limitet şirket, bir veya daha çok gerçek
veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi
belli olup, bu sermaye payların toplamından oluşur”. Görüldüğü gibi, yeni hükme göre, tek ortaklı
limited şirket kurmak olanaklı hale gelmiştir. Bu nedenle, ETTK nın 504.
maddesinde yer alan ve ortak sayısının ikinin altına düşmeyeceğini belirten
hüküm de YTTK da yer almamaktadır. Ancak ETTK nın 504 maddesinde yer alan,
limited şirketlerin ortak sayısının elliden fazla olamayacağına ilişkin hükmü
YTTK nın 574/1 maddesinde yer almış ve böylece en fazla ortak sayısı, ilkesi
devam ettirilmiştir. Ancak, ortak sayısının elliyi aşması halinde yaptırım
olarak uygulanacak her hangi bir yasa maddesi bulunmamaktadır. Her halde
ortakların tescil ve ilanı aşamasında ticaret sicil müdürü bu talebi ret ederek
yasanın uygulanmasına olanak sağlayacaktır.
ETTK nın 503/3
maddesinde yer alan limited şirketlerin sigortacılık yapamayacaklarına ilişkin
yasaklama YTTK da yer almamaktadır. Ancak, bu hükmün limited şirketlere ilişkin
hükümler arasında yer almaması, limited şirketlerin sigortacılık hizmeti
yapabileceği anlamına gelmemektedir. Madde gerekçesinde de belirtildiği gibi,
limited şirketlerin sigortacılık yapamayacaklarına ilişkin yasak, sigortacılık
hizmetlerini düzenleyen kanun içinde yer aldığından ve de YTTK nın 573. maddesi
de limited şirketlerin kanunen yasaklanan işleri yapamayacaklarını hükme
bağladığından ötürü, tekrardan kaçınmak için, bu hükme YTTK da yer
verilmemiştir.
Limited şirket için bir tanım yer almamakta ise de YTTK 573/1 maddesinden
yararlanarak,” Bir ve daha fazla
gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup ortakların
sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve esas sermayesi
belirli olan, tüzel kişiliğe sahip bir sermaye şirketidir.” diye bir tanım
oluşturmak mümkündür.
YTTK nın 573 maddesi
ETTK nın 503 maddesinden ayrılmış ve bundan böyle limited şirketlerin nama
yazılı senet çıkararak, esas sermaye paylarını senete bağlamasına izin
vermiştir. Bu hüküm YTTK nın 593. maddesinde yer alan, senetin ispat vasıtası
olma özelliğini ve senette bulunması gereken bilgileri düzenleyen hükümle
birlikte değerlendirilmelidir. Çünkü, limited şirketlerde hükme bağlanan senet
ile anonim şirketlerde belirtilen senet birbirinden farklıdır. Limited
şirketlerin çıkaracakları senet, yasa koyucu tarafından, sadece pay
sahipliğinin ispat vasıtası olarak değerlendirilmiştir.
Gerek ETTK gerekse
YTTK da yer alan tanımlara göre, bir sınırlama olmadığı için tüm tüzel kişiler
limited şirketlere ortak olabilmektedir. Kanımızca bu yaklaşım, MK da yer alan
tüzel kişi ehliyetine ilişkin hükümle bağdaşmamaktadır. Çünkü, MK 48 ve 49.maddesine
göre, bir tüzel kişinin ehliyeti, esas sözleşmesinde belirtilen konu ve
maksatla sınırlıdır. Bunun dışına çıkılamaz. Zaten ETTK nın 137 maddesinde ve
YTTK nın 125.maddesinde yer alan hüküm de bunu belirtmektedir.
Moroğlu/Kendigelen TTK ve ilgili Mevzuat Beta yayınları 2004 basının 74
sayfasında yer alan Yrg HGK 1.7.1964 T 386/500 sayılı kararına baktığımızda da
bunu açıkça görmekteyiz. Söz konusu karara göre “…137. maddesi hükmünce, ancak
işletme konusunun çerçevesi içinde kalmak şartı ile haklar edinebilirler.
Bundan dolayı bu gibi ortaklıklar, burada gösterilen sınırlar dışında işlem
yapamazlar, ödemede bulunamazlar.” Kanımızca, MK hükmündeki açıklık nedeni ile
dernekler gibi sosyal amaçlara yöneltilmiş kişi topluluklarının mal varlığı
topluluğu olarak oluşan ticaret şirketlerine ortak olması yasaya aykırıdır.
Vergi yasalarında bunların vergi sorumlusu ve mükellefi olmalarını öngören
hükümler, çalışan personel, hizmete sunulan lokal, vakfedilen gelir getirici
malın yönetimi gibi konularla sınırlandırılmalı ve bunların şirket ortağı
olmasına olanak tanınmamalıdır.
Tüzel kişilerin ortak olabilmeleri için,
elbette, bunların esas sözleşmelerinin buna izin vermesi ve yetkili
organlarının bu doğrultuda karar alması gerekmektedir.
Limited şirketler
için, Ultra Vires kuralının benimsenmiş olması, limited şirketlerin bir başka
şirkete ortak olması aşamasında, yukarıda yer alan sınırlamaları ortadan
kaldırmamaktadır. Çünkü söz konusu kural, tüzel kişi adına hareket eden
vekil/temsilcinin üçüncü kişiyle yapmış olduğu hukuki işlemler için uygulanacak
bir kural olup, bu işlemler kuruluş belgesindeki konuları aşmış olsa da geçerli
saymaktadır. Buna karşılık, tüzel kişi ile temsilci/vekili arasındaki ilişki de
vekil/temsilcinin kuruluş belgesini aşan işlemlerinden dolayı, yani ultra vires
kuralı nedeni ile üçüncü kişi açısından geçerli saydığımız işlemlerden ötürü,
limited şirkete karşı sorumluluğu devam etmektedir.
Her ne kadar YTTK 573/1 ve 574/1 maddeleri tek
ortaklı limited şirketlerin kurulmasına izin vermekte ise de, YTTK 573/3
maddesine göre limited şirket “…tek ortağının kendisinin olacağı şekilde esas
sermaye payını iktisap edemez.” Çünkü böylesi bir davranış halinde, limited
şirketin gerçek ya da tüzel kişi bir ortağı kalmayacaktır.
Gerçek kişinin gerek kuruluş aşamasındaki
gerekse kuruluştan sonraki aşamalarda paydaş olarak şirkete katılımlarında,
ergin ve mümeyyiz olması aranılan koşuldur. Ancak, gerçek kişinin küçük yada
kısıtlı olması paydaşlığı engellemeyeceği için, böylesi bir durum varsa,
veli yada vasi gereken yasal yolları tamamlayarak, bu kişilerin de ortak
olmalarını sağlayabilir.
Ülkemizde sık sık görülen uygulamalardan biri,
şirket kurmak isteyen aile reisinin, ailenin diğer bireylerini söz konusu
şirkete ortak göstermesidir. Böylece şirket kuran aile reisi, tüzel kişiye
tanınan haklardan yararlanmış olmayı istemektedir. Böylesi bir şirket
kurulduğunda, küçük olan çocuğun ortak olarak gösterilmesi halinde, veli olan
aile büyüğü ile çocuğun yararları çatıştığından ötürü, yasal izin alınması
gerekmektedir. İlk bakışta, bunun gereksiz olduğu söylenebilir ise de,
özellikle limited şirketlere ilişkin, ortak sorumluluğu dikkate alındığında, ne
denli doğru bir uygulama olduğu anlaşılmaktadır. Üstelik küçüğün mal varlığı
olmadığı için, küçük için yatırılan sermaye bağış niteliğinde olacağından
ötürü, veraset ve intikal vergisine konu olan bir uygulama ortaya çıkacaktır.
Bu nedenle, tek ortaklı şirket kurmaya ilişkin
kuralların yaşamımıza kazandırılması, toplumun yapısı açısından yararlı bir
davranış olmuştur. Böylece, aile bireyleri sadece hatır için katıldıkları,
şirketin işleyişinden kaynaklanan zararlardan korunmuş olacaktır.
Ancak, eğer tek ortaklı bir şirket kurulacak ise
ve sermayenin yeterli olmasının yanı sıra diğer koşullar da uygun ise,
kurulacak olan şirketin anonim şirket olmasını önermekteyiz. Çünkü, kamu
borçlarından ötürü, limited şirket ortağına yüklenen sorumluluklar anonim
şirket ortağına yüklenmemiştir. Hatta, şirket kurmaksızın bir şahıs işletmesi
açıp bunu ticari mümessil ve/veya ticari vekiller ile yürütmek yerine, anonim
şirket kurup, ticari mümessili şirketin tek kişilik yönetim kurulu üyesi
yapmak, fiilen ticaretle uğraşmak istemeyen, ancak servetini sermaye olarak
değerlendirmek isteyen kişiler için en uygun yol olarak gözükmektedir.
Tüzel kişilerin ortak olabilmeleri için,
elbette, bunların esas sözleşmelerinin buna izin vermesi ve yetkili
organlarının bu doğrultuda karar alması gerekmektedir.
Şirketin ortak sayısını belirlemek kuruluş
aşamasında kurucu yada kurucuların hakkıdır. Şirketin devamı sırasında da ortak
sayısı ile ilgili kararları almak, ortakların ortaklıktan ayrılmasına olur
vermek, sermaye artırımı yoluyla yada bir başka yolla ortak sayısını arttırmak,
ortaklara tanınmış haktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, ortak sayısının
elliyi aşması yasa koyucu tarafından yasaklanmış olmasına rağmen, yasa koyucu,
buna ilişkin bir yaptırıma yasada yer vermemiştir. Ancak, YTTK 574 maddesi çok
ortaklı olarak kurulan bir limited şirketin ortak sayısının bire düşmesi yada
ortak sayısı bir olan bir limited şirketin ortak sayısının çok ortaklı hale
dönüşmesinde uyulması zorunlu kuralları hükme bağlamıştır. YTTK 574 maddesine
göre, böylesi bir durumun doğması halinde, şirket müdürleri bunu, söz konusu
madde doğrultusunda tescil ve ilan ettirmek zorundadırlar. Aksi takdirde
doğacak olan zararlardan müdür olarak sorumlu olurlar.
Söz konusu YTTK 574 maddesi şirketin ortak
sayısının tek ortağa düşmesi halini düzenlediği gibi tek ortaklı bir limited
şirketin çok ortaklı haline dönüşmesini de düzenleyerek, müdürleri bu durumu da
tescil ve ilan ile yükümlü tutmuştur. Müdürler bunu gerçekleştirmemiş
olmalarından ötürü de sorumludur.
LİMİTED ŞİRKETİN KURULUŞ İŞLEMLERİ
Bu durumda, ortak olmak isteyen kişi, öncelikle
YTTK 575 maddesi hükmü gereğince yazılı olarak yapılan şirket esas sözleşmesini
imzalar ve imzanın noterce onaylanması koşulunu yerine getirir. Ortak olmak
isteyen kişi, bu imza işleminin yanı sıra, YTTK 585 maddesi hükmüne göre, nakit
ve ayın olarak koyacağı sermayenin tamamını şartsız olarak taahhüt etmeli ve
nakit olan kısmın tamamını ödemelidir. Bu koşullar limited şirketin kuruluşu
için aranılan koşullardır. YTTK 585 maddesine göre, bunların yerine getirilmesi
ile şirket kurulmuş sayılır. Ancak unutmamak gerekir ki şirketin tüzel kişilik
kazanması ile kurulmuş sayılması birbirinden farklı iki işlemdir. Tüzel kişilik
kazanması için YTTK 588/1 maddesi gereği ticaret siciline tescil edilmiş olması
gerekir.
YTTK 585/1 maddesi, nakit sermayenin hemen ve
tamamen ödenmesini emretmekte fakat ödemenin nereye yapılacağına ilişkin bir
hükme yer vermemektedir. Halbuki, anonim şirketlerde kuruluş sermayesini
düzenleyen YTTK 345/1 maddesine göre, ödemenin bankaya yapılması gerekmektedir.
Bu hüküm nedeniyle, nakit sermayenin tamamı tescil işleminden önce bankaya
bloke edilmelidir. Tescil işleminin yapıldığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünce
bankaya bildirildiğinde söz konusu para YTTK 345 maddesi gereğince, şirket
tüzel kişiliğine ödenir. Nakit sermayenin bankaya blokesinden sonra, ortaklar
arasında anlaşmazlık çıkar ve şirket kurulmaz ise, nakit sermaye yatıranlar üç
ay beklemek zorundadır. Üç ayın bitiminde, ortaklar, Ticaret Sicil
Müdürlüğünden alacakları bir yazıyı bankaya verdiklerinde, banka bloke edilen
parayı, aynı madde hükmü gereğince, yatıranların her birine ayrı ayrı öder.
YTTK 345 ve 346 maddelerinin limited şirketler için de uygulanıp
uygulanmayacağının tartışılması gerektiğine inanmaktayız. YTTK 345 ve 346 madde
hükmünün benzerine, yani nakit sermayenin nereye bloke edilmesi gerektiğini
düzenleyen hükümlerinin benzerlerine, YTTK nın ticaret şirketlere ilişkin genel
hükümleri düzenleyen maddeleri arasında özellikle 127 madde kapsamında da
rastlanmamaktadır. Kanımızca, bloke paranın nereye yatırılması konusu tartışılmalıdır,
çünkü, uygulamada gerek sicil müdürlüğüne tescil gerekse oda kaydının
yapılabilmesi için, banka bloke mektubu aranmaktadır.
YTTK 346/2 madde hükmünün limited şirketlere
kıyasen uygulanmasını benimsemediğimizi açıkça dile getirmekte yarar
bulunmaktadır. Çünkü, öncelikle bu maddenin limited şirketler için de
uygulanmasını gerektiren bir atıf yasada yer almamaktadır. Ayrıca, kurucular
şirket esas sözleşmesini imzalayıp, imzalarını Notere tasdik ettirmekle,
şirketi kurmuş sayıldığına göre, akit tamamlanmıştır. Bundan sonra ki aşamada YTTK
586/2 hükmü gereği, müdür veya müdürlerin tescil için başvurması zorunluluğu
doğmaktadır. Üstelik bu başvurunun noter tarafında yapılacak olan esas
sözleşmede yer alan kurucuların imzalarının tasdikini takiben otuz gün içinde
yapılması YTTK 587/1 maddesi hükmü gereğidir. Kanımızca, aksi davranışta yani
müdürlerin tescilden kaçınması halinde, YTTK 33 maddesinin uygulanması
gerekmektedir.
YTTK 33 maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak
çözemediğimiz bir hususu dile getirmekte de yarar görmekteyiz. Maddeye göre,
tescile davet aşamasında, tescil isteminde bulunmakla yükümlü olan kişi itiraz
ederse YTTK 33/4 maddesi gereğince görevli mahkeme tescil yapılması için karar
verebilir. Buna karşılık itiraz etmez, buna rağmen tescil işlemi için başvurmaz
ise YTTK 33/2 maddesi gereğince, idari para cezası ile cezalandırılır. Sorumuz
bu noktadadır. Tescil yükümlüsü idari para cezasına çarptırılmakla konu
kapanacak ve tescil işlemi için başkaca
bir işlem yapılmayacak mıdır ?
Bizim kanımıza göre, yukarıda açıkladığımız
nedenlerden ötürü, anonim şirketlere özgü olarak konulan YTTK 345 ve 346 maddelerinin
limited şirketlere uygulanması mümkün değildir. Limited şirkette kuruluş
aşamasından sonra, yani notere imzadan sonra ortaklardan biri, şirketten
ayrılmak isterse, adi şirketlere ilişkin hükümlerden yararlanması gerektiğine
inanmaktayız. Çünkü, YTTK 126 maddesine göre, böylesi hallerde adi şirket
hükümlerinden yararlanmak şarttır.
YTTK 127,128 ve 581 maddeleri nakit dışında
nelerin sermaye olarak konulabileceğini hükme bağlamıştır. Bu hüküm nedeniyle
örneğin bir taşınmaz sermaye olarak konulabilmektedir. Bunun için şirket esas
sözleşmesinde yapılacak taahhüde bağlı olarak şirketin tescilinden sonra
ticaret sicil müdürü yada şirket, söz konusu taşınmazın şirket adına tescilinin
yapılmasını, tapu sicil müdürlüğünden talep edebilecektir. Şirketin kuruluşu
tamamlamasını gerçekleştirmiş olmasına rağmen tescil işlemini yaptırmayarak
tüzel kişilik kazanmaması halinde, şirket esas sözleşmesinde yer alan bu
kayıtlar için ne gibi işlem yapılacağı, YTTK da düzenlenmemiştir. Kanımızca,
ayın sermaye için de nakdi sermaye için düşündüklerimizi dile getirmek isteriz.
Yani tescil işlemleri sicil müdürünce yerine getirilmeli ve YTTK 33 maddesi
uygulanmalıdır.
Limited şirketin kuruluşundan önce yada kuruluş
ile tescil arasında doğan uyuşmazlıklarda hatta tescil edilmiş bir limited şirket
için bile uyuşmazlıkla ilgili hükmün YTTK
da bulunmaması halinde, YTTK 126 madde hükmü gereğince TBK nın adi şirkete ait
hükümlerinin uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz. (Kazancı içtihat bankasında
yer alan 11 HD 03.12.1991 gün 1990/2212 E 1991 / 6445 K ve YHGK 28.3.1986 gün
1985/10-339 E 1986/311 K sayılı kararlarını bu konuya ilişkin örnek karar
olarak bilginize sunarız. Ayrıca, YHGK yer alan kararda limited şirket ortağının
aynı zamanda şirket müdürü olması halinde de ortağın Bağ-Kur’ lu sayılması
gerektiğini hatırlatmakta yarar görmekteyiz.)
ETTK 512 ve YTTK 588 maddesinde yer alan ve Yrg
12 HD 29.06.2009 gün ve 2009/6386 E 2009/14180 K sayılı kararı ile de
benimsendiği gibi, ortaklığın tescil ve ilanından önce gerçekleştirilmiş
taahhütlerin, şirketin kuruluşundan sonra, şirketi bağlayabilmesi için,
öncelikle, bu taahhütlerin yapıldığı aşamada, şirket adına yapıldığının açıkça
bildirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, şirketin tescilini takip eden üç ay içinde,
şirketin bu taahhütleri kabul ettiğini beyan etmesi gerekir. Aksi takdirde,
yapılan bu taahhütler, tescilden önce yapılan tüm taahhütler gibi, şirketi
bağlamayacak sadece taahhüdü gerçekleştiren kurucuları bağlayacaklardır.
Üstelik madde hükmüne göre, kurucuların bunları pay sahiplerine rucu hakları da
bulunmamaktadır.
ŞİRKETİN
KURULUŞU VE TÜZEL KİŞİLİK KAZANMASI
YTTK limited şirketlerin kuruluş anı ile tüzel
kişilik kazandığı anı birbirinden ayırmıştır.
YTTK nın 585/1 maddesine göre, “Şirket,
kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını
ödemeyi kayıtsız şartsız olarak taahhüt
ettikleri, imzalarının noterce onaylandığı şirket sözleşmesinde limited şirket
kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur”
Ancak, YTTK nın 588/1 maddesine göre “şirket ticaret siciline tescil ile tüzel
kişilik kazanır.” Bilindiği gibi, MK 49.maddesi gereği de organlarının
tamamlanması ile fiil ehliyetine hak kazanır.
Burada hatırlatmak istediğimiz başka bir husus ise
TTK m.32/2 ve 33/1’e doğrultusunda şirket sözleşmesindeki kurucuların
imzalarının notere onaylatılmadan ticaret sicil müdürlüğüne götürülmesi
halinde, sicil memuru tescili reddetmeyip, bu eksikliğin tamamlatılması için
ilgililere uygun bir süre vermesi gerekliliğidir(Prof.Dr.Hasan Pulaşlı –
Şirketler Hukuk Şerhi,2.Baskı,Cilt II,Sayfa 2194). Ancak “noter onayı”
eksikliği giderilmeden, her nasılsa şirket sözleşmesinin sicile tescil edilmesi
halinde de, sicil müdürü, bu eksikliğin giderilmesi için kurucu ortaklara çağrı
yaparak ve onlara uygun bir süre vermelidir. Katılmadığımız bir görüşe göre,
Poroy(Tekinalp/Çamoğlu)’ya ait eserin 9.Bası, N. 1648a’sına yaptığı atfa
dayanan Hasan Pulaşlı’ya göre, noter onayı olmadan yapılan tescilin üzerinden
uzun süre geçmiş ve bu eksiklik giderilmemişse, artık tescilin geçerli olduğu
kabul edilmelidir.
Tasdik
edilen bir limited şirketin sonradan butlanı ya da yokluğunu iddia etmek
bakımından ETTTK’da, 24 Haziran 1995 tarih ve KHK/559 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 13.maddesiyle yürürlükten kaldırılan 299.madde hükmü
bulunmaktaydı. ETTK’nın yürürlükten kalkan 299.maddesine göre, kurulmuş bir
şirketin butlanının iddia etmek emredici bir şekilde yasaklanmışken, yine aynı
maddede ancak alacaklıların ve pay sahiplerinin menfaatlerini önemli derecede
tehlikeye düşüren bir halin varlığı halinde, şirketin tescil ve ilanından
itibaren bir ay içinde dava açılması şartıyla mahkemece şirketin kurulmamış
sayılacağına karar verilebileceği düzenlenmişti. Söz konusu 299.maddenin butlan
ve yokluğa ilişkin 5. ve 6. fıkralarına aşağıda aynen yer vermekteyiz:
ETTK’nın Yürürlükten
Kalkan 299.Maddesi 5. ve6. Fıkraları :
“Tasdik edilen bir şirketin
sonradan butlanı iddia edilemez; şu kadar ki; şirketin kurulmasında kanun veya
esas mukavele hükümlerine riayet olunmamak suretiyle alacaklıların veya pay
sahiplerinin menfaatleri önemli tarzda tehlikeye düşürülmüş veya ihlal edilmiş
olursa ilgili alacaklı veya pay sahiplerinin talebi üzerine mahkemece şirketin
kurulmamış sayılmasına karar verilir. Dava açıldıktan sonra mahkeme bir tarafın
talebi üzerine lüzumlu tedbirleri alabilir.
Davanın, şirketin tescil ve
ilanından itibaren bir aylık hak düşüren bir müddet içinde açılması şarttır.”
YTTK’da
ise kurulmuş olan bir şirketin butlan ve yokluğuna ilişkin olarak, m.644’te
anonim şirket hükümlerine atıf yapılmıştır. Limited şirketlere uygulanacak
hükümleri düzenleyen m.644/1/b’de atıf yapılan söz konusu madde anonim
şirketlerin feshine ilişkin 353.maddedir. YTTK’nın atıf yapılan 353. maddesi de
kurulmuş olan bir şirketin butlanına ve yokluğuna karar verilemeyeceğini
düzenleyerek, ETTK’nın yürürlükten kalkan 299.maddesine paralel bir düzenleme
getirmişse de ondan farklı olarak alacaklıların, pay sahiplerinin veya kamu menfaatlerinin
önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmesi veya ihlal edilmesi halinde şirketin
feshi için ticaret mahkemesine başvurulabileceğini düzenlemiştir. YTTK’nın aynı
maddesine göre, söz konusu fesih davası, ETTK 299. Maddesinde olduğu gibi, şirketin
tescil ve ilanından itibaren üç aylık hak düşürücü süreye tabidir.
Bunlara
ek olarak YTTK’nın bu düzenlemesi yürürlükten kalkan önceki hükme kıyasla daha
ayrıntılı bir şekilde; fesih davasının koşullarını, taraflarının kimler
olabileceğini, mahkemenin dava konusu eksikliğin giderilmesine karar
verebileceğini, davanın işleyişini ve kesinleşen kararın tescil ve ilanı
usullerini düzenlemiştir. Söz konusu madde metnine aşağıda aynen yer
vermekteyiz:
“ MADDE 353- (1)
Anonim şirketin butlanına veya yokluğuna karar verilemez. Ancak, şirketin
kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların,
pay sahiplerinin veya kamunun menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye
düşürülmüş veya ihlal edilmiş olursa, yönetim kurulunun, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının, ilgili alacaklının veya pay sahibinin istemi üzerine şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince şirketin feshine karar
verilir. Mahkeme davanın açıldığı tarihte gerekli önlemleri alır.
(2)
Eksikliklerin giderilebilmesi, esas sözleşmeye veya kanuna aykırı hususların
düzeltilebilmesi için mahkeme süre verebilir.
(3)
Dava dilekçesine deliller ile gerekli bütün bilgiler eklenir. Yargılama
aşamasında delil sunulamayacağı gibi bir davanın beklenilmesi ve bilgi
getirtmesi de mahkemeden istenemez. Ancak, somut olayın haklı göstermesi
hâlinde, mahkeme, kesin süreye bağlayarak, davacının delil sunma ve bilgi
getirtme istemini kabul edebilir. Dava, acele işlere ilişkin usule tâbîdir.
(4)
Davanın, şirketin tescil ve ilanından itibaren üç aylık hak düşürücü süre
içinde açılması şarttır.
(5) Davanın
açıldığı ve kesinleşmiş olan mahkeme kararı, mahkemenin bildirimi üzerine,
derhâl ve resen ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
ilan olunur. Ayrıca, yönetim kurulu, tescil ve ilanı yapılan hususu, (...)(*) internet sitesine koyar.”
ŞİRKETİN
TESCİL VE İLANI
Şirkete ilişkin esas sözleşme kurucular tarafından
imzalanıp, imzaları noterce onandıktan ve de nakit olarak yatırılması gereken
sermayenin yatırılmasının yanı sıra taahhüt edilen diğer sermaye grupları için
gereken yasal işlemlerin yapılmasından örneğin
taşınmazların sermaye olarak taahhüt edilmesi halinde tapu siciline
verilen şerhten sonra YTTK nın 586/2 maddesinde belirtilen eklerle birlikte
şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret sicili müdürlüğüne tescil için
başvurulur. Bu başvuru dilekçesinin ekinde yer alması gereken belgeler ve belge
içeriğinde yer alması gereken bilgilerde YTTK nın 586/3 maddesi ile yani kanunla
belirlenmiştir.
YTTK nın 586/2.c maddesinde, “…denetçinin seçimini
gösterir belge.” ninde ekler arasında yer almasının hükme bağlandığını
görmekteyiz. Ayrıca YTTK nın 587/1.i
maddesinde de ilan edilecek hususlar arasında da denetçiye ilişkin bilgilerinde
ilan edilmesi gerektiğinin hükme bağlandığını görmekteyiz. ETTK 548 maddesinden
farklı bir hüküm getiren 635/1 madde hükmünü unutmamak gerektiğini ve kuruluş
aşamasın denetçi belirlemesini de yapmamız gerektiğine inanmaktayız.
ETTK nın 511 maddesinde hükme bağlandığı gibi, YTTK
nın 587 maddesi de hangi konuların ticaret siciline tescil edilerek ilan
edileceğini hükme bağlamıştır. YTTK nın 586 ve 587 maddelerinde yer alan
hükümler nedeniyle, tescil için başvuru
dilekçesi hazırlarken, bunun eklerini oluştururken yasanın aradığı bilgi ve
belgeler yer vermeye özen göstermek gerektiğine inanmaktayız.
Tescil ve ilandan söz etmiş iken, YTTK nın 587/1
maddesinin ETTK nın 511. maddesinden ayrılarak, tescil ve ilanın kurucuların
imzalarının noter tarafından onanması tarihinden itibaren otuz gün içinde
yapılması gerektiğini şart koşmuş olduğunu da söylenmek gerekir.
ŞİRKET SÖZLEŞMESİ
Daha önce söylediğimiz gibi, limited şirketin
kuruluşunda ilk aşama, YTTK 575 maddesi hükmü gereği, kurucular tarafından
yazılı bir şekilde şirket sözleşmesinin yapılması ve burada yer alan kurucu imzalarının
noter tarafından onaylanmış olması gerekmektedir.
Şirket sözleşmesinin içeriği YTTK 576 ve 577
maddelerinde hükme bağlanmıştır. YTTK 576 maddesinde yer alan koşullar, şirket
sözleşmesinin olmazsa olmaz koşullarıdır. Buna karşılık 577 maddesinde yer alan
koşulların şirket sözleşmesinde bulunması kurucuların istemine bağlıdır. Ancak,
bu koşullar, şirket sözleşmesinde yer aldıktan sonra bağlayıcı hükümler haline
dönüşür. ETTK ile YTTK arasında şirket sözleşmesinin içeriği hakkındaki fark
YTTK 577 maddesinin ETTK da yer almamış olmasından kaynaklanmaktadır.
Hemen hatırlatmak isteriz ki, ETTK ın 514 maddesi,
ETTK yürürlükte iken 2003 yılında, yürürlükten kaldırılmış ve limited
şirketlerin esas sözleşmelerinin Bakanlıkça tasdikine son verilmiştir.
Limited şirket için esas sözleşme hazırlanırken,
YTTK nın 575,576,577,579 ve 582 maddesinde yer alan hükümlere dikkate etmek
gerekmektedir.
YTTK nın 576 maddesinin madde başlığı “zorunlu
kayıtlar” ifadesini taşımakta olup, madde içeriğinde şirket esas sözleşmesinde
bulunması mutlaka gereken koşullar tek tek sayılmaktadır. Maddenin önemi nedeni
ile madde metni aynen bilgilerinize sunulmaktadır.
1. Zorunlu kayıtlar
MADDE 576- (1) Şirket
sözleşmesinde aşağıdaki kayıtların açıkça yer alması gereklidir:
a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin
bulunduğu yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış
bir şekilde, şirketin işletme konusu.
c) Esas sermayenin itibarî tutarı, esas sermaye
paylarının sayısı, itibarî değerleri, varsa imtiyazlar, esas sermaye paylarının
grupları.
d) Müdürlerin adları, soyadları, unvanları,
vatandaşlıkları.
e) Şirket tarafından yapılacak ilanların şekli.
Görüldüğü gibi bu madde ETTK nın 506. maddesinin
karşılığı olarak kanunda yer almaktadır. Her iki madde karşılaştırıldığında;
-
ETTK nın 506. maddesinde şirketin müddetinin esas
sözleşmede yer almasının zorunlu kayıt olarak belirtilmesine rağmen YTTK da bu
zorunluluğun yer almadığı görülmektedir. Yani süresiz limited şirket kurmak
olanağı doğmuştur.
-
YTTK nın 576/1.d maddesine göre şirket müdürlerinin
adları, soyadları, unvanları ve vatandaşlıklarının şirket esas sözleşmesinde
bulunması zorunludur. Halbuki ETK nın 506 maddesinde böylesi bir koşul
bulunmamaktadır.
-
ETTK nın 506 maddesinin 3.bendinde “her ortağın
koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarı”nın esas sözleşmede yer alması hükme
bağlanmış olmasına rağmen YTTK nın 576/1.c maddesinde “esas sermayenin itibari
tutarı, esas sermaye paylarının sayısı, itibari değerleri, varsa imtiyazlar,
esas sermaye paylarının grupları”na ilişkin bilgilerin de esas sözleşmede
zorunlu kayıt olarak yer alması gerektiği hükme bağlanmıştır.
YTTK nın 576. maddesine ilişkin gerekçeye
baktığımızda ise; esas sermaye payının sayısının ve itibari değerinin
belirtilmesi ile “her oy birimi bir esas sermaye payının ayrılmaz bir parçası”
olduğu ve “bir ortak birden fazla paya sahip olabilir” ilkelerinin varlığı
belirtilmiştir, açıklamasının yapıldığını görmekteyiz. YTTK ya göre esas
sözleşmede şirket müdürüne ilişkin bilginin de yer alması zorunludur.
YTTK nın esas sözleşmede bulunması gereken zorunlu
kayıtları düzenleyen 576. maddesini izleyen 577. maddesinin madde başlığı
“şirket sözleşmesinde öngörülmesi şartıyla bağlayıcı olan hükümler” dir. Bu
maddede kuruculara bir serbestlik tanınmış ve bazı koşulları esas sözleşmeye
koyup koymama kararını verebilme hakları olduğu belirtilmiştir. Eğer,
kurucular, esas sözleşmede bu hükümlere yer vermişlerse, bu hükümler bağlayıcı
niteliğe dönüşecek ve uyulması zorunlu hal alacaktır. Maddenin önemi nedeni ile
madde metni aynen bilgilerinize sunulmuştur.
2.
Şirket sözleşmesinde öngörülmeleri şartıyla bağlayıcı olan hükümler
MADDE
577- (1)
Aşağıdaki kayıtlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde bağlayıcı
hükümlerdir:
a) Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılmasına
ilişkin kanuni hükümlerden ayrılan düzenlemeler.
b) Ortaklara veya şirkete, esas sermaye payları
ile ilgili olarak önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım
hakları tanınması.
c) Ek ödeme yükümlülüklerinin öngörülmesi,
bunların şekli ve kapsamı.
d) Yan edim yükümlülüklerinin öngörülmesi,
bunların şekli ve kapsamı.
e) Belirli veya belirlenebilir ortaklara veto
hakkı veya bir genel kurul kararının oylanması sonucunda oyların eşit çıkması
hâlinde bazı ortaklara üstün oy hakkı tanıyan hükümler.
f) Kanunda ya da şirket sözleşmesinde öngörülmüş
bulunan yükümlülüklerin hiç ya da zamanında yerine getirilmemeleri hâlinde
uygulanabilecek sözleşme cezası hükümleri.
g) Kanuni düzenlemeden ayrılan rekabet yasağına
ilişkin hükümler.
h) Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin
özel hak tanıyan hükümler.
ı) Genel kurulda karar almaya, oy hakkına ve oy
hakkının hesaplanmasına ilişkin kanuni düzenlemeden ayrılan hükümler.
i) Şirket yönetiminin üçüncü bir kişiye
bırakılmasına ilişkin yetki hükümleri.
j) Bilanço kârının kullanılması hakkında
kanundan ayrılan hükümler.
k) Çıkma hakkının tanınması ile bunun
kullanılmasının şartları, bu hâllerde ödenecek olan ayrılma akçesinin türü ve
tutarı.
l) Ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin özel
sebepleri gösteren hükümler.
m) Kanunda belirtilenler dışında öngörülen sona
erme sebeplerine dair hükümler.
Esas sözleşmenin hazırlanmasında YTTK nın 576 ve
577 maddelerinde yer alan hükümlere uyulmanın yanı sıra 579. maddesinde yer
alan hükme de uymak gerekmektedir. YTTK 579. maddesinde yer alan hükme göre,
eğer esas sözleşmede kanunda yer alan hüküm dışında bir hükme yer verilecekse,
esas sözleşmede yer alması istenilen
hükmün limited şirketler için yasada yer alan hükümlere aykırı olmaması
gerekir. Bu hüküm YTTK nın anonim şirketlere ilişkin düzenlemeler arasında yer
alan 340 maddesi ile aynı niteliktedir.
YTTK nın 340 maddesinin gerekçesinde, bu hüküm
hakkındaki olumlu ve olumsuz görüşler dile getirilmiş olup maddenin
benimsenmesinde, ekonomik güç gruplarının dayatması ile esas sözleşmeye
konulan, azlık haklarını zedeleyen hükümlerin önlenmesi istendiği
belirtilmiştir. Gerekçede ayrıca bu madde yolu ile hukukun üstünlüğünün
sağlanacağı ile esas sözleşmenin hükümlerinin geçerliliğinin uyuşmazlık konusu
olduğu dava sayılarında azalma sağlanacağı da yer almaktadır.
YTTK nın 579/1 maddesinin son cümlesi diğer
kanunların örneğin SPK, Bankalar Kanunu gibi kanunların izin verdiği
tamamlayıcı hükümlerin, esas sözleşmede yer alabileceğini ancak bunların “o
kanuna özgülenmiş olarak hüküm” doğuracağını hükme bağlamıştır.
YTTK 577 maddesinde yer alan koşulların şirket
sözleşmesinde bulunması kurucuların istemine bağlıdır. Eğer, bu koşullara
şirket sözleşmesinde yer verilmiş ise bunlar YTTK576 maddede yer alan koşullar
gibi bağlayıcı nitelik kazanır. ETTK da YTTK577 maddenin karşılığı bir maddenin
bulunmadığını belirtmek isteriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder