28 Aralık 2010 Salı

Türk Ticaret Kanunu Tasarısında Haksız Rekabet

Av. Ender DEDEAĞAÇ


Tasarının haksız rekabetle ilgili madde gerekçelerine baktığımızda, alışılmışın dışında bir tutum izlendiğini ve madde gerekçelerinden önce “54 ve 63. üncü maddelere ilişkin genel açıklamalar” başlığı ile bazı açıklamaların ve bunu izleyen bölümlerde ise alıştığımız şekilde her bir madde için ayrı ayrı madde gerekçesinin yer aldığını görmekteyiz. Genel açıklamalarla ilgili bölümü değerlendirdiğimizde, halen yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın hazırlanmasında, İsviçre’nin 30.09.1943 günlü “Haksız Rekabete Dair Federal Kanun” dan yararlanıldığının ve bu nedenle, bu gün hazırlanan ticaret kanunu tasarımızda da aynı kanunun geçirmiş olduğu tüm değişikliklerle birlikte incelendiğinin belirtildiğini görmekteyiz.

Ancak tasarının hazırlanmasında, gerekçede yer alan açıklamalara göre, İsviçre mevzuatı incelenmiş olmasına rağmen, İsviçre mevzuatından sadece tasarının 54 ve 55 maddelerinin yazılımında yararlanılmıştır. Gene gerekçede yer alan açıklamaya göre bunun beş ayrı nedeni bulunmaktadır. Ancak bana göre birinci neden çarpıcı bir özellik taşımaktadır. Bu yüzden bunu aynen genel gerekçe bölümünden yaptığım alındı ile sizlere sunmaktayım. Gerekçede “6762 sayılı Kanunun haksız rekabete ilişkin 56 ve devamı maddeleri, kanunun en çok uygulanan hükümleri arasında yer aldığı için Türkiye’de mahkeme kararları ve özgün doktrinle İsviçre’den oldukça farklı bir rekabet hukuku oluşmuştur. Bu birikimin terk edilerek tüm maddeleri ile İsviçre’nin 1986 kanununun iktibası uygun bulunmamıştır.” denilmektedir. Diğer dört neden İsviçre hukukunun kendine özgü özelliklerinden kaynaklanmaktadır, beni ilk neden gibi etkilememiştir. İlk neden, yani Türk hukuk sisteminde kendine özgü bir rekabet hukukunun doğmuş olduğunun tasarıyı hazırlayan kurul tarafından saptanmış olması beni fazlası ile mutlu etmiştir. Mutlu etmiştir, çünkü daha önce değişik yazı ve söyleşilerimde dile getirdiğim gibi, bana göre bir yasa hazırlanırken saha çalışması yapılmalı ve yasa toplumun gereksinimleri ile siyasi iktidarın topluma vermek istediği yön doğrultusunda, toplumdaki yarar dengelerini de gözeterek, yaşayan hukuk olarak doğmalıdır. Halbuki bizde kanun Adalet Bakanlığı bürokratlarının ağırlığını oluşturduğu ve onların görüşlerine yakın bilim insanlarının katıldığı kurullar tarafından, bunların bilgi ve yaşam birikimlerinden özellikle yabancı kanunların hükümlerinden yararlanılarak hazırlanmaktadır. Bu nedenle de gerçek hayatla bağdaşmayan pek çok kanuna sahibiz.

Bu genel açıklamalar bölümünün ikinci paragrafında yapılan saptama da dikkate değer bir saptamadır. Buna göre, tasarının rekabet hukukuna ilişkin hükümleri hazırlanırken AET/AT haksız rekabet hukuku özellikle 2005/29/AT sayılı “Haksız İş Uygulamalarına İlişkin Yönerge”si dikkate alınmış fakat sakıncalı bulunarak tasarıya yansıtılmamıştır. Kısaca tasarı bir saha araştırması içermiyorsa da en azından tasarıyı hazırlayan kurulun ülke gerçeklerini dikkate aldığına inandığımız bir çalışmayı içermektedir.

Tasarının haksız rekabete ait maddelerine ve bunlara ilişkin gerekçelerine baktığımızda, tasarının 54. maddesinin yasanın 56. maddesine tasarının 55. maddesinin ise yasanın 57. maddesine karşılık olarak kaleme alındığını görmekteyiz. Tasarının madde gerekçelerine baktığımızda tasarının 54 ve 55. maddeleri için oluşturulan gerekçelerin sayfalar boyunca devam ettiğini görmekteyiz. Bu sayfaları okumaya başladığımızda ise haksız rekabetin özünü oluşturan onu tanımlayan maddeler olarak yani kanunun 56 ve 57. maddelerinin karşılığı olarak kaleme alındığı belirtilen tasarının 54 ve 55. maddelerinin yasadan farklı olarak düzenlendiğini görmekteyiz. Elbette bu farklılığa ilişkin açıklamayı görünce yukarıda gerekçeden aldığımız ve gerek yargı kararları ve gerekse öğretide oluşan ülke birikimine yapılan övgünün havada kaldığını söylemek gereğini hissetmekteyiz.

Tasarının “54 ila 63. üncü Maddelere İlişkin Genel Açıklamalar” bölümünde yer alan beyanlarla tasarının 54 ve 55. maddelerine ilişkin madde gerekçelerinde yer alan beyanlar arasındaki, bana göre oluşan çelişkiyi, dile getirdikten sonra, tasarının ve yasanın madde yazılımlarını değerlendirmekte yarar görmekteyim. Hatırlayacağınız gibi, yasanın 56 maddesi aynen “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suiistimalidir.” Hükmünü içermektedir. Buna karşılık olan tasarının 54. maddesi iki ayrı fıkradan oluşmakta ve birinci fıkra aynen “ (1) Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” Hükmünü içerirken ikinci fıkra ise “ (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekildeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı davranışlardır.” Hükmünü içermektedir.

Bana göre, benim gibi akademik bilgiden yoksun, yabancı dil bilmeyen, ekmeğini adliye koridorlarında dolaşarak kazanan bir kişi için, yasanın 56 ve 57. maddeleri ile tasarının 54 ve 55. maddeleri arasında önemli bir fark yoktur. Üstelik bir fark olsa bile kurul üyelerinin genel açıklamalar bölümünde dile getirdiği ulusal bilgi birikimi ve bunun oluşturduğu farklılıkla diğer ülkelerden ayrılmamız nedeni ile bu farklılığın dikkate alınması ve tasarının maddelerinin, var olan yapı doğrultusunda düzenlenmesi gerektiğine inanmaktayım.

Bir fark yoktur çünkü ben yasanın 56. maddesinde yer alan “hüsnüniyet kaidelerine aykırı” olarak oluşturulan “iktisadi rekabetin her türlü suiistimali”nin haksız rekabet oluşturması ile “dürüst ve bozulmamış rekabet”in sağlanması için haksız rekabete ilişkin kurallar konulmasını aynı anlamda ve aynı amaca ulaşan davranışlar olarak yorumlamaktayım.

Üstelik bu yorumun yaparken yasanın 56. maddesinde yer alan “aldatıcı hareket”in bile “hüsnüniyet kaidelerine aykırı” hareketlerin bir özel türü olduğuna inanmaktayım. Bu nedenle de yasanın haksız rekabete ilişkin tüm hükümlerinde, iyi niyet dışı olarak oluşturulan rekabetin hedeflendiğini kabul etmekteyim. Bana göre yasa kötü niyetli kişilerin davranışlarını göz önüne almış ve bunlarla ilgili olarak gerek özel hukuk gerekse kamu hukuku kurallarına göre gereken yaptırımları hüküm altına almıştır. Bu nedenle ülkemde yerleşmiş “iktisadi rekabetin her türlü suiistimali” kavramı yerine gerekçede söylenen, İsviçre öğretisinde yer alan, yani uygulamada ne sonuç vereceği bile bilinmeyen “dürüst ve bozulmamış rekabet” kavramının kullanılmasına, bir uygulayıcı olarak karşı olduğumu bildirmek isterim.

Gerekçeye baktığımızda, yasada yer alan hükümlerin, sadece rakipler arasındaki iktisadi rekabeti düzenlediği, bu nedenle ihtiyaca cevap vermediği, buna karşılık tasarının 54/2 maddesinin tüm katılanları kapsadığı yani rakipleri, müşterileri ve tedarikçileri de içine aldığı, ihtiyaçlara daha uygun olduğunun dile getirildiğini görmekteyiz. Buna da katılmak mümkün değildir. Çünkü yasanın 57/5 maddesinde satıcıların sorumluluğu, yasanın 58/2 maddesinde ise müşterilerin hakları düzenlenmiştir. Zaten tasarının 54/2 maddesinde yer alan bu hükmün uygulanmasını sağlayacak olan 56/2 maddesi yasanın 58/2 maddesi ile nerede ise bire bir aynıdır. Satıcılara ilişkin uygulamayı düzenleyen yasanın 57/5 hükmünün açıklığını ise tasarıda bulamamaktayız. Aslında yasa yeterli olmasına rağmen müşteri yani tüketici yönünden gelen uygulama isteminin azlığı var olan uygulama isteminin ise Tüketici Yasasına yönelik olması bu olumsuz kanının doğmasına neden olmaktadır.

Tasarının 56. maddesinin madde gerekçelerine ilişkin açıklamalara baktığımızda tasarının ve MK 2. maddesinin iyi niyetten anladıklarının farklı olduğunu görmekteyiz. Bunun uygulamada ne gibi sakıncalar doğuracağını tahmin edememekle beraber merak ettiğimi belirtmek isterim.

Yasanın 57. maddesinde olduğu gibi tasarının 55. maddesi de haksız rekabet oluşturacak bazı özel halleri saymaktadır. Gerek yasa gerekse tasarı, sayılan bu hallerin haksız rekabeti sınırlandırmadığını, bu hallerin dışında da haksız rekabet oluşturacak tutum ve davranışların olabileceğini hükme bağlamıştır.

Tasarı, dürüstlük kurallarına aykırı davranışları öncelikle altı ana başlık altında toplamıştır. Daha sonra bu altı ana başlığın detaylarını hükme bağlamıştır. Bu altı ana başlık;
a / Dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri ve diğer hukuka aykırı davranışlar
b / Sözleşmeyi ihlale ve sona erdirmeye yöneltmeler
c / Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma
d / Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek
e / İş şartlarına uymama
f / Dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartları kullanma

olarak gerekçede sayılmıştır.

Tasarının 55. madde 1 fıkra a bendi 1 no’lu alt bendi yasanın 57. maddesinin 1. fıkrasının a bendi ile aynı amaçla hükme bağlanmış olup ikisi arasındaki fark tasarıya “fiyatlarını” sözcüğünün eklenmesinden oluşmaktadır. Bana göre, burada yapılan sadece bir sözcük eklenmesidir. Çünkü yasada yer alan “faaliyet” ve/veya “ticari iş” kavramları da başkalarının oluşturduğu fiyatları anlatmaya yeterlidir. Üstelik 55. maddenin madde gerekçesine baktığımızda da “yanıltıcı” kavramı için öğretide ve yargı kararlarında yer alan tanımlamalarda, “fiyata ilişkin açıklamanın” da yer aldığını yani 57.maddenin 1. fıkrasının 1 no’lu bendinin kapsamında kaldığını belirttiğini görmekteyiz. Bende bu konuya ilişkin olarak Kazancı yayınları arasında yer alan Yargıtay 11 HD 7.7.2009 gün ve 2007/13685 E 2009/8375 K sayılı kararını örnek olarak gösterebilirim.

Gerek yasa gerekse tasarı bu ortak hükümde “kötüleme” eylemini temel öğe olarak kabul etmiş ve bunun oluşması için “yanlış”,”yanıltıcı” ve “lüzumsuz yere incitici” beyanların varlığını aramıştır. Bu anlatımın mefhumu muhalifinden yani ters yorumundan anladığımıza göre eğer söylenenler gerçeği yansıtıyorsa ve incitmek kastının dışında kendi tanıtımını gerçekleştirmek için yapılmış ise bu maddenin uygulanmasına olanak yoktur. Bu konu yasada da aynen yer almakta idi. Ancak benim taradığım Yargıtay kararları arasında, Kazancı yayınlarında bulduğum, 11. HD’nin 18.8.9.2008 gün 2007/2073 E 2008/10143 K sayılı kararı bu açıklamama örnek olarak gösterilebilecek bir karardır.

Tasarının 55. madde 1. fıkra a bendi 2 no’lu alt bendi madde gerekçesinde “kendini veya üçüncü kişiyi rekabette avantajlı duruma getirmek olarak” tanımlanmıştır. Bu maddeye göre haksız rekabet oluşturabilmek için birinci şart olarak “gerçek dışı” veya “yanıltıcı beyanlar” da bulunmak gerekmektedir. İkinci şart olarak bu beyanlar, beyan sahibinin kendisini ya da üçüncü kişileri “rekabette öne geçirmek” için kullanılmış olmalıdır.

Gene tasarının 55.1.a.2 maddesine göre, bu gerçek dışı ve yanıltıcı beyanların “Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri” hakkında olması gerekmektedir.

Tasarının madde gerekçelerine baktığımızda, tasarının 55.1.a.3 maddesinin “hakkı olmayan unvanları, meslek, derece ve sembolleri kullanmak” şeklinde tanımlanabileceğinin belirtildiğini görmekteyiz. Bu madde yasanın 57/4 maddesinin karşılığıdır.

Tasarının 55.1.a.4 maddesi yasanın 57/5 maddesinin bir anlamda tekrarıdır. Tasarıda yer alan sözcükler seçilirken konunun doğasında bulunması gereken sözcüklerin madde metninde yer almamasına özen gösterilmiştir. Bilindiği gibi yasanın 57/5 maddesi iltibasa meydan verecek davranışlar olarak tanımlanabilir.

Tasarının 55.1.a.5 maddesi bana göre sanki 55.1.a.1 maddesinin tekrarıdır. Her iki maddede de rakiplerinin mallarını yanlış, yanıltıcı ve incitici şekilde sunmak haksız rekabet olarak kabul edilmiş ve bunun dışındaki davranışlar yani gerçeği vurgulayan açıklamalar haksız rekabetin dışında tutulmuştur. 55.1.a.5 de gerçeği yansıtmak şartı ile rakiple kendisi arasında karşılaştırma yapmak haksız rekabet olarak kabul edilmemiştir. Bu nedenle bir kişi, bir başkasının “kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını” “başkaları, malları, iş ürünleri” veya “fiyatları ile karşılaştırmak” ya da “üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek” için “gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak” şekilde davranırsa haksız rekabet oluşacaktır. Görüldüğü gibi, gerek yasa gerekse taslak gerçeği sunarak yapılan tanıtım, reklam, vb. çalışmaları hoşgörü ile karşılamaktadır. Ürünlerin sayısının ve çeşidinin her gün arttığı dünyamızda ve toplumumuzda gerçeği yansıtmak kaydı ile yapılan çalışmaların hem tüketiciler hem de üreticiler ve pazarlamacılar açısından önemi inkar edilemez. Bu nedenle yasanın bu hükmünden yeterince yararlanmak gerektiğini düşünmekteyim.

Tasarının 55.a.1.6 maddesi yeni bir düzenlemedir. Tasarının madde gerekçelerine baktığımızda, bu madde içeriğinde yer alan davranışın mostra mal ile tüketicinin kandırılması olarak tanımlandığını görmekteyiz. Bu kandırma mostralık olarak gösterilen mal ile gerçekten satışa sunulan malın kalitesi ve fiyatı arasındaki atlatıcı fark ve satışı sağlamak için oluşturulan davranışlardan kaynaklanmaktadır. Özünde ahlak dışı olan bu davranışın da, haksız rekabetin genel tanımından çıkarılıp özel nitelendirmelerin arasına sokulmasında özellikle tüketicinin yararı olduğunu düşünmekteyim.

Tasarının 55.a.1.7 maddesinde yer alan düzenleme de yeni ve yararlı bir düzenlemedir. Bu madde ile müşterinin hediyelerle yanıltılmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır.

Tasarının 55.a.1.8 maddesinde de yeni bir uygulama ile karşılaşmaktayız. Bu madde daha çok tüketicinin sağlıklı düşünmesini ve karar vermesini önleyici “saldırgan”lık boyutuna varan reklamlarla yapılan satışları haksız rekabet hükmü kapsamına almıştır. Daha çok kapı satışlarında gördüğümüz, “başımdan git” mantığı ile yapılan alımları bu kapsamda değerlendirmeliyiz.

Tasarının 55.a.1.9. maddesinde “gizlemeye” yönelik eylemler haksız rekabetin kapsamına alınmıştır. Bu maddeye göre, satıcı, “mallarını, iş ürünlerini veya faaliyetlerinin” “özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini” gizleyerek müşteriyi yanıltıyorsa haksız rekabet oluşturmuştur.

Tasarının 55.a.1.10’dan başlayarak 11 ve 12 no’lu alt bentleri kapsayan hükümlerle taksitli ve benzeri satış türlerine karşı tüketiciyi korumak amaçlanmıştır. Bu hükümlerle satıcıların kendisi hakkında noksan ve yanlış bilgi vermesi, malın fiyatı, taksiti hakkında tüketiciyi yanıltması önlenmek istenmiştir.

Tasarının 55. maddesinin b bendine baktığımızda, bu bendin sözleşmelerin dışarıdan gelen etkiler nedeniyle bozulmasını ve bozulan sözleşme yerine kendisi ile sözleşme yapmayı engellemeye yönelik olduğunu ve dört alt bölümden oluştuğunu görmekteyiz. Bu bende yer alan hükümler madde gerekçelerinde yer alan açıklamalara göre tasarının 55. maddesinin b bendinin 1 numaralı alt bendinde yer alan hüküm özünde Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin rekabet hukukuna yansımış özel bir halidir. Haksız rekabetle haksız fiilin ikiz kardeş olduğunu kabul etmekle beraber uygulamada üçüncü kişilerin başkaları ile yapmış olduğu sözleşmelerin iptali ile kendisi ile sözleşme yapmaya yönelik eylemlerin yargıya ulaşan uyuşmazlıklardan olduğunu ben kişisel olarak izlemediğim için bu uygulamanın, en azından benim için yeni bir uygulama olduğunu dile getirmek isterim. Bu bentte yer alan 3 no’lu alt bent, yasanın 57/4 maddesini karşılar nitelikli bir madde olmakla beraber, diğer alt bentler biraz önce de belirttiğim gibi benim için yenidir. Bu yolla gerek sözleşmenin tarafı olan alıcıyı gerekse sözleşmenin tedarikçisi yani satıcısı durumunda olan kişilerin çalışanlarını da etkileyerek ilk akdi bozup kendisi ile akit yapmaya zorlamanın çeşitli türleri dile getirilmiş ve haksız rekabet kapsamında hüküm altına alınmıştır.

Tasarının 55. maddesinin c bendine baktığımızda bu maddenin üretim ve iş sırlarını korumaya yönelik olduğunu görmekteyiz. Ancak, bu maddenin gerekçesine baktığımızda bu maddenin hüküm altına alınmasında ki amacın fikri mülkiyet haklarına karışmak ve kargaşa yaratmak olmadığını bu hükümle, fikri mülkiyet hakları kapsamı dışında kalan “teklif, hesap, plan” gibi ürünleri korumak olduğunun belirtildiği görülmektedir. Böylece bir kişinin hazırlamış olduğu teklifler, plan ve hesaplar gibi emeğe ve fikre dayalı ürünler iş bu madde ile korunur hale getirilecektir.

Tasarının 55. maddesinin d bendi madde gerekçesine göre bu maddenin b bendi ile ortak yanları bulunmaktadır. Gene gerekçeye göre b bendi elde etme üzerine d bendi ise kullanma üzerine kurulmuştur. Bu gerekçeyi okuduktan sonra iki bendin birlikte düşünülüp kaleme alınıp alınamayacağı ve uygulamada kolaylık sağlanıp sağlanamayacağı insanın aklına gelmektedir.

Tasarının 55. maddesinin e bendi yasanın 57/10 maddesinde yer alan hükmü karşılamaktadır. Burada da genel bir hüküm getirilerek haksız rekabetin düzenleme dışı kalan hususlarının da hüküm altına alınması amaçlanmıştır.

Tasarının 55. maddesinin getirdiği yeniliklerden biri 55. maddenin f bendinde yer almaktadır bu bende yer alan hükümle ilk defa hukukumuzda genel işlem şartları düzen altına alınmıştır. İki alt benden oluşan bu maddeye göre; bir genel işlem şartının dürüstlüğe aykırı sayılabilmesi için;

- Doğrudan veya yorum yolu ile uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan
- Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde
o Aykırı
o Ve borç dağılımını
Öngören şartların var olması gerekmektedir.

Yasanın hukuki mesuliyeti ve buna dayalı olarak çeşitli davaları düzenleyen 58. maddesi tasarının 56. maddesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu maddede yapılan düzenleme tüketici kuruluşlarının dava haklarını belirten cümle yapısında oluşmuş buna karşılık dava hakkının özüne dokunmamıştır. Gene;

- Fiilin haksız olup olmadığının tespiti
- Haksız rekabetin meni
- Haksız rekabetle oluşan maddi durumun ortadan kaldırılması
- Kusur varsa zararın tazmini
- Şartları varsa manevi tazminat
Davaları açılabilecektir.

Bu maddenin yeni düzenlemesine göre müşteriler gene ilk üç davayı açabilecek ancak artık araçların ve malları imhasını isteyemeyeceklerdir.

Kimlerin ve hangi koşullarda davacı olabileceğini değerlendirmek istediğimde, yasanın 57/5 de yer alan satıcıların sorumluluğu ve onlara karşı dava açma eylemini tasarıda aynı açıklıkla göremediğimi belirtmek isterim. Kanımca bu benim değerlendirme hatamdan gelmektedir. Çünkü gerekçelerde bunu engelleyen ya da ortadan kaldıran bir eylemden söz edilmemektedir.

Tasarının 57,58 ve 59. maddeleri yasanın 59,60 ve 61. maddelerinin aynen karşılayan maddelerdir. Böylece çalıştıranın sorumluluğu, basının mesuliyeti ve mahkeme kararının ilanına ilişkin uygulama aynen devam edecektir.

Tasarının 60. maddesi ile yasanın 62. maddesinin tekrarı yapılmış sadece ceza zamanaşımından yararlanılırken ceza davasına uygulanacak dava zamanaşımının burada dikkate alınması gerektiği vurgulanmış ve uygulamaya açıklık getirilmiştir.

Yasanın 63. maddesinde yer alan ihtiyati tedbirlere ilişkin hüküm tasarının 61. maddesinde aynen korunmuştur.

Yasanın cezayı müstelzim fiiller başlığını taşıyan 64. maddesi, tasarının 62. maddesinde içerik açısından tekrar edilmiştir. Sadece dili değiştirilmiş ve ceza sistematiği güncelleştirilmiştir.

Ancak tasarının 62. maddesi çok önemli bir farkı da içermektedir. Tasarıya göre ceza uygulaması yapılabilmesi için haksız fiilin tasarının 55. maddesinin 1.a fıkrasında belirtilen özellikle sınırlaması ile sınırlandırılan fiiller içindir bunun dışında kalan ve genel anlamı ile haksız fiil ve haksız rekabet oluşturan haller bunun dışında bırakılmıştır.

Yasanın tüzel kişilerin cezai sorumluluğuna ilişkin hükümleri tasarının 63 maddesinde tekrar edilmiştir.

Daha önce de belirttiğim gibi tasarının metnini, madde gerekçelerinin metnini hatta bu konuda yapılan meclis görüşmelerinin metnini “inisiyatif.net” adlı sitede bulmanız mümkündür.

Başımdan büyük işe kalkıştığımın farkındayım. Ancak yakın tarihte bu konularda hepimizin problemleri olacağını da ayrıca biliyorum. Bu nedenle lütfen anlamadığınız, size aykırı gelen, benim noksan ya da yanlış anladığım konular olduğunu düşündüğünüzde yada katkı yapmak istediğinizde bunu geciktirmeden yerine getiriniz. Ancak böylece gelecek olan sıkıntıları birlikte aşabiliriz.

Bu blog sayfasında ayrıca,Türk Ticaret Kanununda ve Tasarıda tacir, acentelik, cari hesap, ticaret şirketleri genel hükümler, anonim şirketlerde yönetim, denetim ve genel kurul, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı konularındaki diğer yazılarımı da inceleyebilirsiniz.


Tasarıya ve gerekçesine “inisiyatif.net” sitesinden ulaşabilirsiniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder