A / Her ne kadar YTTK 376. Maddesinin gerekçesine
baktığımızda, ETTK 324. Maddesinin karşılığı olduğu, mevcut hükümlerin
korunduğu sadece uygulamada doğan problemleri çözmek için bazı değişiklikler
yapıldığı, söyleniyorsa da, YTTK 376. Maddesi ETTK 324. Maddesinde yer almayan
bir kurumu düzenlemektedir. Söz konusu madde hükmüne göre, aşağıdaki koşullar
oluştuğunda;
- Son
yıllık bilançodan yani her yıl aralık sonu itibariyle hazırlanan bilançodan,
sermaye ile kanuni yedekler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız
kalmış olması gerekmektedir. Burada her
ne kadar yıllık bilanço ifadesi yer alıyorsa da, her hangi bir nedenle
çıkarılmış bilanço nedeniyle yönetim kurulu, sermaye ve kanuni yedekler
toplamının zararların yarısını karşılamadığını öğrenirse de YTTK 376. Maddeyi
uygulamak zorundadır. Bu husus daha önceki ilmi ve kazai içtihatlarda
benimsenmiştir.
- Her
ne kadar YTTK nın 376/1 maddesinde “kanuni yedekler” ifadesi yer almakta ise,
gerekçeye baktığımızda, kanuni yedekler yanı sıra ihtiyari yedeklerinde (açık
yedekler) hesaplamada dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. Gerekçede
yer alan bu açıklama, gerek ticaret hukuk gerekse muhasebe kurallarına uygun
bir davranıştır. Neticede diğer yedekler de yer alan paralar da genel kurul
kararı ile sermayeye katılması olanağı olan paralardır.
- Yarısının
karşılıksız kalması demek, zararların toplamının, sermaye ile kanuni yedeklerin
toplamının yarısını geçmesi demektir.
- YTTK
367/2 maddesi hükmünü dikkate aldığımızda, zararların toplamının sermaye ile
kanuni yedeklerin toplamının yarısından fazla üçte ikisinden az olması gerekir.
- Yönetim
kurulu, genel kurulu toplantıya çağırır. Bu toplantıda, iyileştirici önerileri
de genel kurula sunmak zorundadır. İyileştirici öneriler hakkında, madde
gerekçesinde örnekler verilmiş olup bu örneklerde yer alan bilgilerden
yararlanılabilinir. Eğer, genel kurul yönetim kurulu tarafından toplantıya
çağırılmadı ise, bu davet yasal koşullara uygun davranmak şartı ile ortaklar
tarafından da (azınlığın daveti) yerine getirilebilir.
Genel kurula sunulan önlemlerin hazırlanmasında YTTK nın
378. Maddesinde belirtilen riskin erken saptanması komitesi raporundan ve
denetçinin görüşlerinden yararlanmak gerekir. Ancak henüz denetçilere ve riskin
erken saptanmasına ilişkin komiteye ait yapılaşma başlamadığı için, bunlar
olmaksızın bir iyileştirme önlemleri hazırlanmalıdır.
Gerek ETTK 324. Maddesinin gerekse YTTK 376/1. Maddesi
hükmü bu toplantıda alınması zorunlu bir karardan söz etmemektedir. Bu nedenle,
genel kurulun bu koşullarla toplantıya çağırılması halinde genel kurul
önerilerden her hangi birini karara bağlayabileceği gibi, sadece bilgilenme ile
de yetinebilir.
B / Eğer, son yıllık bilançoda (ya da her hangi bir
nedenle çıkarılan bilançoda) sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının 2/3 ü
zarar nedeniyle karşılıksız kalmış ise, yönetim kurulu genel kurulu toplantıya
çağırmak zorundadır. Ancak, böylesi bir durumun varlığı halinde genel kurul, ya
kalan sermaye ile yani ana sözleşmede yer alan sermayenin 1/3 ile yetinmek ve
şirketin yaşamını bu koşulla devam ettirmek yönünde karar almalıdır yada
sermayenin tamamlanmasına karar vermelidir.
EĞER ŞİRKET BU İKİ KARARDAN HER HANGİ BİRİNİ ALMAZ İSE,
ŞİRKET KENDİLİĞİNDEN SONA ERER. Kanımızca, burada, karar almamakla genel kurul
şirketin sona ermesi yolunda karar almış olmaktadır. Bu nedenle diğer sona erme
nedenlerinde olduğu gibi, bu aşamada itibaren tasfiye işlemlerinin başlamış
olması gerekmektedir.
Sermayenin 1/3 ü ile devam etmeye karar vermek,
sermayenin azaltılması anlamına geldiği için, bu kararın uygulanması anonim
şirketlerde sermayenin azaltılmasını düzenleyen YTTK 473 vd. maddelerine uygun
davranmak gerekecektir.
Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise
sermayenin tamamlanması işleminin sermaye artırımı işlemi olmadığıdır.
Sermayenin tamamlanmasında, ortaklar açısından, kayba uğrayan sermaye değeri
kadar sermayeyi tamamlamak yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğün yerine
getirilmesi sonucunda sermayede bir artış meydana gelmez, sermaye aynen eski
değeri ile ifade edilmeye devam eder. Bu konuda alınacak kararlar “ek yüküm
kararı” niteliğinde olduğu için, oy birliği ile alınması gereken kararlardır.
Eğer sermaye tamamlama işlemine bazı ortaklar katılmak istemiyorsa, sermaye
diğer ortaklarca tamamlanır.
Gerekçede, ortakların tamamı sermayenin tamamlama
işlemine katılmıyorsa, diğer ortakların tamamlama işlemini kendi aralarında
tamamlayabileceklerini belirtmektedir. Gene gerekçeye ve bu güne kadar olan
uygulamaya göre, tamamlama işlemi,”ne sermaye konulması nede borç verme işlemi
olmayıp, karşılıksız” olarak gerçekleştirilmektedir. Olay böyle olduğuna göre,
tamamlamaya katılan ve katılmayan ortaklar arasında ki denge nasıl
sağlanacaktır? Bu sorunun cevabını bulamadım.
C / YTTK 376/1 ve 376/2 maddelerinde, şirketin borçları
nedeniyle sermayenin kaybı hali hükme bağlanmıştır. Diğer bir anlatımla, sermaye
ve yedek akçeler toplamı ile borçlar toplamı karşılaştırılmakta ve sermayede ne
oranda azalma oluştuğu saptanarak, bu oran doğrultusunda yasanın emrettiği
uygulamalar gerçekleştirilmektedir. YTTK nın 376/3 maddesinde ise, “şirketin
borca batık olması hali” incelenmekte ve hükme bağlanmaktadır.
Madde gerekçesine baktığımızda, borca batıklığın, “şirket
değerleri gerçek (olası satış) değerleri ile değerlemeye tabi tutulsalar bile
alacaklıları alacaklarını alamamaları yani şirketin borç ve taahhütlerini
karşılayamaması demektir.” Şeklinde tanımlandığını görmekteyiz. Bu
değerlendirme yapılırken, diğer iki maddede olduğu gibi orantısal bir
değerlendirme söz konusu olmayıp, şirketin alacaklılarının bir kısmının
alacağını alamamış olmasının hesap edilmiş olması bile maddenin uygulanması
için yeterli kabul edilmiştir.
Eğer böylesi bir durum varsa, şirket defter değerleri
üzerinden hesaplanmış bilançonun yanı sıra iki ayrı bilanço daha hazırlamakla
görevlidir. Bu bilançolardan biri, işletmenin devamlılığı ilkesine göre diğeri
ise aktiflerin muhtemel satış değerleri üzerinden hazırlanır.
Hazırlanan iki bilanço da denetçiye verilir.
Denetçi, erken teşhis komitesinin (henüz hayata geçmedi )
önerilerini de dikkate alarak, değerlendirmelerini ve önerilerini bir rapor
halinde 7 gün içinde yönetim kuruluna sunar.
İşletmenin sürekliliğine göre değerlendiren bilançonun
fayda ve zararları ile neden tercih edildiği konuları madde gerekçesinde
açıklanmıştır.
Eğer, yönetim kurulu, şirket aktiflerinin şirket
alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediği kanısında ise, şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin iflasını
ister. Bu olgu şirketin iflası için yeterlidir.
Ancak;
- Mahkeme
iflas kararını oluşturmadan evvel, “şirketin açığını karşılayacak ve borca
batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının
sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı
olarak kabul” ederse
- Kabul
beyanında bulunan ya da bu yönde sözleşme yapan alacaklılar, madde gerekçesine
göre, hem sıra açısından en sona konulmayı hem de diğer alacaklılar
alacaklarını almadan kendilerine ödeme yapılmayacağını kabul ederse
- Alacaklıların
bu beyanı yada beyan niteliğindeki sözleşmeyi gerek gerçeklik gerekse
yerindelik ve geçerlilik açısından, iflas isteminin karara bağlanacağı
mahkemenin atayacağı bilirkişilerin
yapacağı incelemede uygun görülürse,
İflas kararı verilmez.
Eğer, bilirkişilerin yapacağı incelemede, gerçeklik, yerindelik ve geçerlilik konularından her hangi biri için uygun görüş bildirmez ise, mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılan başvuru iflas başvurusu olarak kabul edilir.
YTTK 376/3. Maddenin son
cümlesinde yer alan “Aksi halde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış
başvuru iflas bildirimi olarak kabul olunur.” İfadesi ile YTTK 376/3.
Maddesinin içinde yer alan “…asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin
iflasını ister…” ifadelerini birlikte değerlendirdiğimizde kişisel kanı olarak;
- YTTK
376/3. maddesi doğrultusunda, asliye ticaret mahkemesine iki ayrı türde başvuru
yapılacağını kabul etmekteyiz.
- Bunlardan
birincisinde, denetçiden gelen olumsuz rapor üzerine, yönetim kurulu, iflas
istemi ile asliye ticaret mahkemesine başvurmaktadır. Asliye ticaret
mahkemesindeki işlemler devam ederken, şirketin açığını karşılayacak ve borca
batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklılarının,
alacaklarını diğer alacaklılardan sonraki sırada ve tarihte almayı kabul
ettiklerine dair beyan yada sözleşmeler yargılamanın yapıldığı mahkemeye
sunulmaktadır.
- İkincisinde
ise, denetçiden gelen olumsuz raporun yanı sıra, alacaklarının en son sırada ve
diğer alacaklılar aldıktan sonra almayı kabul eden alacaklıların, beyan veya
sözleşmeleri ile yönetim kurulu mahkemeye bilirkişi incelemesi için
başvurmaktadır.
Her iki halde de yani ister
iflas istemi ile isterse bilirkişi incelemesi istemi ile başvurulmuş olsun,
mahkeme, son sıra ve en son tarihte alacağını almayı kabul eden alacaklıların
beyanları ya da sözleşmelerini gerçeklik, gereklilik ve yerindelik açısından
incelemek için dosyayı bilirkişiye vermektedir. Kanımızca, yapılacak
incelemede, gerçeklik, gereklilik ve yerindelik gibi üç ayrı alanı kapsayacak
inceleme gerçekleştirileceği için, bilirkişinin birden fazla ve olayın yapısına
uygun mesleklerden seçilmiş olması gerektiğine inanmaktayız.
Bilirkişi raporu olumlu ise,
birinci halde mahkemenin, anlaşma nedeni ile iflas istemi nedeni ile karar
vermeye gerek olmadığına karar vermesi gerektiğine inanmaktayız. İkinci halde
ise, sadece bir tespit olduğundan ötürü, mahkeme bilirkişi incelemesinin olumlu
olduğundan ötürü, iflasa ilişkin işlem ve karar verilmesine gerek olmadığına
karar vermesi inancındayız.
Bilirkişi raporu olumsuz ise,
her iki halde de bilirkişi raporunun olumsuzluğundan söz ederek, borca
batıklığın varlığını ve iyileştirme raporunun şirketin yapısını değiştirmeyeceği
konusundaki denetçi raporuna dayanarak hazırlanan yönetim kurulu kararının
yerindeliğini de saptayarak, eda hükmü olarak şirketin iflasına karar
verilmesini düşünmekteyiz. Ancak, ikinci halde, mahkeme, raporun olumsuzluğu
nedeniyle, bilirkişi incelemesi için yapılan başvuruyu YTTK 376/3 hükmü gereği
iflas başvurusu olarak kabul ettiğini ve işlemlere davam ettiğini de kararında
belirtmelidir.
Bazen şirketin duran
varlıkları nedeniyle sermayesinin kayba uğramadığı görülmesine rağmen, duran
varlıkların paraya çevrilmesi yolu ile satışı, zaman alacak bir yöntem olduğu
için yada örneği otelcilikle uğraşan bir şirketin, duran varlıklar arasında yer
alan otelin küçük bir borç için satılması, şirketin faaliyetini sona erdirecek
bir işlem olduğu için de şirketin borç ödemekten aciz halinde kabul edilmesi
gerekebileceği kanısındayız. Böylesi bir durumun varlığında da iflasın ertelenmesi
kurallarını uygulamak gerektiğine inanmaktayız.
D / İflasın ertelenmesi başlığını taşıyan YTTK nın 377.
Maddesi, her ne kadar gerekçede belirtilmemiş ise de kanımızca, ETTK nın 324/2.
Maddesinin son cümlesinin karşılığıdır. YTTK 377/1 maddesine göre, her hangi
bir nedenle açılmış olan bir iflas davasının yargılamasının her hangi bir
aşamasında;
- Yönetim
kurulunun
- Her
hangi bir alacaklının
Başvurusu ile, iflasın ertelenmesine karar verilebilinir.
YTTK 377/1 maddesine göre, iflasın ertelenmesi talebinde
bulunan, ister yönetim kurulu olsun ister alacaklılardan biri olsun, her ikisi
de bu talebi ile birlikte mahkemeye, iyileştirme projesini sunmak zorundadır.
YTTK 377/1 maddesinin içeriğine göre, iyileştirme projesi “nakit sermaye
konulması dahil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren” bir proje
olmalıdır. Madde gerekçesinde yer alan açıklamaya göre, yasa koyucu, şirketin
iflas koşullarından kurtulması için, pay sahiplerinin fedakarlık yapması
gerektiğine inanmaktadır Aksi takdirde iflasın ertelenmesi kurumunun alacakları
oyalayan bir kurum haline dönüşeceğine inanmaktadır.
YTTK 376/1 maddesinin gerekçesine baktığımızda, “…bazı
üretim birimlerinin yada bölümlerinin kapatılması yada küçülmesi, iştiraklerin
satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi…”nin de iyileştirme projesi içinde
önerilebileceğini görmekteyiz.
İİK 179 ve 179/b MADDELERİNİN UYGULANMA ZORUNLULUĞU
YTTK 377/1 maddesi hükmüne göre, eğer iflasın ertelenmesi
istenmiş ise, İİK 179 ve 179/b maddelerinin uygulanması zorunludur.
Söz konusu maddeler özünde YTTK nın 376 ve 377
maddelerinin bir tekrarıdır. Bu nedenle, tekrardan kaçınmak için, söz konusu
maddelerde yer alan ve YTTK da olmayan konuları bilgilerinize sunacağız.
- YTTK
davanın yönetim kurulu ve her hangi bir alacaklı tarafından açılacağını hükme
bağlamış olmasına rağmen İİK 179. Maddesi tasfiye memurlarının da dava
açabileceğini hükme bağlamıştır.
- YTTK
da olduğu gibi, İİK 179. Maddeye göre de iflasın ertelenmesini isteyen kişi,
bir iyileştirme projesi sunmakla yükümlüdür. İİK 179. Maddesi ayrıca bu
iyileştirme projesinin dayandığı belgelerinde birlikte sunulmasını emretmiştir.
- İİK
179. Maddesi mahkemenin gerekli görmesi halinde, şirketin yönetim kurulu
üyelerini, denetçiyi ve alacaklıları dinleyebilir.
- Eğer
mahkeme erteleme kararı verecek ise, İİK 179/a maddesi hükmü gereği,
iyileştirme projesini de göz önüne alarak, şirketin mal varlığının korunması
için her türlü tedbiri alır. Erteleme kararı ile birlikte şirketin yönetiminin
tümünü ya da belirli bir kısmını kayyuma bırakabilir. Yönetim kurulunun yetkili
olması halinde kayyuma denetim ve onay görevi verebilir.
- Kayyumun
yetkileri kararda açıkça gösterilmelidir.
- Karar
ilan edilmelidir
- İflasın
ertelenmesi ivedi olarak sonuçlandırılmalıdır.
- İİK
179/b maddesine göre erteleme 1 yıl olarak verilebilir. Ancak 4 yılı geçmemek
üzere yeni süre verilebilir.
- Erteleme
süresince, yapılan işlemler, kayyumun vereceği raporlarla, mahkemece
denetlenir.
-
Erteleme süresince amme alacakları dahil tüm alacaklar için takip açılamayacağını, açılan takiplerin duracağını İİK 179/b maddesi hükme bağlamıştır. Bu madde sadece rehinli alacaklar ile İİK 206. Maddesinde yer alan alacaklar için bir istisna getirmiştir.
Erteleme süresince amme alacakları dahil tüm alacaklar için takip açılamayacağını, açılan takiplerin duracağını İİK 179/b maddesi hükme bağlamıştır. Bu madde sadece rehinli alacaklar ile İİK 206. Maddesinde yer alan alacaklar için bir istisna getirmiştir.
- Alacaklar
için takip yapılamayacağından ötürü İİK 179/b maddesi hükmü gereği zamanaşımı
ve hak düşürücü süreler işlemez.
- Eğer
erteleme istemi red edilir ise İİK 179/b maddesine göre iflasa karar verilir.
- Eğer
erteleme süresi sonunda iyileştirme gerçekleşmez ise gene İİK 179/b maddesine
göre iflasa karar verilir.
- Eğer,
kayyum tarafından verilen raporlarda ertelemenin faydasının olmayacağı
anlaşılır ise, erteleme kararı kaldırılır ve iflasa karar verilir.
- Elbette,
erteleme süresi içinde yada süre sonunda iyileştirme gerçekleşir ve şirketin
sermaye kaybı giderilmiş veya borca batıklığı sona ermiş ise erteleme kararı
kaldırılır.
- YTTK
nın 377 maddesinin ikinci fıkrasının gerekçesine baktığımızda, erteleme
kararının verilmesi ile birlikte şirketin müflis hale geldiği belirtilmiştir.
Konuyu sonlandırmadan önce, bir noktaya daha değinmekte
yarar bulunmaktadır. Erteleme kararı ETTK göre alınmış ve kesinleşmiş bir karar
olsa da gerek ETTK gerekse YTTK ya göre mahkeme kayyum tarafından verilen raporları
İİK 179/b maddesine göre değerlendirip, ertelemenin devam edip etmeyeceğine
yada süresinden önce sonlandırılıp sonlandırılmayacağına karar vermek yetkisine
sahip olduğu için, bu hüküm İİK da tekrar edildiğinden ötürü ve İİK bir
değişiklik olmadığı için, verilen ara raporun olumsuz olması halinde mahkeme
erteleme kararını kaldırarak şirketin iflasına karar verebilir.
EK: E-Uyar internet sitesinde yayınlanmış olan "İflasın Ertelenmesi Talebi Üzerine (Veya İflasın Ertelenmesi Kararı ile Birlikte) Verilen "Takip Yasağı"na İlişkin İhtiyati Tedbir Kararı "İflasın Ertelenmesi Kararı'nın Yargıtayca Bozulması Halinde Kalkar Mı? (İİK m. 170/b, c.1; HMK m. 397/2)" başlıklı makalenin de incelenmesi önerilir. Söz konusu makalede ihtiyati tedbirin devam edip etmemesi konusunda değişik Daire kararları ve Sayın Uyar'ın yorumları yer almaktadır.
EK: E-Uyar internet sitesinde yayınlanmış olan "İflasın Ertelenmesi Talebi Üzerine (Veya İflasın Ertelenmesi Kararı ile Birlikte) Verilen "Takip Yasağı"na İlişkin İhtiyati Tedbir Kararı "İflasın Ertelenmesi Kararı'nın Yargıtayca Bozulması Halinde Kalkar Mı? (İİK m. 170/b, c.1; HMK m. 397/2)" başlıklı makalenin de incelenmesi önerilir. Söz konusu makalede ihtiyati tedbirin devam edip etmemesi konusunda değişik Daire kararları ve Sayın Uyar'ın yorumları yer almaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder