Bundan
önce bu blogda yer alan yazıların bir kısmı hazırladığım dava dosyalarından ya
da merak ettiğim konulardan bir kısmı ise sizlerin sorularından kaynaklanmıştı.
Bu kez yapmış olduğum bir hatadan kaynaklanan bir çalışmayı sizlerle paylaşmak
istedim.
Bilindiği
gibi TTK Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 25. maddesinin ilk
cümlesi YTTK yürürlüğe girmeden önce yani 1.7.2012’den önce gerçekleşen seçimle
görev alan yönetim kurulu üyelerine ilişkindir. Söz konusu hükme göre, eğer
seçim 1.7.2012’den önce yapılmışsa ETTK’ya göre gerçekleştirilir ve süreleri
bitinceye kadar yeniden bir seçim yapmaya gerek yoktur.
Bahsi
geçen 25. maddenin devam eden cümlelerinde yönetim kuruluna tüzel kişi ortak
temsilcisi olarak seçilen gerçek kişilere ilişkin olup ilk cümleden farklı bir
hüküm içermektedir. Tüzel kişilere ilişkin hüküm gereğince seçim 1.7.2012’den
önceki bir genel kurulda gerçekleştirilmiş olsa bile YTTK’nın yürürlüğe
girmesini takip eden üç ay içinde tüzel kişi temsilcisi olarak seçilen yönetim
kurulu üyesinin istifası gerekir.
Tüzel
kişi temsilcisi yönetim kurulu üyesi istifasından sonra şirket ana
sözleşmesinin yönetim kurulunun oluşmasına ilişkin hükmü değerlendirilir. Bu hükümde
tüzel kişi ya da tüzel kişinin bağlı olduğu gruba yönetim kurulu üyesi önermek
veya o grup içinden bir yönetim kurulu üyesinin seçilmesine olanak veren
maddeler olup olmadığı irdelenir. Diğer bir anlatımla yönetim kurulu üyesi
seçiminde herhangi bir imtiyazın olup olmadığı gözden geçirilir.
Eğer
bir imtiyaz söz konusu ise, o imtiyaza uygun olarak; imtiyaz söz konusu değilse
seçime ilişkin genel kurallara uygun olarak ya toplanacak olan olağanüstü genel
kurul vasıtasıyla ya da YTTK’nın 363. maddesi hükmü gereği boşalan üye yerine
yönetim kurulunun tamamlama yapabilme yetkisinden yararlanılarak yönetim kurulu
üyesi boşluğu doldurulur.
Böylesi
bir doldurma-yenileme işlemiyle karşı karşıya kalındığında ise YTTK’nın yönetim
kurulunun oluşumuna ilişkin diğer hükümlerine uygun davranılmaya çalışılır.
Tüm
bunların yanı sıra gerçek kişi olarak seçilecek yönetim kurulu üyesinin seçilme
engellerini taşımaması gerekmektedir.
Yukarıda
yeniden yapılacak seçimin olağanüstü genel kurul yoluyla ya da YTTK’nın 363/1
maddesi doğrultusunda yönetim kurulu kararıyla gerçekleşebileceğini ifade
etmiştik. Bu ifademize ek olarak yönetim kurulu kararıyla gelecek olan üyenin
seçiminde YTTK’nın 390/1 maddesi doğrultusunda toplantı nisabının tüm üye
sayısının çoğunluğuyla, yeter sayısının ise toplantıya katılanların
çoğunluğuyla alınacağını ve uygulama kanunu 22/1 maddesi gereğince ana sözleşme
değişikliği yapılmadığı müddetçe YTTK hükümlerinin uygulanacağı hükme
bağlandığından ötürü yönetim kurulunun toplantı ve karar nisabı ETTK’ya değil
YTTK’ya göre hesaplanması halinde bu hesaplama şirket ana sözleşmesinde kanunda
gösterilen şeklin dışında özel bir şekle tabi tutulmuş ise bu kez özel şeklin
yeni yasaya aykırı olup olmadığı değerlendirilir. Eğer yasaya aykırı değilse
ana sözleşmede yer alan özel şart yerine getirilir. Eğer aykırı ise o hükmün
yokluğu ya da butlanı söz konusu olacağından veya YBK doğrultusunda kesin
hükümsüzlüğü söz konusu olacağından ve onun yokluğu sözleşmenin bütününü uygulamadan
kaldırmayacağından YTTK’nın emredici hükmü uygulanır.
Eğer
mevcut yönetim kurulunda görev alan tüzel kişi temsilcisi yönetim kurulu
üyelerinin istifası nedeniyle, yönetim kurulu YTTK’ya göre toplanıp topantı ve
karar nisabını sağlayamıyorsa yönetim kurulu üyelerini parça parça istifa
ettirerek toplantı ve karar nisabını sağlamak kanuna karşı hile
oluşturacağından ötürü eski uygulamalarımızda Yargıtay tarafından engellenmiş,
geçersiz sayılmıştır. Eğer böylesi bir durum söz konusu ise tamamlama yerine
genel kurul toplantısı yapmanın doğru olacağı kanaatindeyiz.
Uygulama
kanununun 25. maddesinin yazımında bizce yazım hatası vardır. 25. madde gerek
istifayı gerekse yeniden yapılacak seçimi üç aylık süreçte tamamlanacakmış gibi
kaleme alınmıştır. Ya da maddenin yazılımı bu kanıyı da uyandıracak şekilde
kaleme alınmış demek daha doğru olacaktır. İstifa kişinin iradesine bağlı bir
olaydır eğer ona üç aylık istifa süreci tanınmışsa bu görevinin ne zaman yerine
getireceği konusunda kimsenin baskı yapmaya hakkı yoktur. O halde maddenin bir
başka şekilde yorumlanmasında ise üç aylık sürenin sadece istifa için geçerli
olduğu şeklinde olmalıdır. İstifa sonucunda oluşacak seçim ya da tamamlamanı ne
zaman yapılacağı kanımızca yasa maddesinden anlaşılamamaktadır. İşbu nedenle
istifayı takip eden makul süre içinde yönetim kurulundaki noksanların
tamamlanması yasaya uygun bir davranış olacaktır. Ayrıca buradaki üç aylık
süreyle ilgili olarak, yasa maddesinde herhangi bir müeyyide gösterilmemiştir.
Bu da kanun yapma tekniği açısından uygun bir durum değildir.
Zaten
ETTK’nın yürürlükte olduğu süreç içinde ETTK’nın 435. maddesine ilişkin
kararlar arasında 11 HD 2008/9158 E 2010/428 K ve 11 HD 1984/2678 E 1984/2831 K
iki karar yönetim kurulu üyelerinin sürelerinin geçmiş olmasının şirketin yönetim
kurulu üyelerinin şirketi genel kurul toplantısına çağırabileceği ve de yeni
seçim yapılana kadar olağan iş ve eylemlerini gerçekleştirebileceğini hüküm
altına almıştır. ETTK döneminde Yargıtay kararlarıyla oluşturulan bu uygulama
YTTK 410/1 maddesinde hüküm altına alınarak yasalaştırılmıştır. İşbu nedenle üç
aylık sürenin geçmiş olması şirketi herhangi bir dar boğaza sokmamalı söz
konusu yöntemler arasında şirketin durumuna en uygun olan yöntemle tüzel kişi
temsilcisi olarak yönetim kuruluna atanan kişilerin yerine gerçek ya da tüzel
kişi atamaları yapılmalıdır.
Eğer
seçimde tüzel kişi seçilecekse YTTK’nın 359/2 maddesi doğrultusunda tüzel
kişinin göstereceği gerçek kişinin tescil ve ilanının da yapılması gerekir.
Ancak
359/2 maddesinde yer alan tüzel kişi sorumluluğu da göz ardı edilmemelidir.
Zorunluluk olmadığı takdirde tüzel kişi yönetim kurulu kendisinin seçilmesini
sağlamak yerine aynı maddenin verdiği olanak ile ortak olmayan bir gerçek
kişinin yönetim kurulunda görev alması yolunu tercih etmelidir. Bu tercihle yönetim
kurulu üyesi olan şirket tüzel kişiliği, sorumluluktan kurtulmuş olacaktır.
***
III - Esas sözleşmeMADDE 22 - (1) Anonim şirketler esas sözleşmelerini ve limited şirketler şirket sözleşmelerini, (Değişik ibare: 6335 - 26.6.2012 / m.46/5) "yürürlük tarihinden itibaren oniki" ay içinde Türk Ticaret Kanunuyla uyumlu hâle getirirler. Bu süre içinde gerekli değişikliklerin yapılmaması hâlinde, esas sözleşmedeki ve şirket sözleşmesindeki düzenleme yerine Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
(2) Esas sözleşme ve limited şirket sözleşmesini birinci fıkra uyarınca uyumlu hâle getirmek için yapılacak genel kurullara bu Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
VI - Yönetim kurulu
MADDE 25 - (1) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan anonim şirket yönetim kurulları ile limited şirket müdürleri, görevden alınmaları veya yönetim kurulu üyeliğinin başka bir sebeple boşalması hâli hariç, sürelerinin sonuna kadar görevlerine devam ederler. Ancak, tüzel kişinin temsilcisi olarak üye seçilmiş bulunan gerçek kişinin, Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde istifa etmesi, onun yerine tüzel kişinin ya da başkasının seçilmesi gerekir. Tüm ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idare ve şirketi temsil ettiği limited şirketlerde de aynı üç aylık süre içinde Türk Ticaret Kanununun 623 üncü maddesi hükmünün gereği yerine getirilir. Anonim şirketlerde Türk Ticaret Kanununun 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca seçim yapılan durumlarda, anılan Kanunun 359 uncu maddesindeki şartları taşıyan yönetim kurulu üyelerinin seçilmeleri şarttır. Görevdeki yönetim kurulunun görevinin sona ermesinden sonra seçilecek üyelerin, anılan 359 uncu maddedeki şartları taşımaları zorunludur.(...) Madde 25'in birinci fıkrasının son cümlesi, 30.6.2012 tarih ve 28339 sayılı R.G' de yayımlanan 26.6.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun'un 47/4. maddesi hükmü gereğince yürürlükten kaldırılmıştır.)
(2) Yönetim kurulu üyelerinin özen ve bağlılık borcuna ilişkin hüküm, Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan davalarda uygulanmaz. Bu davalarda özen ve bağlılık borcu 6762 sayılı Kanuna göre değerlendirilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder