24 Haziran 2014 Salı

AVUKATLAR ARASINDA REKABET VE FSEK YE AYKIRILIK

Av. Ender DEDEAĞAÇ



Uzun müddettir, Kazancı içtihatları arasından  elde ettiğim sizlerle paylaşmak istediğim bir kararı paylaşmak istiyorum.


Ankara’da Belediye’nin 1990 lı yıllarda, su yada doğalgaz  abonelerine karşı uyguladığı haksız bir uygulamadan ötürü, bir meslektaşımız dava açmış ve kazanmış idi. O tarihlerde kapı kapı dolaşıp yada cep telefonlarından gönderilen mesajlarla dava toplamak alışkanlığı bu kadar yaygın değil idi. Bazı kamulaştırmaya yada tren kazası gibi ölümlü kazalara yönelik davalarda, bazı ünlü avukatların bu yoldan dava aldıkları söyleniyor idiyse de  haklarında baro tarafından bir işlem yapılmadığına hatta baro tarafından kendilerine özel görevler verildiğine göre asılsız söylendi olsa gerek. Her ne ise, asıl amaç haksız rekabet ve FSEK aykırılığı işleyen bir Yargıtay kararı sizlerin bilgisine sunmak olduğuna göre detaylarla uğraşmanın bir anlamı yok.

Bu meslektaşımızın açmış olduğu davayı öğrenen diğer meslektaşlarım, fikre ve emeğe saygıyı çiğneyerek, kalemlerden, davalı konumundaki meslektaşlarından yada başka kaynaklardan, dava dilekçelerinin örneklerini alarak, aynı davayı açmışlardı. Hatta, çok büyük bir gazetenin ünlü bir köşe yazarı, köşesinde belediyenin haksızlığını dile getirirken, davayı oluşturan meslektaşımızın kim olduğuna değinmeksizin bir başka meslektaşımızın adını soyadını vererek, bu davaları açtığını ve belediyeden hakları aldığını da yazmış idi.

Bu olaya çok içerlemiş idim. Söz konusu gazete yazarının bu davranışı, gazetede ismi çıkan meslektaşım açısından, tam sayfa ilan vermekle eş değerde bir avantaj idi. Reklam yasağına aykırılığı su götürmez bu davranıştan ötürü, hiçbir işlem yapılmamış olması beni bir kat daha üzmüş idi.

Kısacası, söz konusu olayda fikre saygısızlık ve meslek kurallarını hiçe sayma yer almak idi. O günlerde, fikre saygısızlığa ilişkin ilmi yada kazai içtihat bulamamış idim. Kazai içtihat bulamamam çok doğal idi, çünkü o dönemlerde, Yargıtay kararlarını içeren kitaplar Yargıtay üyeleri tarafından çıkarılan kitaplardan yada özel olarak yayınlanan birkaç dergi ile Yargıtay ve baro dergilerinden izlenebilir idi. .Bu gün internet sayesinde karara ve makaleye ulaşmak şansı arttı. Bu yüzden bilgi edinmek hatta bilgiler özellikle aynı Yargıtay Dairesinin kendi kararları arasındaki çelişkiyi görmek mümkün olabilmekte.

Paylaşmak istediğim karar, Kazancı içtihat bankasında yer alan Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 7.6.2007 gün ve 2006/929 E 2007 / 8748 K sayılı kararıdır. Bu karara baktığımızda, avukatlar tarafından hazırlanan dilekçelerin bir kısmının FSEK kapsamında korunması gerektiğinin hükme bağlandığını görmekteyiz. Karar hangi dilekçelerin korunması gerektiğini de hükme bağlamıştır. Söz konusu hükme göre “…dilekçelerdeki yazı ve açıklamaların , konusunda araştırma yapan bir avukat tarafından edinilen bilgi birikimi, mesleki tecrübe ve mevzuat incelemesi ile yazılabilecek mutad dilekçe tertip ve ifade tarzının üzerinde kabul edilebilecek şekilde hukuki görüşlerin ve vakıaların sunuluşu, düzenlenişi,bilgilerin derlenişi ve seçilmeleri itibariyle FSEK nın 1/B ve 2/1 maddeleri uyarınca ilim ve edebiyat eseri olarak korunması için gerekli olan şekilde sahibinin hususiyetlerini taşıma unsurunu içeren….” Dilekçe olmaları halinde FSEK tarafından korunması gerektiği belirtilmektedir.

Bu karara eklenebilecek bir husus ise, rekabet davasının yanında avukat çalıştıran meslektaş ile çalışan avukat arasında olması dikkate alınarak, iş hukukunda yer alan kuralında eklenmesidir. Bilindiği gibi, söz konusu kurala göre, çalışan, çalışma süreci içinde öğrenmesi olağan bilgileri yeni iş yerinde kullanıyor ise, bu rekabet oluşturmamaktadır. Çünkü, çalışmanın amaçlarından biri de bilgi ve görgünün arttırılmasıdır.

İlk kez avukatlık faaliyetine ilişkin haksız rekabete ilişkin bir davayı açtığımda, BK yada TTK hükümleri arasında yer alan haksız rekabete ilişkin hükümlerden hangisinin uygulanması gerektiği konusunda, düşünmek zorunda kalmıştım. Çünkü, haksız rekabeti oluşturan taraf bu rekabetini avukatlığın klasik çalışma türlerinden olan tek başına yada birlikte avukatlık bürosu türleri ile yapmamakta TTK hükümlerine göre kurmuş olduğu limited şirket ile yapmakta idi. Sizlerle paylaşmak istediğim  Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 7.6.2007 gün 2006/929 E 2007 / 8748 K sayılı kararında, bu konuya açıklık getirilmekte ve avukatlar arasındaki haksız rekabet davalarında BK hükümlerinin uygulanması gerektiği hükme bağlanmaktadır.

Ben söz konusu davayı açtıktan sonra Ankara Barosu da aynı tür davalardan birkaç tane açtı. Ancak, bu davaları açan meslektaşımızın işine son verilmesinden sonra söz konusu davaların açılması işlemine son verildi. Dilerim bunun nedeni kurallara aykırı çalışan kişilerin olmaması olsun. Aksi takdirde benim daha doğrusu mesleğin yararını düşünmek zorunda olan baronun kurallara aykırı davranışı görmezden gelmesi söz konusu olacaktır ki bunu anlamak ve kabul etmek mümkün değildir.


Kısacası, avukatın dilekçeleri de FSEK kapsamında korunabilir avukatlar arasındaki faaliyetlerde BK haksız rekabet hükümlerine göre dava açılabilinir.